Sehun'un esmeri.

3.4K 256 90
                                    

"Çok mu acıyor?"

Jongin esmer elleri arasındaki zarif parmakları incelerken sordu. Kendi büyük ellerinin arasında ufacık kalan kemikli parmaklar o kadar naif duruyordu ki Jongin, fazlasıyla kırılgan bir nesneye dokunur gibi dokunuyordu. Sehun bir gelincik çiçeği olabilirdi, gelincik çiçeği kadar narin ve güzel.

Sehun utançla başını eğmiş, göz ucuyla yokluyordu birleşen elleri. Jongin ona o mesajı attığında karpuzlu ekşili jelibona uzanmış hatta paketi tutmuştu bile. Tam mesajı okurkende paketi kendine çekiyordu. Keskin gözleri okuduğunu algılayamarak kocaman olduğunda ve kalbi teklediğinde Sehun farkında olmadan tuttuğu pakete fazla asılmış ve tüm standı üzerine düşürmüştü. Keskin jelibon paketleri ellerini ve parmak aralarını kesmişti bu yüzden.

Jongin gürültüyü duyar duymaz uçmuştu bebeğinin yanına ama ne fayda, Sehun'un bembeyaz elleri çoktan kasvetin rengine mahkum olmuştu. Jongin'in dokunmaya kıyamadığı o hassas tende, zalim kırmızı hüküm sürüyordu. Üstüne üstlük Sehun'un yüksek sesle ağlamaya başlaması da aynı anda gerçekleşmişti. Jongin ne yapacağını bilemez şekilde hemen kucaklamıştı zayıf bedeni.

Dışardan onları görenler Sehun'un parçalara bölündüğünü düşünebilirdi. Jongin panikle onu yoklayıp ellerini sıkılaştırıyor ve sımsıkı sarıyorken Sehun, sanki kesikler çok derinmiş ve organlarını parçalamış gibi basıyordu yaygarayı. Onun ağlamasını duyan Jongin daha da panikliyor, Jongin'in paniklendiğini gören Sehun ağlama şiddetini arttırıyordu. Bu onlar için kısır bir döngü haline gelmişti.

Soluğu Sehun'ların evinde almışlardı. Jongin onu eve bırakıp bir koşu markete gitmiş ve yara bandı almıştı. Şimdi ise ikisi beraber Sehun'un yatağında karşılıklı oturuyorlardı. Barışmaları bile mucize gibi gelirken Sehun, ellerini naifçe kavrayan esmer parmakları izlerken rüyada gibiydi. Hala inanamıyordu. Jongin dizlerini kırıp üzerlerine oturmuştu ve ikisinin ellerini ortalarına almış onları tedavi ediyordu.

Ellerinden birini bırakıp yan taraftaki yara bantlarından birini kavradı Jongin. Üzerlerinde pofuduk köpek yavruları figürleri olan yara bantlarını Sehun için seçmişti. Vivi'ye benziyorlardı, gerçi Vivi yavru olmaktan oldukça uzaktı artık. Sehun'un yemesi gerekenlerin hepsini o yemiş, diye düşündü Jongin. Vivi yavru bir kutup ayısı olmuştu görüşmedikleri o süre zaafında.

Jongin önceden yapışkanlarını söktüğü bandı Sehun'un yüzük parmağına yapıştırdı. İstemsizce gülümsedi. Ufacık bir temas olsa bile Sehun'un bedeni, Sehun'un her bir hücresi kutsal geliyordu ona. Bir yaratılış harikasıydı Oh Sehun, tek bir kusur bulamazdınız onda. Jongin bu yüzden korumak istiyordu onu her şeyden. İnsanoğlu'nun elinin yetişmediği doğal bir yerleşke gibiydi Sehun.

"Birazcık acıyor."

Sehun sonunda kısık sesle cevapladığında gözleri Jongin ve elleri arasında mekik dokuyordu. Jongin uzanıp bir bant daha aldı. Öyle dikkatli davranıyordu ki Sehun ağlamak istiyordu. Bunca zaman Jongin olmadan nasıl yaşamıştı ki? Jongin'e ihtiyaç duyuyordu. Jongin'e duyulan ihtiyaç o kadar yoğundu ki Sehun uykusuzluk ne demek öğrenmişti, üşümek nedir deneyimlemişti. Sehun, Jongin yokken fazlasıyla yalnızdı yanındaki insanlara rağmen.

