BİRİNCİ BÖLÜM

642 69 125
                                    

Yeni bir hikaye,yeni bir heyecan...

Ve tabi sizlere yeniden kavuşmak...

Ne çok "yeni" birikti ve ne çok mutlu oldum...

Bir büyük mutluluğum da bugünün bayram olması.Hem de Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı!

Kutlu olsun!!!

"Veda etme!" çok uzun olmayacak,bölümler kısa olabilir,ama sık gelecek.

Size de sadece keyifle okumak kalıyor.;))

*********

Bu hikaye kardeşten öte sevdiğim Veda'ma gelsin!



                                   BİRİNCİ BÖLÜM

VEDA

"Veda,suyum nerede kaldı?"

Derin ve etkileyici ses büyük ihtimalle bir çok kadını ateşlere salabilirdi,ama kulağa bu kadar huysuz ve emredici gelmesi sadece daha beter sinirimi zıplatmaya yaradı.

Hay senin suyuna!Aceleden bacaklarım neredeyse birbirine dolanıyordu.Niye acele ediyorsam...Suyunu biraz geç içse ölür müydü sanki dangalak herif...Hem geç kalmış da sayılmazdım,oldukça uzak olan özel karavanındaki buzdolabından beyefendinin özel suyunu ancak getiriyordum işte.Kendini beğenmiş öküz başka marka su içmiyordu a dostlar...Etrafında dolanan makyözü,kuaförü ve bilumum set çalışanı yetmezmiş gibi,ben de adeta özel hizmetçiliğini yapıyordum beyefendinin.Seceresini bilmesem,sarayda büyümüş sanırdım.Ama hiç şansı yoktu,öz geçmişini didik didik araştırmış,adeta ezberlemiştim.Ne yazık ki dosyası hiç ayrıntı içermiyordu,sanki hayat hikayesi bilinçli olarak geçiştirilmiş,en basite indirgenmişti.

Özetle Tuna Uğur yirmi sekiz yaşındaydı,babası emekli itfaiyeci,annesi ev hanımıydı.İnanılmaz yakışıklı suratı ve sırım gibi vücudu sayesinde daha on yedisinde modellikte yıldızı parlamış,ama o yaşta bile akıllılık edip,bununla yetinmemişti.Podyumları ve dergi kapaklarını fethettikten sonra ünlü artistlerden oyunculuk dersleri almış,ardından dizilere ve filmlere direkt baş rollerle giriş yapmış,kısa sürede genç aktörler camiasının tam tepesine kurulmuştu.Ve tabi bütün genç kızların,hatta tüm kadınların rüyası haline gelmişti.Gerçi benim tipim değildi,sarışın,mavi gözlü erkekler cidden ilgimi çekmiyordu,ama gittikçe kendini tam anlamıyla geliştirdiği ve üst düzey oyunculuk çıkardığını inkar edemezdim.

Peki ben burada ne arıyordum ve ne diye kan ter içinde bu sonradan görme yüksek şahsiyetin suyunu yetiştirmek için koşturuyordum?

Sonuçta gayetiyle saygın bir mesleğim, iyi bir işyerinde sağlam bir pozisyonum ve gelecekle ilgili güzel planlarım vardı.

İşte sebep tam da kariyerimi geliştirmek için yaptığım bu planlarda gizliydi.

*************

Ben psikiyatri hemşiresiydim.Okuduğum dalla ilgili olduğu için bir alkol ve madde bağımlılığı merkezinde çalışıyordum,ama lisansüstü terapi sertifikası almak için İsviçre'deki bir akademide üç aylık eğitim görmeye niyetliydim.Bu fikri veren hocam ve bölüm şefim doçent doktor Selim Köroğlu yeni bir klinik açmaya hazırlanıyordu ve bana orada daha iyi pozisyonda çalışmamı önermişti.Baş hemşire olma fırsatını tepmek istemiyordum tabi,gel gelelim kurs ücreti oldukça yüksekti ve benim acınası birikimim onda birine bile denk gelmiyordu.El mecbur,tam nihayet kredi çekmeye karar vermiştim ki,önüme kurs başlangıcına kadar kalan üç ayda bu parayı elde etme fırsatı çıkmıştı.

Geçtiğimiz hafta yoğun bir iş günün tam ortasında,hemşirelerin arasında en iyi anlaştığım Kübra:

"Şefin yanına gitmen gerekiyormuş."dedi."Yine."diye anlamlı bir şekilde göz kırptı.

Bütün sabah huysuzlanmış ağır bir şizofren olan Derya adındaki hastayı sakin tutması için ona devrederken,gözlerimi devirip:

"Allah aşkına Kübra,başlama gene!"diye isyan ettim.

