-SEHUN-
Sehun sinirle koşarak odasına girdi. Suho'ya dönerek sinirli ve hızlıca konuştu.
''Hyung ne oldu biliyor musun? Bilmiyorsun. Bir de bugün programa çıkacakmışız. Aynı odaymış. EXO'nun geleceğiymiş. Hıh! Buna inanmamı beklemiyor herhalde!!! O adama güveniyordum ben!''
''Sehun her neyden bahsediyorsan sakin anlatır mısın? Bir problem mi var? Patron sana ne dedi?''
''Hyung... Ben gittim ve Luhan hyung da oradaydı ve patron bize sev- söylemesi bile berbat!''
''Sehun düzgünce anlat şunu?!?''
''Patron b-bize Luhan hyung ile çıkmamızı söyledi...''
''Nasıl yani, Sehun dalga geçmeyi kes.''
''Hyung... Ben. Dalga. Geçmiyorum!''
''Aman Tanrım sen ciddi misin?!?''
''Ve artık aynı odada kalacağımızı söyledi yani Lay ile kalacakmışsın. Karışıklık olmaması için üçümüzün menajerlerine anlatmış onlar geliyor olmalı. Başka kimsenin haberi yok!''
''Sehun bunu yapmak zorunda değilsiniz.''
''Zorundayız hyung eğer yapmazsak...''
Sehun bir süre bekledikten sonra derin bir nefes aldı.
''...SM'den atılacağız.''
''Sehun patronla konuşacağım senin için.''
''Boş ver hyung, kendini tehlikeye atma.''
''Emin misin?''
Sehun tam cevap verecekken içeriye Luhan ve iki tane menajer girdi. Luhan elindeki kağıt parçasını sıkıyordu. Yüzü utançtan mı bilinmez tatlı bir kırmızı ya dönüşmüştü. Luhan'ın menajeri taşıdığı siyah çantayı Suho'nun yatağına koyarken, Suho'nun menajeri taşıyacağı eşyaları ayarlıyordu. Sehun Luhan'a baktı ama onu görememişti. Odadan çıkıp yürümeye başladı. Hyungu için endişelenmişti. Gözlerini kapadı ve havayı kokladı. Hava çilek gibi kokuyordu. 'Buraya yakın olmalı' diye düşündü.
''Hyung ''
Sehun sakin bir şekilde seslendi. Cevap gelmeyince ortak salonda oturduğunu düşünerek ilerledi.
''Luhan hyung burada mısın?''
Yine cevap gelmemişti. Sehun ortak odaya girdi yanmayan şömineye iyice yaklaşırken bir hıçkırık sesi duydu. Şöminenin önünde ki puflara bakmak için birkaç adım daha attı.
''Luhan hy- Minseok hyung s-siz...!... Sadece boşver.''
Luhan uyuyordu ve Minseok ise hiç tepki vermemişti. Sehun onlara bir daha baktı Luhan'ın Xuimin'e sarılarak uyuması nedense hiç hoşuna gitmemişti...
-LUHAN-
Elindeki kağıdı ve gözyaşlarını tutarak eşyalarını topladı. Menajerini takip ederek Sehun'un ve Suho'nun kaldığı odaya, yeni odasına gitti. Kapı açılır açılmaz elindeki kağıdı daha fazla sıktı. Daha fazla dayanamayıp ortak salona gitti. Puflara doğru yaklaşırken birini orada oturduğunu fark etti.
''Minseok??''
''Oh, Luhan senin burada ne işin va- Bir dakika sen ağlıyor musun?''
''Hayır ben şey...''
Luhan gözyaşlarını sildi ve konuşmaya devam etti.
''Artık Sehun'un yanında kalacağım.''
''N-neden!?''
''İşte öyle...''
''Elindeki kağıt ne?''
Luhan kağıda baktı. Gözünden düşen bir damla kağıdı ıslatmıştı.
''Eleştiriler... Fanların eleştirileri...''
''Çok mu kötü?''
''Evet, şey hakkında... şey işte şe-''
Xuimin Luhan'ın lafını keserek onu çağırdı.
''Buraya gel.''
Luhan gözleri dolmuş bir şekilde paytak paytak yürüdü. Xuimin'in yanına geldiğinde ayakta duruyordu ta ki Xuimin onu kucağına çekene kadar.
''Sana sarılacağım Luhan. Ağlamandan nefret ediyorum. Ağlama...''
''...''
Xuimin eğilerek Luhan'ın çilek gibi kokan kafasını öptü.
''Çilek...''
Luhan hiç cevap vermedi ve gözyaşlarının dinmesini bekledi.
-SEHUN-
Sehun gitmekten vazgeçmişti. Luhan ve Xuimin'in karşısında ki pufa oturdu. Uzun bir süre ateşe baktı çünkü karşısındaki görüntü onu fazlasıyla rahatsız ediyordu. En sonunda Luhan'a bakmak için kafasını çevirdi. Hyungu gerçekten çok masumdu, bu oyunda olmayı hak etmeyecek kadar masum... Yere doğru kafasını eğerken bir kağıt gözüne çarptı. Elini uzatıp aldığında sessizce okumaya başladı.
'-Sen Sehun için fazla yaşlısın.
-Cehenneme git.
-Senden nefret ediyorum.
-Küçük geyik boynuzlarını şimdi de Sehun'a mı taktı?!? Oh küçük demişim yaşlı geyik!!!
...'
*yazarken içim titredi :'( *
Hyungu bunların gerçekten hiç birini hak etmiyordu. Peki, ona niye anlatmamıştı... Sinirle yerinden kalkarak hyungunu dürtükledi.
''Hyung kalk gidiyoruz.''
''Sehun ne yapıyorsun Luhan uyuyor. Nereye götüreceksin onu?''
''Odamıza götüreceğim. Luhan eğer şimdi kalkmazsan seni kucağımda taşırım.''
Sehun Luhan'ı kucağına aldı ve Xuimin'in durdurmasına fırsat vermeden hızla odalarına girdi. Luhan'ı yatağa oturtarak karşısına geçti.
''Hyung uyumadığını biliyorum göz kapakların kıpırdıyor.''
Luhan ağlamaktan kızarmış gözlerin açtı
''Hadi ya tüh''
Sehun hyungunun bu tepkisi yüzünde gülüşünü gizleyemedi.
''Beni niye kaçırdın... Xuimin'den?''
Sehun omuz silkti.
''Bilmem.''
''Okudun mu?''
''Hyung bu konuyu kapayalım sen bunların hiçbirini hak etmiyorsun''
''Belki de hak ediyorumdur.''
''...''
''Ben senden çok fazla büyüğüm... ''
''Ha-''
''Ben kimse için çekici bile değilim...
''Hyung...''
''İtiraf et ben berbat bir moruğum değil mi?''
''Aslında benim ideal tipimsin''
''Huh?!?''
''Hyung... Erkek olman sana aşık olmamı engelliyor ...''
-dontouchmyxing