8 Şubat 2019, 18:17, Seoul
Jimin okuldan çıktığında hava kararmıştı bile. Lisa çoktan eve gitmişti, bu yüzden başka bir planı yoktu geri kalan akşam için. Yürümeye karar vermişti, güzel akşam havasını ve nihayet yanlız geçirebileceği zamanın tadını çıkarabilmek için. Ve yola koyuldu.Şu son iki gün sakin geçmişti. Lisayla okulda gizlice buluşup vakit geçiriyordu arada, Jimin. Ve Taehyung ile karşılaştıklarında her defasında ikisi de bakışlarını kaçırıyordu veya yolunu değiştiriyordu.
Taehyung.
Niye durmadan bu ismi düşünmek zorundaydı ki?
Hayır. Ismi değil. Kişiyi düşünüp duruyordu. Her Lisa ona yaklaştığında aklına o geliyordu. Daha doğrusu o yemekte ki ona bakışı. Kendinden tiksinmesine neden oluyordu resmen. Lisaya dokunamıyordu ve kendisine de dokundurtmuyordu. Her Lisa onu öpmeye kalktığında bir şeyler uyduruyordu. Şimdilik dudaklarındaki yaraları öne sürebiliyordu, kaçabilmek için. Ama Lisa zeki birisiydi, bunun altında başka sebepler yattığından şüphelenmeye başlardı yakında, diye düşündü Jimin. Bununla ilgili bir şeyler yapması gerekiyordu.
Yanından geçtiği bir parkta oturmaya karar verdi. Henüz eve gidesi yoktu. Aslında hiç bir şey yapası yoktu. Morali bozuktu.
Bir salıncaka oturdu, gözlerini kapattı ve hafifçe sallanmaya başladı. Çok güzel bir histi.
Ama bu huzuru fazla sürmemişti.
Parkın girişinde bir çıtırtı duydu Jimin. Ama oraya baktığında ise kimseyi göremedi. Bir ses duyduğundan emindi oysaki. Kaşlarını çatıp birkez daha baktı sesin geldiği yöne. Karanlık iyi görmesine engel oluyordu.
"Kim var orada?", diye sordu, bileğinde ki bıçağı avcunun içine alırken. Normal de asla yapacağı bir şey değildi bu. Saklanan kişiyi birnevi uyarmış oluyordu böyle yaparak. Ama çocuk parkında sallanan oydu. Yalnışlıkla masum bir çocuğu öldürmek istemiyordu. Saldırmaya veya duruma göre savunmaya hazır bir şekilde parkın girişine yaklaştı.
"Wow, wow. Yavaş ol. Benim sadece!", diyerek duvarın arkasından bir gölge çıktı. Hemen elindeki silahı arkasında saklamıştı.
Taehyung. Tabi ya. Niye şaşırmamıştı ki? Başlarının üzerinde yanan hafif ışık sayesinde yüzünü az çok kestirebiliyordu.
Bu defa düşüncelerini kendisine saklamayacaktı. Bu durumdan çok sıkılmıştı. Onu düşünmekten çok sıkılmıştı.
"Senin derdin ne benimle? Bu defa buraya gelme nedenin ne acaba? Çok merak ediyorum. Bir insanı rahat bırakmak ne kadar zor olabilir ki? Anlayamıyorum seni!"
Bu patlamasıyla herşeyden habersiz Taehyung'u çok şaşırtmıştı.
Ona cevap vermek yerine karşısındakinin gözlerinin içine baktı Taehyung. Onu anlayabilmek için.
Bu böyle saniyeler, belki de dakikalarca sürmüştü. Jimin emin değildi. Düşünmeyi unutmuştu o an.
En sonunda Taehyung sessizliğe son verdi. Yüzüne Jimin'in o an'a kadar gördüğü en güzel gülüşü kondurmuştu.
"Anlamayacak bir şey yok. Sanırım senden hoşlanıyorum."
×××
Park Jimin -
8 Şubat 2019, 18:32, Seoul
N-ne? Taehyung'un dediğini anlamam bir kaç saniyemi aldı. Evet, tamam. Karşımdakini insanı güzel, belkide çok güzel, bulduğum doğru olabilir. Yada durmadan aklıma gelip durduğu, ki bu kesinlikle ona uyuz olmama bağlı.Ama ben onun hakkında hiç bu şekilde düşünmemiştim. Yani ben gay bile değilim. O böyle bir şeyi nasıl bu kadar rahat söyleyebiliyor ki?