Arkadaşım nedense Selim beyin benimle başka türlü ilgilendiğini ve bu yüzden kayırdığını düşünüyordu,ama hayır.Adam gerçek anlamda bir işkolikti ve büyük ihtimalle bana iyi yağlanmış,tıkır tıkır çalışan bir makine gözüyle bakıyordu,ki galiba sahiden o yöne gidiyordum.Yani adamın ruh eşi değil,ancak işkolik eşi olabilmem daha olasıydı.

Nitekim odasına girip:

"Hocam,beni çağırmışsınız."dediğimde:

"Otur Veda.Kurs ücretini ne yaptın,hallettin mi?Başvuru süresi on beş gün sonra bitiyor,biliyorsun."diye "kibarca" meramını belli etti.

"Bu günlerde kredi için baş vurup,bir haftaya kalmaz kaydımı yaptırırım hocam."dedim biraz süklüm püklüm.

Bu işi neden bu kadar salladığımı bilmiyordum.Belki de kredinin getireceği yük gözümü korkutuyordu,ama piyangodan bir çuval para da çıkacağı yoktu,bu yüzden yarın kuzu kuzu bankaya gitmem şart olmuştu.

Ne var ki,bir çuval olmasa da,piyango gerçekten bana vurmuştu,tabi,sağ kroşe olmamasını umduğum bir vuruşla.

"Sana daha cazip bir yol önerebilirim."dedi Selim bey ve yüzündeki muzip gülümsemeye hayretle bakakaldım.

Adam çok nadir,o da dudağının ucuyla gülümserdi ve o hoş suratının bu sıcacık,samimi ifadesi bir an için "acaba Kübra haklı mı"diye kuşkulanmama yol açtı.

"Kuzenim bir film yapımcısı ve bu günlerde yeni bir filme yatırım yapmış.Baş role de piyasanın en iyisiyle anlaşmış,ama adamın alkol problemi varmış.Alkolik değilmiş henüz, ara sıra kendinden geçercesine içiyormuş,ki bu da o yönde atılan ilk adım zaten,bilirsin.Filmin çekimi yaklaşık iki buçuk ay sürecekmiş ve bu süre zarfında onu içkiden uzak tutup,işini aksatmaması için göz kulak olacak tecrübeli bir meslektaşımıza ihtiyaçları var anlayacağın.Bu iki buçuk ay için verecekleri ücret senin kurs paranı fazlasıyla karşılar.Tam zamanında da akademideki derslerin başlangıcına yetişirsin.Kurs üç ay sonra başlıyordu,değil mi?Ne dersin?"

Ne mi derim?"Yaşasın!"tabi ki.

"Bu harika bir fırsata benziyor hocam,teşekkür ederim."

Ve "harika" fırsatın balonu ertesi gün Ayla hanımın merkezi bir rezidansta bulunan lüks menajerlik bürosunda patladı.Pozisyonuma uygun ciddi bir kıyafete bürünmüş,paraya kıyıp,taksiye binmiş ve randevuma tam zamanında yetişmiştim.İnsanı etkilemekten çok, eziklik duygusu aşılama amaçlı gibi görünen parlak ve gösterişli ofiste,önce resepsiyonist,ardından sekreter eşliğinde, elden ele büyük bir seremoniyle menajer hanımın odasına ulaştırıldım.Oda demeye bin şahit isterdi gerçi,bizim annemle oturduğumuz daire kadar var gibi göründü gözüme.

İçeri girmemle, pencere kenarına konumlanmış bir oturma grubunda aralarında hararetli bir konuşma sürdüren üçlü gruptaki kadın ve erkeklerden biri ayaklanıp,bana yaklaştılar ve tanışma faslının ardından Ayla Dormen zarif cam bürosunun ardındaki modern bir tahtı andıran sandalyesine kurulup,bana ve avukat olarak tanıştırılan adama karşılıklı iki koltuğu işaret etti.

"Şimdi Veda'cığım"diye beklenmedik bir teklifsizlikle başladı kadın,ama sesinde ve bakışlarında samimiyetten eser yoktu."Öncelikle görevin hakkında herhangi bir bilgin var mı?"

"Sadece alkol sorunu olan bir arkadaşa destek olacağımı biliyorum."dedim sakince.

"Arkadaş mı?"

"Alkol sorunu mu?"

İki eş zamanlı çıkışmadan, buz gibi olan birincisi menajer hanımdan geldiyse de,ikincisi ,daha yüksek sesli ve bariz bir öfke barındıran,arkamda kalan pencere kenarından gelmişti.

Her ne kadar kalın halı adım seslerini boğsa da,belli ki hızla yürüyüp tam karşıma dikilen öfkeli adamı anında tanıdım.

VEDA ETME!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin