"Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi..."
*O bu hikayenin platonik aşığıydı ve esas kızla önceden tanışmıştı.Ben ise belki de onların aralarını yapıp hikayenin bir iki sayfa sonrasında kaybolucak yan karakterdim...*
Hastahanenin giriş bölümündeki boş danışma masasının üstünden bir kaç tane peçete alarak kanayan burnuma tuttum.Adımlarımı hızlandırarak bir türlü ayrılamadığım hastahanenin çıkış kapısına yürüdüm.Nedense bir türlü ayrılamıyordum bu hastahaneden.Ah, burnum da direğe çarpmamdan dolayı çok kötü sızlamaya başlamıştı.
Hastahaneden çıkarken aklıma telefonuma Bora'yla hastahanenin terasında konuştuğumuz için bakmadığım bildirimler gelince sırt çantamdan telefonumu çıkarmaya çalıştım.Sağ elim kanayan burnuma peçete tuttuğu için sol elimle sol omzuma taktığım çantamın içinde ki telefonumu almaya çalıştım ama kıyafetlerimin altında kaldığı için alması kolay değildi.
Birinin beni çekmesiyle dengemi kaybederken gözlerimi kapatarak düşüceğim yeri bekledim.Ayaklarımın hala yerde olduğunu hissettiğimde gözlerimi yavaşca açtım.Bora'yla burun buruna gelirken yaptığı şeyi yeni yeni anlamıştım.Ben çantamdan telefonumu almaya çalışırken o, omzumun arkasında kalan çantanın kulpunu tutarak beni kendine doğru döndürerek çevirmişti.Burnuma tuttuğum peçete çoktan kaldırıma düşerken ben ise hala gözlerimin içine bakan Bora'nın gözlerine bakıyordum.
Bakışları kanayan burnuma kayarken elinde kendiyle birlikte getirdiği peçeteyi burnuma tuttu.Bunu yaparken sağ eliyle hala çantamın kulpundan tutuyordu.
''Sakarın tekisin biliyorsun değil mi?Bu beyinle buralara kadar nasıl geldin hala bilmiyorum,''
Bora konuşurken boğulduğum bir havuz varmış da nefes almak için suyun üstüne birden çıkmışım gibi kendime gelerek kendimi geriye çektim.
Daha yeni ne demişti o bana?Sakar!Biz Bora'ya üzümlü kekimiz diyelim o bize sakar desin!
''Ben de diyordum ne zaman bana laf atıcak?Senin yüzünden çarptım burnumu hem,''
''Sen de ayağına taş deyse benden biliceksin, ben mi dedim git kocaman direği görmiyerek burnunu çarp diye?''
''Tabi senin hatan ben mi dedim 'DELİ DANA' gibi hastahanenin terasından bağır diye?Oradan uzaklaşıyım derken burnumu çarptım.''
''DELİ DANA!NE! Ben deli danaysam sen de önüne gelene laf atan ÇİNGENE MİRA! sın''
''BABANDIR BE ÇİNGENE!''
Sinirle burnuma tuttuğu peçeteyi elinden alarak kendim tutmaya başladım.Ben bunları derken ne oldu biliyor musunuz? Bora tam bana bir şey diyecekken arkadan Bora'nın babası öksürmeye başladı.Annesi gülmemek için kendini zor tutarken ben ise utançla başımı yere eğdim.Adama çingene dedim ya ÇİNGENE! Ben hastahanenin önünde bağırırken Bora'nın annesi ve babası da hemen Bora'nın arkasında duruyordu ve ben adama çingene diye bağırırken adamın içtiği su da boğazında kalmıştı.Hastahanede Bora'nın annesine asansör önünde rezil olduğum yetmiyormuş gibi bir de babasına rezil olmuştum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNAPARK
Teen Fiction'Oysa ki sen okyanustun.Ve ben, kıyından geçmek yerine,küçük teknemle dalgalarında boğuşmayı seçtim.' ♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤ Balerinde mahsur kalarak başlayan tanışma hikâyemizi hatırlayınca, bakışlarımı gökyüzüne çevirerek gülümsedim. "Bir yerde okumuş...