Dünden beri evime giren o yabancıyı bir türlü aklımdan çıkaramıyordum.Gözümü her kapatışımda yüzü gözümün önüne geliyor içimde tuhaf şeyler oluyordu onun için gece hiç uyuyamadım diyebilirim.Bugün de bana ona götürmem için verdiği elmasları vermek için can atıyorum. Nedeni bilmiyorum ama onu tekrar göreceğim için fazlasıyla heyecanlıyım.Hem de o kadar heyecanlıyım ki sabahın altınsında kalktım ve bir an önce onunla buluşacağım saatin gelmesini dört gözle bekliyorum.Her iki dakikada bir saate bakıyor,neden bu kadar yavaş ilerliyor diye sitem ediyorum.Şuan saat sekiz hayla salonda kanepenin üzerine uzanmış saate bakarken ani bir hışımla kanepenin üzerinden kalktım.Kendi kendime''Mira böyle saate bakmakla zaman geçmez en iyisi mi sen bir duşa gir,güzelce kahvaltımı yap sonra dışarı çıkmak için hazırlan bunları yapana kadar da saat öğleden sonra biri bulur''dedim.Dememle de hemen banyoya girip güzel bir duş aldım,üstümü hiç giymeden tekrar gidip saate baktım ve sadece yarım saatin geçtiğini görünce oflayarak odama gittim.Elbise dolabımın ağzını açıp ne giyeceğimi kara kara düşündüm.Fazlasıyla güzel olmak istiyordum ama neden güzel olmak istiyorum işte bunu bilmiyorum. Yada biliyorum da bilmezlikten geliyorum.
Sanırım bir saatten fazladır dolabın içine bakıyorum ve hayla ne giyeceğimi bilmiyorum.Tamam ya neden abartıyorum ki sanki podyuma çıkıcam .Sadece bana emanet edilmiş olan bir şeyi sahibine vericem o kadar yani onun için fazla abartmaya gerek yok diyip dolabın içinden sıfır kollu ,üsten oturtmalı,sax mavisi renginde sade bir tulum çıkartıp giymeye karar verdim.Ne giyeceğime karar verdikten sonra saçımı ve makyajımı yapmak için aynanın karşısına geçtim.Islak olan saçlarımı kurutup maşamı elime alıp saçlarıma su dalgası şeklini verdim aslında vermeye çalıştım.Uzun ve gür olan kirpiklerime bolca rimel sürdüm.göz kapağıma şerit halinde ince bir likit çektim ve bu şekilde mavi renk olan göz rengimi daha da belirginleştirdim.Beyaz olan tenime biraz renk vermek için yanaklarıma çok az pembe allık sürdüm,kalın olan dudaklarıma toprak tonlarında ruj sürdüm ve hazırlanmam bittikten sonra tekrar salona geçip saate baktım.Çüş saat 10:30 olmuştu Allah' tan kalkıp hazırlanmıştım yoksa pijamalarımla gidecektim buluşmaya. Normalde hazırlanmam on dakikayı bulmazdı ilk defa bu kadar uzun bir süre boyunca hazırlanmıştım.Tamı tamına tam iki saatte hazırlanmıştım ve bu şekilde bir rekorumu daha kırmıştım
Saatin öğleden sonra bir olmasına 2.30 saat daha vardı.Bu arada bende bir alışveriş merkezine gidip bir tane daha palyaço kıyafeti almaya karar verdim çünkü kendime söz vermiştim o günlükte yazılanları birer birer yerine getirecektim ve bugün her ne olursa olsun bir tane yetimhaneye gidip oradaki çocukları eğlendirecektim.
Hızlıca alışveriş merkezine gidip dün girdiğim kostümcüye tekrar girip aynı palyaço kostümünde aldım ve aldığım gibi hiç oyalanmadan hemen eve gittim.Yüz boyalarını da bir tane poşete koyup tekrar saate baktım saat 12:45'ti.Son kes aynadan kendime bakıp ayakkabı dolabımdan hardal sarısı renkli,tek bantlı sandaletlerimi giyip hızlıca evden dışarı çıktım.Dışarıya çıktığımda cadde bomboştu sadece bir yerlere giden lüks araçlar vardı.Bende derin bir nefes alıp beni almaya gelecek olan taksiyi beklemeye başladım.
Saat tam öğleden sonra bir olunca sarı renkte bir taksi gelip yanımda durdu.Taksinin camlarını yavaşça indirip dik dik bana baktı.Arabada ki adam yirmi beş yaşlarında,siyah ve iri gözlü ,kirli sakallı,oldukça sert görünüşlü, yakışıklı bir gençti ben onu dikkatlice incelerken''Emanet sende mi ?''dedi oldukça otoriter bir sesle.Bende hemen onu incelemeyi bırakıp''Evet''dedim kendinden emin bir sesle.Bana bakmayı kesip önüne dönerek'' atla arabaya ''dedi.Bende hiç cevap vermeden hemen arabanın arka koltuğuna oturdum.
Araba oldukça rahat koltuklara sahipti,ama içi çok tuhaf kokuyordu sigarayla çok hoş kokulu bir erkek parfümünün karışımı kokuyordu.Bu kokuyu içime çektikçe huzur buluyor bir yandan da rahatlamama sebep oluyordu.Biraz daha rahat hissedebilmek için arabanın koltuklarına iyice kendimi sıvıştırdım.O arada arabadaki çocuğun beni dikiz aynasından sırıtarak izlediğini fark ettim.Bende aynı şekilde dikiz aynasından ona bakıp''hayırdır ne sırıtıyorsun''der gibi baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEDEKİ AYDINLIK = Fecr-i kazip
Ficción GeneralRuhunu satmıştı karanlığa . Bedeni sığınmıştı aya ,özlemişti aydınlığı ama korkuyordu çünkü bir kere güneş çekmişti ışığını ondan bırakmıştı karanlıkla onu başbaşa. Peki güneş tekrar onu ışığına almak isterse kararmış ruhu alışabilecek miydi bu du...