Jongin, bandı Sehun'un bileğinin hemen kenarındaki ufak kesiğe yapıştırdı. Bununla beraber son kesiği de kapatmış oldu. Yine de bırakmak istemiyordu Sehun'un ellerini. Tutmaya devam etti. Parmaklarını biraz yukarı çıkarıp bastırmayacak şekilde okşadı bantın üzerinden. Baş parmağı ahenkle dans etti inci tende.

Şiir gibiydi Sehun, adamı şair ederdi onu sevmek. Jongin duygularını beyaz tende demledi, usulca çıkardı sıcak irislerini onunkilere. Sehun ona bakmıyordu. Utançla eğmişti başını. Jongin gülümsedi, işte şimdi başlardı bahar esmer adamın gönlünde.

"Sehun, bana bak."

Sehun duyduğu pürüzlü ses ile kafasını hafifçe kaldırdı. Jongin için daha güzel bir görüntü yoktu. Sakura ağaçları, Sehun'un yanaklarında soyunmuşlardı yapraklarını. Pembe renginin kırmızıya çaldığı en güzel yer, iki tonun en güzel karışımı vardı Sehun'un yanaklarında. Güneş burada açmıştı, Jongin'in sonu burada geliyordu.

"Her istediğinde, sarılacağım sana ben tamam mı?"

Sehun gülümsedi. Kalbi tabiri caizse ağzında atıyordu. Soğuk bedeni sıcak kolları o kadar arzuluyordu ki. Yutkundu. Asansör misali hareket eden adem elmasına ilişti Jongin'in günahkar gözleri. Yutkunmak zorunda kaldı genç adam. Oh Sehun, dedi içinden. Nefesimi kesmeyi bırak.

Sehun farkında bile olmadan aklını kaçırmasını sağlıyordu, esmerinin. Jongin'in haberi yoktu belki de Sehun'un esmeri olduğundan ancak Sehun onu esmeri yapmıştı. Sehun'un esmeri.

"Sarılsana bana, Jongin."

Dudaklarından firar eden bu kelimeler akıl süzgecinden geçmemişti. Kalbinden ne geçtiyse akmıştı diline. Sehun kendine bile şaşırarak gözlerini irileştirdi usulca. Yine de pişman degildi. Jongin ona sarılsın istiyordu. Jongin, ufak pembe dudaklardan süzülen sözcükler ile hissetti kalbini. Sol göğsünden başlayarak tüm göğüs kafesini sardı ılık bir his.

Hızla uzandı güçlü kollar, aceleyle kavradı ufak olanı. Sehun kendini bir anda esmerin kolları arasında bulunca nefesi tekledi. Bu sıcaklık o kadar özlenmişti ki, hafifçe dolan gözlerini saklama ihtiyacı duydu. Zayıf kolları Jonginin omuzlarına sarıldı. Bir daha gitmesin istiyordu. Bırakırsa düşecekmiş gibi sarıldı.

Oldukça davetkar olan boyun girintisine yasladı başını. Burnunun ucunu sürttü, erkeksi kokuyu hediye etti ciğerlerine. Lavantalar yeşerdi akciğerlerinde, kelebekler uyandı. Her bir kanat çırpışını hissetti karnında. Katliamların en güzelidir, dedi. En güzel katliamdır, Jongin'i solumak.

Jongin çenesini küçüğün başına yaslamak istedi. Sonra aptallığı için kendine kızdı, eğdi başını. Siyah saçlar gıdıkladı burnunun ucunu. Hafif ve çocuksu koku içini burdu. Bir burukluk bu kadar güzel hissettirebilirdi. Jongin, Sehun'un ince belini daha sıkı kavradı. Hasret, ızdırapların en sancılı olanıydı.

Birbirilerini soluyarak sarıldılar o gün. Kaç saat, kaç dakika kimse öğrenemedi. Zaman kavramı anlamını yitirdi, saniyeler yüreklere aktı.

Farkında olmadan ikisi de çok sevdi birbirilerini, arkadaşçıl olmayan şekillerde.

++

Kusura bakmayın çok ödevim vardı aceleye geldi 🌙💙

Yorgun Denizler Usanmış, Fırtınadan|| Sekai textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin