ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

292 60 150
                                    

ÖNEMLİ!

Arkadaşlar,ikinci bölümü yayımlamakta güçlük çekmiştim,bildirimler ulaşmıyordu çünkü.Yani,2.bölümü okuyup,okumadığınızı bir kontrol edin derim.

Keyifli okumalar.


                                     ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

VEDA

Kapıyı hafifçe tıklatıp,ses gelince içeriye girdiğimde,"küçük" oturma odasının çok da küçük olmadığını fark etmemle birlikte burayı da beğendim.Bir duvarı boydan boya kütüphaneydi,bir diğerine o devasa şeffaf televizyonlardan biri monte edilmişti ve ortadaki deri oturma grubunun yumuşacık sütlü kahve rengi huzurlu bir hava yaratmıştı.

Okuduğu, senaryo olduğunu tahmin ettim dosyayı üçlü koltuğa bırakan Tuna Uğur beklemediğim bir şekilde ayaklanıp,elini uzattı:

"Baştan başlamayı teklif ediyorum.Hoş geldin Veda!Odanı beğendin mi?"

Bu şaşkınlık verici misafirperver tavır karşısında hayretle gözlerimi kırpıştırdım ve uzatılan eli tuttum.

Ve işte geldi...

O  tanıdık karıncalanma hissi hızla elimden beynime doğru yol aldı ve görüşüm bulanıp,bambaşka bir görüntüye açıldı.

Masmavi gözleri dehşet ve nefretle sonuna kadar açılmış küçük bir çocuk,  yumruklarını sıkarak bir beşiğin önünde siper almış,minik bir bebeği karşısındaki göremediğim kişiden koruyordu.

Görüntü saliseler içinde sonlandı ve ben sersemlemiş halimi belli etmemeye çalışarak:

"Teşekkür ederim.Oda çok güzel tabi,ama esas manzarası eşsiz."diye söylendim dalgın dalgın.

Gördüklerimi daha sonra çözmeye çalışmalıydım.Bu yüzden yeni patronumun dünden bu yana yüz seksen derece değişmiş ruh halini anlamaya odaklanarak,gözlerimi incelercesine yüzüne diktim. 

Sarışın,marışın,adam yakıyordu.Giydiği kot ve tişörtle podyumda salınır gibi mükemmeldi.Görüntüyle sarsılmama rağmen onunla tokalaşmak bile anında vücut ısımı birkaç derece yükseltti.Bu bana annemin uyarısını hatırlattı ve keşke nazik olacağına,bana yine terslenseydi diye mantıksız bir dilekte bulundum.Gerçi nezaketinin çok da uzun süreli olacağına dair umudum oldukça zayıftı.Sonuçta ünlüler kaprisli ve kibirli olmalarıyla da tanınırlardı ve karşımdaki adam istisna olabilecek gibi görünmüyordu.Çok magazin meraklısı biri değildim,yine de televizyonda veya gazetelerde ona rastlamamak mümkün değildi.İşin ilginç yanı,Tuna Uğur genelde yaptığı işlerle anılırdı,çevirdiği filmler ve katıldığı hayır organizasyonlarıyla.Yani öyle çapkın veya bohem bir görüntü vermiyordu en azından.Adamın müthiş bir imajı vardı,belli ki iddialı menajer hanım gerçekten işinin ehliydi.Gece hayatı yok gibiydi,ancak meslektaşlarının doğum günleri veya düğünlerinde genelde yalnız olarak ortaya çıkıyordu.Aynı zamanda daima derli toplu,titiz ve marka giyiniyordu.Gerçi tıpkı şu andaki gibi,en basit gündelik giysiler bile üzerinde jilet gibi duruyordu.Gel gelelim,dizilerdeki kusursuz aşık kadar,bir filmde oynadığı evsiz bir ayyaşı da tamamen inandırıcı bir şekilde canlandıracak kadar oyunculuğa hakimdi.

Düşüncelerimden sıyrılarak,karşısındaki koltuğa oturdum ve ben de şüpheli nezaketimizi devam ettirmek adına:

"Yalnız mı yaşıyorsunuz Tuna bey?"diye kibarca sordum.

"Evet."diye sert bir sesle kestirip atan adam,belli ki ilgimi merak olarak almıştı.

Doğrusunu söylemek gerekirse haklıydı,ama bu daha çok profesyonel bir meraktı.Bana menajerlik bürosundan ayrılmadan önce verilen ince dosyadaki iki sayfadan ilkinde doğduğu yıl,okuduğu okullar(ki halen dondurulmuş konservatuar görünüyordu) ve aile olarak da Firdevs adında ev hanımı bir anne ve Adnan adında itfaiyeci bir baba mevcuttu.Nerede oldukları,hatta yaşayıp,yaşamadıkları bile belli değildi.Bu kadar muğlak ve yetersiz bilgi başlı başına bir gizemi örtüyor gibi gelmişti bana.Dosyadaki ikinci sayfa ise uzman bir psikiyatrist tarafından travma sonrası stres bozukluğunun yarattığı bazı ruhsal dalgalanmaları kısaca tarif ederek,olası bunalımlar ve kısa süreli depresyonların beklentisi diye, beni cidden sarsan bir tanı konmuştu.Yani,ne yazık ki Tuna Uğur'u ilk görüşümde yanılmamıştım,her ne kadar onu tedavi etmek üzere değil,sadece sakin ve ayık tutmak için buradaysam da, işim hiç kolay görünmüyordu.

VEDA ETME!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin