Daldığım televizyondan beni ayıran şey,burnuma gelen yanık konusuydu. Bir dakika pasta?
Aklıma gelen şeyle direk fırının önüne geldim . Elime geçirdiğim eldivenler sayesinde elimi yakmadan hızlıca bir zamanlar pasta olmaya aday ,suan ise çöpe tek seferlik bir yolculuk bileti alan yanmış pasta kekine baktım.
Bugün kardeşim Elçin 'in doğum günüydü. Onu gerçekten çok seviyorum. Henüz 8 yaşında olmasına rağmen bazen benden bile daha ağır başlı olabilen, bebekliğinden bu yana her zaman küçük ama uzun parmakli elleri olan çok tatlı bir kız.
Bugün ona doğum günü partisi hazırlayacaktik. Bana pasta diğerlerine ise diğer parti işleri kalmıştı. Davetiyeler ,yiyecek ve içecekler,süslemeler,mekan,calışacâk görevli falan filan. Ama ben pastayı yaktım. Harika. Tek kelime ile ha-ri- ka.
Partinin olacağı yere gitmeme 1 saatten az kaldı ama ben pasta kekini yaktım. Ahhh şimdi ne kadar çok istiyorum o kekin yanmadan önceki pişmiş haline donebilmesini.
Birden vücudumun ,özelikle ense ve sırt bölgemin hafif bir şekilde karıncalanmasıyla arkamı döndüm.
Sırtıma ve esneme baktım. Bir şey göremeyince tekrar hüzünlü bir şekilde önüme döndüm. Ama kek yanmamıştı hatta tam kıvamında pismisti. Daha demin yanık olan kek ,şimdi pişikti.
Ben hala inanmaz gözlerle keke bakarken telefonum çalmaya başladı. Telefonu korkudan titreyen ellerimle zar zor açtıktan sonra kulağıma doğru yavaş bir şekilde götürdüm.
"Ya.nerdesin kızım sen. Ikı saattir seni arıyoruz
Pasta hazır mı? Çabuk gelmeniz gerek .herşey andan yarım saat önceye alındı.Hazir değilse bile hazırla ve gel.sana fazladan zaman vermeye çalışırız. "
Dedi Can . Telefona arayan kim diye bakmamıştım. O anın şokuyla direk aramayı cevaplamıştım . Ama şimdi anlıyorum ki arayan en yakın dostum Can di .
"Tamam .olabildiğince erken gelmeye çalışacağım merak etme."
Dedim. O ise her zamanki gibi benimle dalga geçme fırsatı bulmuştu. Ve bunu değerlendirmek için harekete geçmeye başlamıştı bile .
"Tabi canım tabi . Bunu en son söylediğinde nolmustu hatırlıyorsun değil mi? Saygı değer Alev Hanım "dedi . O bu olayı hatırlamaktan zevk aldıkça ben kusmak istiyordum.
"Pekala Can ama suan beni oyalıyorsun ve ben yetiştiremezsem senin yüzünden bilmiş ol "
ben bunları dedikten sonra telefondan ilk ses gelmedi. Sonra ise aramanın kapatıldığında çıkan o ses çıktı.
Telefonu kulağımdan çekip, telefonun ekranına baktım. Arama sonlanmıştı.
Konuşmanın etkisinden çıktıktan sonra kendime geldim ve yanmış kek olayını hatırladım. Keke baktığımda aynı vaziyette yani pişik olduğunu gördüm. Bu olayın üzerinde fazla durmadan işini halledip keki pasta haline getirdim. Ardından çeşitli krema ve süslerle pastayı süsledim .Pasta bittiğinde hastaya baktım. Elçin kedileri sevdiğinden üzerine kedi ve ün yumağı yaptım pasta hamurundan. Bence güzel bir pasta olmuştu. Pastayı güzel bir şekilde paketleyip ,paketin üzerine de gene Elçin in en sevdiği renk olan pembe den bir kurdele yapıştırdım. Pasta işi tamamen hazır olduktan sonra kendime elbise bakmaya başladım. Lise yıllarında iken sırf adıma uysun diye saçlarımı alev gibi boyatmistim. Sonra bu saç şeklinin bende güzel durduğunu fark etmiş ve sürekli boyar olmuştum. Tarzım ise normalin birazcık dışındaydı. Insanların samimiyetine fazla inanmadığım ve her insana güvenmediğim için genelde bir matem havası hissederdim.
Bu yüzden de genel olarak koyu ve rock tarzı giyerdim. Ama bugün biricik kız kardeşimin doğum günü olduğu için daha açık ve sıradan şeyler giymeye karar verdim. Zaten saçlarım ne giyersem giyeyim üzerimde müthiş durmasını sağlıyordu. Bununda verdiği rahatlıkla güzel bir kıyafet buldum . Saçımı ve makyajımı da yaptıktan sonra hazırdım.
Aynadan kendimi süzdüğümde gayet şık ve güzel olduğumu gördüm.Son bir kez daha aynada kendime bakıp, aynada gördüğüm görüntüden hoşnut olmuşcasına gülümsedim.
Aşağı inip mutfakta ,tezgahın üzerinde duran hazır ve paketlenmiş bir şekilde duran pastayı aldım. Çıkış kapısına doğru yürürken vestiyerden anahtarlarımı ve arabamın anahtarlarını da aldım ve çıktım.
Garaja doğru ilerlemeye devam ederken bir yandan da Can 'a yola çıktığıma dair mesaj atıyordum.
Kime : canım Can'ıma
Evden çıktım. Yoldayim. 20 dakikaya oradayım. Kimseye bir şey çaktırma...
Can' a mesaj attıktan sonra arabamın kilidini açtım. Kapısını da açıp sürücü koltuğuna yerleştim ve arabayı çalıştırdım.(Aile zengin arkadaşlar... ileride herkesin istediği mükemmel arabaya kavuşması dileğiyle 🤗😇)
Neredeyse yarım saatten az süren bir süreden sonra partinin yapılacağı yerdeydim. Can,Selin ,Mert ve Tuğçe bana doğru gelmeye başladılar. Dördü de yakın arkadaşlarım hatta arkadaştan da öte kardeşlerimdi. Hepsini ayrı ayrı çok severdim.
Hepsi benim bugün açık renk giymeme takılıp bununla ilgili şakalar yaparken bense sadece onlara bakıp gülüyordum.
Sonra hep beraber girişe doğru yürümeye başladık.
Girişte işte tam orada bana bakan ve beni muzip bir gulusle izleyen kişiyle donakaldim.
Kim bilebilirdi ki okyanustan bile derin bakan o gözlerin içine bir gün düşeceğimi. Ama orada bırak boğulmayı sıkılmadan saatlerce durabileceğimi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN EFENDİLERİ
FantasyHangisi daha önemliydi? Geçmiş? belki... şuan ? neden olmasın Gelecek ?ahhh kim bilir? hangi zaman daha önemliydi ki . Not: kitap kapağı hazırlamak isteyen varsa mesaj atabilirler mi?