"Seni sonsuza kadar seveceğim.Çünkü sen benim kadere inanma sebebimsin..."
*Dünya kalbi kırılmışlar için yanlış gezegen Bora.Kendi gezegenini oluştur...*
Kalbim hızla atarken kapının açılmasıyla korkuyla yerimden sıçradım.Daha defterdeki yazanların şokunu atlatamazken odaya elinde meyve suyu ve tost olan,beni baştan aşşağı süzen Buğra'ya baktım.
''Kız sen büyüyünce Messi 'mi olucaksın hı?'' diyen Buğra'ya normal koşullarda göz devirmem gerekirken dediğini umursamayarak sırt çantamı aradım. Bu hastahaneden bir an önce gitmeliydim,kalbim bu kadar çok stresi kaldıramıyordu.Hemde Bora'nın yazdıklarından sonra yüzüne bakabilirmiydim bilmiyordum.
Sırt çantamı bıraktığım yerden aldıktan sonra beni şaşkınlıkla izleyen Buğra'ya bakarak ''Ben gidiyorum sonra görüşürüz Buğra.'' diyerek kapı koluna uzandım.Bora'ya yakalanmak istemiyordum.
''Mira sen iyi misin ?Biz yokken bir şey mi ol-''
''Yok yok bir şey olmadı.Acelem var sadece.'' diyerek tüm gücümle odanın kapısını kapattım.Rüzgar ve benim heyecandan kapıyı hayvan gibi ittirmemle kapı tüm hastahaneyi yerinden oynatacak şekilde kapanmıştı.Koridordaki herkes bana bakarken hızlıca asansöre ilerleyip avucumun içiyle alnıma vurmayı da unutmadım, resmen rezil olmuştum.Asansörü beklerken heyecandan titreyen ellerime sonra da durmadan salladığım bacağıma baktım.
Yanından geçtiğim doktorun bana 'Ya Sabır' dediğini duyduğumda buna aldırış etmeden Bora'nın defterine yazdıklarını düşündüm.Benim için mi yoksa başka biri için mi yazmıştı deli gibi merak ediyordum. Sakin ol Mira,altı üssü iki gün önce tanıştığın ultra yakışıklı çocuk seninle ilgili, defterine aşk itirafında bulunmuştu.
Yok yok ben kesinlikle kafayı yemiştim,Bora durduk yere neden bana aşık olsun ki?
Bu yüzden ikinci şık daha mantıklıydı kim daha iki gün önce tanıştığı bir kıza aşık olurdu ki, ben üstüme alınarak tam bir salaklık etmiştim.Daha iki gün önce tanışmıştık ve hayatında ki tek Mira isimli kızın ben olduğunu düşünmemeliydim.Of,ben gerçekten ama gerçekten tam bir salaktım.Kendi kendime bütün olayı yanlış anlayıp üstüme alınmıştım.Hala titreyen ellerime bakarken bir bir an önce kendime gelmem gerektiğini biliyordum ama hala kalbimin deli gibi atmasına engel olamıyordum.
Asansörün kapısı açılırken kendime tokat attım.
''Kendine gel MİRA! O Mira bu Mira değil.Hem sen daha platonik aşkını bitirdiğini sanan bir platoniksin .'' derken sesli bir nefes verdim.
Gözlerimi açarken Bora'nın annesini asansörün diğer ucunda görmeyi inanın sizin gibi ben de beklemiyordum.Yeni,yine ve yeniden rezil olmuştum.İlk başta bana deliymişim gibi baksa da sonradan gülmeye başlayınca bakışlarımı parmaklarıma sabitledim. Bora'nın annesi asansörden kahkaha atarak çıkarken ben asansöre binersem ayıp olur mu diye düşünüyordum.Asansöre binmekten vazgeçip karşımda dimdik duran kadına bakışlarımı yönelttim.Sarı saçları,kahverengi gözleriyle uyum içindeyken Bora'nın annesine tip olarak benzemediği kesindi.Onun gibi kalas biri nasıl olur da bu kadar zarif ve naif görünen bir kadının çoçuğu olabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNAPARK
Подростковая литература'Oysa ki sen okyanustun.Ve ben, kıyından geçmek yerine,küçük teknemle dalgalarında boğuşmayı seçtim.' ♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤ Balerinde mahsur kalarak başlayan tanışma hikâyemizi hatırlayınca, bakışlarımı gökyüzüne çevirerek gülümsedim. "Bir yerde okumuş...