Ben Mira Deniz yirmi üç yaşındayım.Kendimden başka kimsem yok çünkü annem beni doğururken ölmüş babamda kimdir neyin nesidir hiç bilmiyorum bunun için kendim bileli yetimhanedeydim.Ta ki on sekiz yaşına girip kurtuluşuma kavuşana kadar.Yetimhaneden ayrıldıktan sonra İstanbul'un bir semtinde beş katlı bir binanın bodrum katında yaşıyordum.Geçimimi de bir markette kasiyerlik yaparak sağlıyordum.
Fark ettiyseniz hep geçmiş eki olan ''dım.dımları''kullanıyorum çünkü bundan üç sene önce yani yirmi yaşındayken saçlarımın fazla dökülmesinde şikayetçi olarak hastaneye gittim.Yapılan tahliller sonucu maalesef kanser teşhisi konuldu.Beş aya yakın ilaç tedavisi gördükten sonra hastaneye yatırıldım.
Ama doktorum bu bir yıldır hastalığımın çok iyiye gittiğini resmen kurtulduğumu ve bugün yapacağı son tahlil sonucu kesin bir karara varacağını ve taburcu edilebileceğimi söylüyor.Bende sabahtan beri fazla büyük olmayan odamın içinde bir oraya bir buraya giderek, küçüklükten beri alışkanlık haline getirmiş olduğum bir şey beklerken ondan geriye saymak olan alışkanlığımı yapıyorum.Herhalde sabahtan beri binden fazladır ondan geriye saymışımdır ama pes etmek yok saymaya devam on,dokuz,sekiz.....sıfır.Baştan on,dokuz dememle doktorumun içeriye girmesi bir oldu.
Doktorum yüzüne yerleştirmiş olduğu bir gülümsemeyle ve gözünden akan yaşlarla yanıma doğru geldi.O an doktorumun attığı o iki adım bana sanki kilometrelerce bir yolmuş gibi geldi.Hayla gözünden akan yaşlarla ''Kurtuldun ''dedi.Ben o sihirli kelimeyi duyduktan sonra kalbim sanki anlık sıkıştı,kan akışım durup vücudum buz kesildi gibi hissettim.Bir iki dakika sessiz kaldıktan sonra akmasından nefret ettiğim ama hiçbir zaman engel olamadığım gözyaşlarımla ''Gerçekten mi Merve Abla kurtuldum mu üç senelik kabus bitti mi'' ''Bitti Mira her şey bitti bu kabustan uyandın''demesiyle ona sarıldım.''Kurtuldum''diye bağırıp etrafımda dönmeye başladım.
Merve Abla kolumdan tutup ''Dur deli kız şimdi kendine bir şey yapacaksın''dedi bende dediğini yapıp onun yanına oturdum.Tekrar ''Kurtuldum dimi Merve her şey tamamıyla bitti özgürüm bundan sonra dimi'' ''Her şey bitti yeniden doğdun''demesiyle hastanedeki diğer çalışanlar ellerinde kocaman üstünde iyi ki doğdun yazılı bir pastayla içeri girip hep bir ağızdan ''İyi ki doğdun'' demesi bir oldu .Bende ani bir şaşkınla onları izlerken Merve Abla omzuma dokunup ''Hadi Mira mumlara üfle ''dedi gülümseyerek.Ben mumlara üfledikten sonra herkes sırayla bana sarıldı.Aslında bu hastalık sayesinde hiçbir zaman sahip olamadığım bir ailem olmuştu burada, onun için birazda teşekkür etmeliyim bu hastalığa.
Ben olanları izlerken herkes pastasını yiyip teker teker çıktı.Şimdi hiçbir zaman sahiplenemediğim bu odada tek başımaydım.Kendimi yavaşça yatağa bıraktım bu sefer akmasından şikayetçi olduğum yaşların akmasına izin verdim çünkü kurtulmuştum , her şey bitmişti.Özlem duyduğum güneşe,temiz havaya,deniz kokusuna ve en önemlisi hayata yeniden kavuşuyorum.Bu hayatın senelerdir benden esirgediği,bir türlü mutluluk içinde yaşamamı istemediği dünyaya yeniden geliyorum.Bekle beni fani dünya seni yeniden yaşamaya ve yine önüme koyacağın engelleri yıkmaya geliyorum.
Ben bunları düşünürken odanın kapısı açıldı.İçeri hastanede en yakın arkadaşım olan Kerem girdi.Kerem yirmi beş yaşında, uzun boylu,mavi gözlü ,kumral,sert mizaçlı oldukça yakışıklı biri oda benden altı ay önce hastaneye aynı sebepten yatırılmıştı.Keremin bu hastanede benden başka kimsesi yok, aslında bende onunla zor bela arkadaş olabilmiştim çünkü bu hastalık Keremi hayata küstürmüştü,dışarıyla olan bütün iletişimini kestirmişti.
Bende Keremi böyle yalnız gördükçe içim gidiyor onunla arkadaş olmak için elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyordum.Yine bir gün onunla konuşmaya çalışırken Kerem bana ''Öf ne istiyorsun be benden, niye peşimi bırakmıyorsun aşık falan olduysan boşuna ümitlenme yakında ölecek bir adam için anladın mı?Beni rahat bırak ''diye bağırmıştı buda benim fazlasıyla zoruma gitmişti.Oysa ki ben sadece ona yardım etmeye çalışıyordum. Onu tekrardan bu hayata bağlamak istiyordum ama o benim bu yaptıklarımın hepsini yanlış anlamış kafasında saçma sapan olmayacak şeyler yaratmıştı. Şimdi siz bana belki yüzsüz diyorsunuzdur ama inanınki Keremin o halini siz görseydiniz belki benden daha fazla yüzsüz olurdunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEDEKİ AYDINLIK = Fecr-i kazip
Fiction généraleRuhunu satmıştı karanlığa . Bedeni sığınmıştı aya ,özlemişti aydınlığı ama korkuyordu çünkü bir kere güneş çekmişti ışığını ondan bırakmıştı karanlıkla onu başbaşa. Peki güneş tekrar onu ışığına almak isterse kararmış ruhu alışabilecek miydi bu du...