0.6

247 22 13
                                    


Medyada Teddy ve Asta var.

Asta kendini Teddy'ye bakmaktan alıkoyamıyordu. Saçları eski haline dönmüştü ama hala utanıyordu.

Teddy de kızdan farklı bir durumda değildi. Kitapları incelerken odağı kayıyor ve göz göze geliyorlardı.

Ortamın gerginleştiğini düşündüğünde Asta konu açmaya karar verdi. Yoksa hem sıkıntıdan hem utançtan ölebilirdi.

"Kitap okumayı sever misin?" dedi aklına gelen ilk soruyla.

Teddy kafasını 'evet' anlamında hafifçe salladı. Eline aldığı bir kitabı incelerken konuştu. "Bu yönümün babamdan geldiğini düşünüyorlar." dedi buruk bir tebessümle.

Babası ve annesini daha bebekken kaybetmişti.

Ama biliyordu, neden öldüklerini. Ve onlarla gurur duyuyordu.

Onları bu kadar erken kaybetmesi haksızlıktı. Çocukken çok ağlamıştı bu yüzden. Ama yapacak bir şeyi yoktu.

Harry vaftiz babası olduğu için elinden geldiğince bakmıştı Teddy'ye.

Asta Teddy'nin yüzünde ki buruk gülümsemeyi fark ettiğinde ister istemez pot kırdığını fark etti. Ne tepki vereceğini bilmiyordu.

Elini yavaşça Teddy'nin sırtına yerleştirip sıvazladı. "Seninle gurur duyarlardı." dedi anlayışlı bir gülümsemeyle.

Teddy de kıza bakıp kısa bir gülümseme yolladı. Ama anında kafasını çevirip kitaplara tekrar odaklanmıştı.

"Sen sever misin?" dedi Teddy.

Asta kollarını bağdaştırıp raflara yaslandı. "En sevdiğim üçüncü aktivite."

Teddy kitabı yerine koyup yenisini aldı. İçini açarken "İlk ikisi ne?" dedi.

"İlki yemek yemek, ikincisi uyumak." Asta sırıtırken Teddy'nin gülümsediğini gördü.

"Tabi yemek önemli."

Kitabı biraz daha karıştırırken "Burda da yok." dedi sıkıntılı bir sesle.

Asta da bakmaya karar vererek eline bir kitap aldı. "Bu kolyeyle ilgili ne hatırlıyorsun?" dedi.

"Bilmiyorum. Sadece önemli bir şey olduğunu hatırlıyorum ama işime yaramaz diye pek bakmamıştım."

Kaşlarını çatıp düşünmeye çalıştı. O gün, o kitabı bulduğu gün...

"Sanırım şu rafta olabilir." dedi arkasına dönerken. Elini teker teker bütün kitaplara sürterken bir kitapta takılı kaldı.

Eline alıp içine baktı.

"Bu kitap mı?" dedi Asta heyecanla.

Teddy kafasını 'hayır' anlamında salladı.

"Ama kitabın tasarımı aynı. Bak..." dedi kitabın sağ üst kısmını gösterirken. "Alfabetik sıraya göre dizilmiş. Yani..." Dedi eline yeni bir kitap alırken. "Bu kitaplardan birinde olmalı."

Gözleri sayfaları tararken bir sayfada durdu. "Buldum!"

Asta'ya bakıyordu heyecanla. Asta da yazılanları merak etmişti.

"Ee hadi, okusana."

Teddy yüksek sesle yazılanları okumaya başladı.

"Kullanan kişiyi zamanda geri gönderen bu nesneye zaman döndürücü denir." kafasını kaldırıp Asta'yla göz göze geldi.

"Devam et." dedi Asta beklentiyle.

"Bu nesnenin kullanımı çok tehlikelidir. Kişi gelecekte olan olayları değiştirerek büyük olayları değiştirebilir ya da delirebilir. Hatta öyle bir noktaya gelir ki kendi varlığını bile silebilir."

Asta kolyeye baktı. "Vay be." dedi. Bu kadar küçük bir şeyin böyle sonuçlar yaratabileceğini düşünmemişlerdi.

"Bunu Profesör McGonagall'a vermeliyiz." dedi Teddy. Böyle bir sorumluluk almak istediğinden pek de emin değildi.

Asta da McGonagall'a vermeyi düşünüyordu. Ama vermek istediğinden emin değildi.

Bir düşününce bu alet sayesinde kaç ölümü engelleyebilirdi...

Ama içinden kendi istekleri için bencilce hareketler yapmayacağına söz verdi. Sonuçları, şu andan daha kötü olabilirdi.

"Gidip kızlara da anlatalım. Sonra McGonagall'a götürürüz."

Teddy onaylandıktan sonra kütüphaneden çıktılar.

Merdivenlerin başına geldiklerinde James ve Astrid'i gördüler.

James'in elleri Astrid'in omuzlarındaydı. Ve gerçekten yakın duruyorlardı.

Teddy ve Asta bir anlığına göz göze geldiklerinde Asta imalı bir şekilde gülmüştü.

Teddy de kızın gülmesiyke gülümsemişti.

Sonuçta James onun kardeşi gibiydi.

Asta eliyle kolyesini avuçladı. "Ee gidip konuşalım şu konuyu." dedi.

Teddy de onayladığı da James ve Astrid'in yanına ilerlemeye başladılar.

Triple Troubles / The Next Generation AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin