Bölüm 20: Eğitim

330 194 0
                                    

Sabah saatlerinde siyah bir araçla ana binaya geldiler. İçeriye girip pelerinlerini çıkardılar. Yine aynı insanlar onları karşılamıştı. Tekrar yukarıya çıktılar ama girdikleri oda farklıydı. Diğer odaya kıyasla daha küçüktü, zemini tahtaydı ve duvarları beyazdı. Odada Yusuf Komutan ve uzun boylu esmer bir adam vardı.

Adamın üzerinde yakaları hafif açık beyaz bir gömlek, boynunda açık renkli bir atkısı vardı. Başında kasket şeklinde bir şapkası, altında hardal renkli askı bir pantolonu vardı. Koyu sarı saçlarını hafif yukarıya doğru taramış, kahverengi gözleri ve kocaman gülümsemesiyle Kanatlı Askerlere bakıyordu.

"Hoş geldiniz Kanatlı Askerler." dedi adam sevecen bir sesle. Kanatlı Askerler de gülümsedi. Ardından komutan konuşmaya başladı.

"Tekrar hoş geldiniz çocuklar, bu gördüğünüz kişi Türkiye'nin en iyi moda tasarımcısı..."

Konuşmasını esmer adam kesmişti.

"Sözünüzü kestiğim için özürlerimi sunuyorum komutanım ama bu kadar mübalağaya ve resmiyete gerek yok. Bendeniz Doğuş, bir şeyler diktiğim doğrudur ama abartılacak kadar iyi değiller." dedi gülümseyerek başındaki şapkasını çıkararak şaşalı bir selam verdi.

Sonra da devam etti. "Sizin için bir şeyler hazırladım dilerim beğenirsiniz." dedi ve terzi mankeninin üzerindeki siyah örtüyü kaldırdı.

Örtünün altında gök mavisi renginde bir takım elbise vardı. İçinde beyaz bir gömlek ve parlak kırmızı bir kravat vardı. Takımın yaka kısımları diğer kısımlara göre daha koyuydu. Karın kısmına 2 tane siyah düğme vardı, karşısında aynı şekilde 2 düğme birbirlerine zincirle bağlıydılar. Takımın altındaki pantolon da aynı şekilde maviydi. Siyah bir kemer, sol kısmında da kılıç koymak için bir aparat vardı. En altta da siyah rugan ayakkabılar vardı.

"Bunlar bizim mi?" diye sordu Esra.

"Evet hadi deneyin!" dedi Doğuş hevesle. Masanın üzerindeki 5 takımı onlara uzattı ve onlara kabinlere yönlendirdi. Birkaç dakika sonra 5 genç kabinlerden çıktılar. Kıyafetler üzerilerine adeta cuk oturmuştu. Aynanın karşısında geçip kendilerine baktılar. "Nasıl buldunuz?" diye sordu Doğuş onlara. Karşılık olarak da muhteşem, harika, bayıldık gibi cevaplar aldı. Ardından komutan boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

"Şimdi tam olarak bir Kanatlı Asker olacaksınız." dedi. Masanın üzerindeki uzun kırmızı kadife kutuyu alıp açtı. Yanındaki askere tutmasını söyledi. Gençlerin yanına yaklaştı, kutunun içinden bir rozet çıkardı. Rozet yıldırım şeklindeydi ve iki tarafında da beyaz kanatlar vardı. Yıldırım kısmı sarı altından ve kanatları beyaz altından yapılmıştı. Adam rozetleri hepsine taktıktan sonra birkaç adım uzaklaştı.

"İşte şimdi oldu." dedi yüzüne bir gülümseme yerleştirerek. Arından Doğuş kıyafetlerin ölçülerini aldı. Ölçü işlemi bittiğinde selam vererek odadan çıktı. O çıktığında bir kadın ve bir erkek içeriye girdi. İkisinin de bakır renginden saçları ve bal renginde gözleri vardı. İkiz oldukları o kadar belliydi ki duruşları, yürüyüşleri ve gülümsemeleri bile aynıydı. İçeriye girer girmez komutana selam verdiler ve gözlerini karşılarında kanatlarıyla onlara merakla bakan gençlere çevirdiler.

"Günaydın Kanatlı Askerler, ben Komutan Gizem, yanımdaki kardeşim komutan İsmet. Normalde acemi askerlerle ilgilenmeyiz ama siz özel askerlersiniz. Bu yüzden sizin eğitiminizden biz sorumluyuz. Öncelikle bu belgeleri imzalamanız gerekiyor, merak etmeyin kötü bir şey değil. Şimdi lideriniz kim?" diye sordu kadın.

Gizemin sorduğu soruya kimse cevap vermemişti. Çünkü verecekleri bir cevap yoktu. Gizem gözlerini kağıtlardan ayırdı ve karşısındaki çocuklara baktı. Ardından tekrar konuşmaya başladı. "Bir lider seçmediniz mi?" Tekrar sessizlik olduğunda Esra konuşmaya başladı.

"Aslında bir lider seçmeye gerek yok."

"Biz de öyle düşünüyorduk ama bazı işler için bir lidere ihtiyacınız var."

Kadın konuşmasını bitirdiğinde Burak konuştu.

"Aslında bir liderimiz var." dördü birden Esra'ya baktı. "Ben mi?" diye sordu Esra şaşkınca.

"Neden olmasın, ilk sen uyandın, tek başınaydın." dedi Tuana. Sonra Öykü konuştu.

"Biz ne zaman vazgeçmeye çalışsak sen bizi kendimize getirdin."

"Ölmeyi düşündüğümüzde bile." diye ekledi Burak.

"Ayrıca en güçlümüz sensin hem fiziksel hem zihinsel." dedi Alperen.

Esra onlara bakıp gülümsedi. Söyledikleri şeyler onun hoşuna gitmişti. Ama hiçbir zaman bir lider olabileceğini düşünmemişti. Kadın onlara bakıp gülümsedi.

"Öyleyse lider sensin."

"Evet, sanırım." dedi hevesle Esra. Kağıtları imzaladılar, birkaç şey konuştuktan sonra oradan ayrılarak eve döndüler. Yarın büyük bir gündü çünkü eğitimleri başlayacaktı. Sabah erkenden kalktılar. Onları hava alanında bekleyen komutanlarla vedalaşıp uçağa bindiler. Birkaç saatlik uçak yolculuğunun sonunda Mersin'e indiler. Onları İsmet ve Gizem bekliyordu.

"Hazır mısınız askerler?" diye sordu yüksek sesle İsmet.

"Her zaman komutanım!" diye hevesle bağırdılar hep birlikte.

Kanatlı Askerler I (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin