Napolyon Bonapart'ı tanımayan yoktur, değil mi aranızda? Düşmanlarını bile kendisine hayran bırakacak kadar zeki, cesur, idealist ve tam olarak devrimci bir devlet adamıydı. Ordularının arkasından gitmekte asla tereddüt etmeyeceği kadar başarılı bir askerdi. Pek çok monarşinin yıkımı, pek çok despotik cumhuriyetin kurucusuydu.
Napolyon Bonapart'ın düşmanlarına ve emri altındaki erlere göstermediği bir yüzü daha vardı. O uğruna satırlar kaleme alacak, hüznünü, sitemini, korkularını utanmadan mürekkeple buluşturacak, yeri geldi mi isyan edecek, yeri geldi mi sevgisini haykıracak kadar aşıktı bir kadına.
Josephine de Beauharnis'in iki çocuğunun babası, ilk eşi Fransız Devrimi sırasında giyotinle idam edilmişti. Ancak o hayatına devam etmenin ve bütün mal varlığını geri kazanmanın bir yolunu bulacak kadar akıllı bir kadındı. Napolyon ile ortak bir arkadaşlarının evinde tanıştığında onun aklına, hırsına ve gücüne daha o anda hayran kaldı. Napolyon ise onun hayat enerjisine, cilvesine, çekici gülümsemesine, tatlı sesine, baş döndüren güzelliğine ilk görüşte vurulmuştu. Josephine'in ondan beş yaş büyük olması bile önemli değildi. Bu kadın konuşmayı, giyinmeyi, yürümeyi, bir erkeği nasıl etkileyeceğini, önemli bir davette nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyordu. Ve Napolyon, hiç bilmese de hayatı boyunca tam da böyle bir kadının varlığına ihtiyaç duymuştu.
Sonunda Napolyon'un ailesi ne kadar karşı çıkarsa çıksın, bu birlikteliği ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın aşk bir kez daha zaferle ayrılmıştı er meydanından. Evlenmeye karar verdikleri zaman Napolyon ona olan duygularını, bu edebi satırlarla kağıda dökmüştü. Bu satırlar, nişanlandıktan sonraki gün Napolyon'un sevgilisine yazdığı mektuptan bir kesitti:
"Seninle dolu olduğum halde uyandım. Senin resmin ve dünkü heyecanlı merasim, hissiyatımda sükunet bırakmadı. Latif ve hiç kimse ile mukayese edilemez Josephine, sen kalbime nasıl tuhaf bir tesir yapıyorsun! Üç saat sonra seni göreceğim. Buna intizaren milyonlarca buseler; fakat sen bana buse verme, çünkü senin buselerin kanımı yakıyor!"
Mektuplarla başlayan aşkları, evlilikle sonuçlandı. Ancak Napolyon sürekli savaşa gitmek, ordusunun başında bulunmak, şehirleri işgal etmek, yönetimleri ele geçirmek durumundaydı. Bu yüzden evlilikleri de, çoğunlukla mektuplar üzerinden devam etti. Ancak Napolyon, mektuplarının karşılığını asla hayal ettiği ölçüde alamıyordu. Bu hayal kırıklığını da yine satırlarından ona ulaştırıyordu.
"Senden hiç mektup gelmeden geçen üç gün... Bense her gün yazdım. Bu ayrılık korkunç bir şey! Geceler uzun ve tatsız, günler ise monoton. Düşman yenilgiye uğradı sevgilim, 18.000 esir, gerisi ise ölü veya yaralı... Bu, şimdiye kadar elde edilen en büyük başarı!
Birkaç gün içinde birbirimizi tekrar göreceğiz. Bu emeğimizin ve meşakkatimizin ödülüdür.
Bin ateşli öpücük..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Mektupları
RomanceTarihin tozlu sayfaları arasında can bulan ünlü yazar, şair, sanatçı ve siyasetçilerin yıllar sonra bile duygusu eksilmemiş satırlarını sizin kalplerinize taşıyoruz. Özlemin, sabrın, aşkın ve sevginin en büyük göstergesi olan bu mektupları sandıkla...