-1

400 64 127
                                    


Gözlerimi açtığımda karşılaştığım manzaraya yaklaşık 2 aydır alışmaya çalışıyordum. Havanın hâlâ karanlık olması ister istemez beni gülümsetmişti.

    Genelde yaptığım gibi etrafı incelemeye başladım. Herkes uyuyordu ve koğuş çok sessizdi.  Ben ise yorgundum ama uyuyamıyordum. Gözlerimi çizik demirlere diktim ve orada yaşattığım hayallerimi tekrar canlandırmaya başladım, bugün son çalışmaları yapacaktık ve hedefime ulaşmama çok az kalmıştı.

   Bizim kitabımızda söz şerefti ve Ben Erdem Sancaktar hem kendime hem de babama söz vermiştim. Onun izinden gidip asker olacaktım. Belki onun gibi Şehit de olurdum...

* * *
Atış taliminden sonra koşuya geçmiştik, nisan ayında olmamıza rağmen hava serindi. Buralarda hava genelde sıcaktır ama kışın çetin geçer derlerdi.

     Buralar demişken Amasya'da Acemi Birliğindeydim. Buradan sonrasına da Allah kerim. Koştukça ısındığımı hissediyordum. İki gün sonra yemin töreni vardı. Biraz soluklanmak için asfalta çöktüm şu tören meselesinin muhabbeti dönüyordu.

    Onun annesi, öbürünün babası, diğerinin onu, bunu gelecekmiş... gelsindi... şu an aklıma bir şey getirmek istemiyordum sözümü tutuyordum ya, üzerimde bunun serinliği  vardı. Törenden sonra bir hafta izin vardı.

   Ankara'ya dönecektim ve bir  süre kafa dinleyecektim. Başka bir şey yapmak istemiyordum. Sahi.. zaten yapacak bir şey yoktu.

      Düşüncelerimden sıyıran Mert'in hâlâ kulaklarımda çınlayan sesiydi. Bakışlarımı ona yönelttim.

'Ne var ? Niye bağırıyorsun?' diye sordum.

'iki saattir Erdem diyoruz. Dalmışsın.' diye cevap verdi. Bi rahat bırakın be.

'Ne diyecektin ?' diye sordum sahte bir merakla.

'Emir üsteğmen bizim taburu çağırıyor.' deyip kolunu uzattı.

'Allah Allah.' diyerek,

Uzattığı kolunu tutup kalktım ve hızlı adımlarla Emir üsteğmenin bulunduğu tören alanına ilerledik... Görüş alanıma girdiğinde yüzünü incelemeye başladım. Bu adam niye sırıtıyordu şimdi ?

* * *

Ya Sabır....! Olağanüstü Ultra mükemmel olaraktan Saatlerdir prova yapıyorduk ve her şeyi 40 kez yapa yapa bıkmıştık. Yürü, marş söyle, dur, yürü, selam ver, marş söyle... vesaire vesaire... artık bitmesini istiyorduk ama ne yazık ki kimse muhatap olmak bile istemiyordu. 'Adalet sarayların adı' diye geçirdim içimden eğitimleri bile özlemiştim -o derece sıkıcı-.

Nihayet yatışa geçildiğinde koğuşa attık kendimizi. Herkes yorgun sanıyordum ama şu an halay çekenler bile vardı. Acemi birliği iki güne bitiyor ve Herkes bundan çok memnundu ne zaman bitecek bu curcuna diye düşünürken bir süre sonra herkesin yatmaya karar verişiyle rahat bir nefes aldım...

2 Gün Sonra....

Komutanın gür sesiyle gözlerimi aralayıp, hemen doğruldum. Bugün Ankara'ya dönecektim.

   Yakın arkadaşlarımdan olan Asaf'a haber verip vermeyeceğimi düşündüm ve bunu törenden sonraya ertelemeye karar verdim. Bunları düşündüğüm sırada hazırlanıp dışarı çıkmıştık. Sonunda tören günü gelmişti. Ayarlanan sıraya geçmiştik ve.... Gösteri başlasın.

    Hem yürüyor, hem marş söylüyorduk. Etrafta dolaşanlar, tanıdıklarına seslenenler vesaire etraf çok kalabalıktı..ve bu.... çok dikkat dağıtıcıydı. Nihayet tören alanına girdiğimizde yerlerimizi aldık. Tören konuşmasının yapıldığı sırada etrafı izliyordum.

SANCAKTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin