3.Bölüm:"Harbi Değişiksin(!)"

202 9 2
                                    


'Oysa ki sen okyanustun.Ben ise senin kıyından geçmek yerine ,küçük teknemle dalgalarınla boğuşmayı tercih ettim...'

*Kalabalıktı gökyüzü...Ama ben yine de sana yer ayırdım...*

"Sen harbi manyaksın(!),altı üstü şaka yapmak istedim," diye bağırdığında adımlarımı durdurup arkamda bıraktığım Bora'ya çevirdimbakışlarımı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen harbi manyaksın(!),altı üstü şaka yapmak istedim," diye bağırdığında adımlarımı durdurup arkamda bıraktığım Bora'ya çevirdim
bakışlarımı.Bacak arasına vurduğum için acı yüzünden sırt üstü yerde uzanmıştı. Bu nasıl şakaydı böyle? Hangi akıllı bir kızı gecenin bir vaktinde ıssız bir sokakta korkuturdu? Ama Bora yapıyordu işte. Aklımdan ya şaka değilse, diye geçerken bakışlarım manav Remzi Abi'nin dükkânı temizlemek için kapının önünde duran fırçasına takıldı. Aklıma gelen fikirle kapalı kepenklerin önünde duran fırçayı döndürerek sopasından ayırdım. Bora'nın şaşkın bakışlarına aldırmadan ona doğru ilerleyip sopanın ucunu alnına bastırdım. Böylelikle bana bakmak için hafif havada tuttuğu başı, ittirmemden dolayı vücudu gibi yere yapışmıştı. "Neden arkamdan yürüdün? Sapık mısın,değil misin? Bana bak,benim küçük durduğuma bakma az smackdown izlemedim." diyerek kuşkuyla ona baktım. İlk başta dediklerimden dolayı boş boş yüzüme baksada sonra kendini tutamayıp kahkaha attı. Ben ciddi bir şey konuşuyordum çocuk kahkaha atıyordu."Gülme(!)" diye uyararak sopanın ucunu alnına iyice bastırdım.Böyle giderse yarın alnının ortasında kocaman bir morluk olucaktı. Onu uyardığımda ilk kendini tutsada üstümdeki pijamaya,sonra da elimdeki alnına bastırdığım sopaya bakıp yeniden kahkaha attı. Resmen beni ciddiye almıyordu. Elimdeki sopayı alnından çekip fırça ucuna takmadan kepengin önüne bırakıp eve doğru ilerledim.

O ise kahkahasını sonlandırıp(!) yanıma geldi."Birincisi rahatsız olma diye yanından yürümedim,ikincisi 'Gece küçük kızlar için tehlikeli' diyerek onları evlerine göndermeye çalışan bir sapık görmedim,üçüncüsü kızım sen ne biçim vuruyorsun ya bir an orama bir şey oldu sandım," dediğinde sinirle ona baktım."Ne bekliyordun? Sen bana sapıkça bir şey diycektin ve ben hiçbir şey olmamış gibi seninle yürümeye devam filan mı edicektim.Komik fıkraymış," diyerek adımlarımı sinirle hızlandırdım.Az bile yapmıştım. Hâlâ benimle yürüdüğünü fark ettiğimde "Nerdeyse evime geldik,neden benimle yürüyorsun? Baştan söyleyeyim eve gidip kontrol et diye odamdan el filan sallamam," dedim.

Nerdeyse bizim apatmanın önüne gelmiştik neden hala yürüyordu benimle? "Ben de seninle yürümeye meraklı değilim merak etme(!). Ne olur ne olmaz diye yanında yürüyorum," diyince gözlerimi devirdim. Klasik Türk erkekleri. Ve bunu bana,ona tek tekme atmamla yere serilen bir çocuk diyordu. " Aynen aynen, ne olur ne olmaz sen benimle yürü.Merak etme ben seni korurum. Mazallah şimdi bir kız geçip sana tekme filan atar,şu an bile zar zor yürüyorsun o tekmeyle hastanede sabahlarız," diyerek zafer sırıtışımı yaptım. Zar zor yürüdüğü filan yoktu ama onun bunu bilmesine de gerek yoktu. Tam ağzını açmış bir şey diyecekken omzuna elimle vurup "Bir şey olursa ara Mira ablanı,hemen yetişir," diyerek arkamda bir adet çatık kaşlı Bora bırakarak merdivenlere koştum.Arkamdan sadece Bora'nın 'Değişik...' diye mırıldandığını duymuştum. Bulunduğumuz durumamı yoksa bana mı dediğini anlamadığım için ses çıkarmadım.

LUNAPARK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin