üç

4.4K 367 40
                                    

Zaman geçiyor , fırtına artıyor ve umudumsa azalıyordu.

Burada daha ne kadar kalabileceğimi merak ediyordum üstelik yanımda her an cinayet ve tecavüz girişiminde bulunabilecek biri varken.

Sessizce Calum'a baktım ve sonra düşüncelerimin ne kadar komik olduğunu fark ettim. Calum kaşlarını kaldırıp "Ne oldu?" dedi. Sorduğu soruya kadar aptal gibi sırıttığımı fark etmemiştim , kısa sürede kendime gelip "Hiç." dedim.

"Gerçekten neden aptal gibi güldüğünü merak ettim." dedi aklımı okumuş gibi. "Ben aptal değilim." diye karşı çıktım , en azından benim dışımda kimse aptal olduğumu bana söyleyemezdi. "Konuyu değiştirme neden bana bakıp güldün?" dedi inatla.

Sanırım asıl derdini anlamıştım "Sana bakmamın özel bir nedeni yoktu kim olsa bakardım." dedim. Yaptığım açıklamadan sonra Calum'un bana "aptal" demekte haklı nedenleri olduğunu anladım.

Kafasını geriye atıp "Sadede gel." dedi bunalmış ses tonuyla. En sonunda pes ettim ve gülmemeye çalışarak "Sadece senin katil veya tecavüzcü olabilceğini düşündüm ve suratına bakınca bu çok komik geldi." dedim. İtirafım biraz utanç verici olsada gülme isteğim ağır basıyordu.

Calum ellerinden destek alarak sırtını biraz daha geriye yaslayıp "Katil yada tecavüzcü olabilirm Breeze" dedi.

"Tecavüzcü" kelimesini anormal şekilde vurgulamasını ve tuhaf yüz ifadesini görmezden gelerek "Benim reflekslerim bir kedininki kadar iyidir bana dokunamazsın bile." dedim , günün ikinci kedi benzetmesini yapmış olarak ama bunları düşünürken hızla burnuma çarpıp yere düşen cismi fark edememiştim.

Şokla Calum'a baktım "Evet , reflekslerin ölü bir kedininki kadar iyi bir anahtarlığı bile tutamadın."dedi. Ona baygın bakışlarımı yollayıp anahtarlığı ona geri attım. Burnum biraz sızlamıştı ama gözüme gelip kör olmadığım için mutluydum.

Calum rahatsız zeminden kalkıp pencerenin yanındaki bir masaya oturdu.Kesinlikle bende yerimden kalkmak istiyordum ama bunu yapacak enerjiyi kendimde bulamadım , çok sıkılmıştım ve ıslak kıyafetlerim yüzünden üşümüştüm.

Buradan kurtulma seçeneklerini tek tek zihnimde tartıyodum. En sonunda "Burada telefon var mı?" dedim. Calum'un dikkatini çekmiştim "Bir tane bulmuştum ama arama yapmıyordu." diye cevapladı.

Yerimden kalkıp kasaya doğru yürüdüğümde Calum'un "Neden burada her şey bozuk olmak zorunda." diye mırıldandığını duydum. 

Mutfağı ve geriye kalan bütün çekmeceleri karıştırdım , Calum'da bana katılmıştı ama daha sonra bir şeyleri karıştırmak yerine muhtemelen dünden kalmış bir cheesecake dilimi yemeği daha eğlenceli bulmuştu.

Tahta dolaba bakmak için eğildiğimde ışıklar kapandı , başımı yukarı kaldırdığımda elindeki feneri yüzüme tutan bir adet Calum gördüm.

"Ne yapıyorsun?" dedim oflayarak. "Ne görüyorsan onu." dedi omuz silkerek.

"Ölene kadar burada mı kalmak istiyorsun?" dedim , bana yardım etmek yerine elindeki fenerle oynaması saçmaydı.

"Hayır ama emin ol sen gelmeden önce zaten oraları araştırmıştım." diye açıkladı. Saat geç olmuştu Calum ışıkları söndürünce ortam biraz korkutucu bir görünüm kazanmıştı.

"Sencede burası ürkütücü değil mi?" diye anlamsızca sordum.

Calum fenerin ışığını yüzüne çevirip dramatik bir tonda "Bundan daha korkunç bir şey biliyorum." dedi.

İçimdeki merak ve korku duygusuyla "Ne ?" diye sorma cesaretinde bulundum.

---------------

Sanırım geç oldu ama

"geç olsun da güç olmasın" diyorum ve yorumlarınızı bekliyorum *-* 

rainy mood ● hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin