Sabahattin Ali'den Eşi Aliye Ali'ye Mektuplar

849 32 26
                                    

Aliye Ali, Sabahattin Ali'yle ilk tanışmalarını grup halinde gittikleri bir sünnet düğünü olarak anlatır. Dönüşte onu bulamazlar ve biraz arayıştan sonra bir ağacın altında, elindeki kitabı okurken rastlarlar ona.

Sabahattin Ali belli ki yine insanlardan sıkılmış, kitaplarına sığınmıştır. Gitme vaktinin geldiğini öğrenince ayağa kalkar, elindeki fenerin ışığını Aliye'nin yüzüne tutar ve gözlerinin içine uzun uzun bakar. O gün, orada, o bakışmalarda kalbine dokunur Aliye Sabahattin Ali'nin. Ama Aliye, aynı şekilde etkilenmez ondan.

Aradan yıllar geçer ve Sabahattin Ali evlenmeye karar verince, ilk görüşte etkilendiği ve yıllardır unutamadığı Aliye'ye haber gönderir. Aliye de, ailesi de kabul ettikten sonra Ayşe'ye de bu müjdeli haberi biraz nispetle vermekten geri durmaz.

"Mühim bir havadisim var: Evleniyorum. Hatta nişanlandım bile. Sen benim gibi kelepiri kaçırdığınla kal."

Sabahattin Ali'nin hayatı hep mücadeleyle geçer. Sık sık hapse girer çıkar, hapiste olmadığında da kaçak hayatı yaşar. Bu yüzden çoğu zaman uzak kaldığı sevdiği kadına, mektuplarla ulaşmak zorunda kalır.

"Benim Aliye'm,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Benim Aliye'm,

Mektubunu aldım. 'Ben fena kız değilim, senin meyus olamayıp saadetin için şimdi hayatımı vedaya hazırım!' diyorsun Aliye, bana böyle şeyler yazma. Sonra ben sana deliler gibi aşık olurum. Mektubundaki 'Beni istediğim kadar sevmezsen ölürüm.' cümlesini belki elli defa okudum. Ah Aliye, seni isteyebileceğinden çok seveceğim.

Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku. Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak, istediğin zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaket günlerimde kitaplarım arkadaş olmuştu. Ama bu yetmiyor.

Şiirlerimde de gördün ki, kitaplarıma rağmen çok ıstırap çektim. Çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin. Uzun, çok uzun şeyler yaz. Seni hasretle kucaklarım benim bir tanecik Aliye'm.

Küçük resim, öyle gözümü yumup bakacak gibi fena değildi. Sen en fena resimde bile güzelsin Aliye. Sen her zaman herkesten güzelsin.

Sana neler yazayım ki, sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki, hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor. Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve saadet beni adeta sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum.

Ben son zamanlarda her şeyden ümidini kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış buluyorum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlerine can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim.

Aşk MektuplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin