Bölüm 11

43 8 5
                                    

"Kafam ağrıyor Harry."
"Ben de nazlı prensesimiz neden bu kadar gecikti diyordum."
"Ben nazlı falan değilim Harry. Kafamı vurdum ve acıyor. Dile getirmem naz mı? Beni diğer insanlarla sakın karıştırma."

Kollarından inmeye çalışıyordum fakat çokta başarılı olduğum söylenemezdi.

"Seni diğer insanlarla karıştırmıyorum Cara. Seni sinirlendirmek hoşuma gidiyor. Her neyse şimdi başına bakalım." Diyip beni yatağın üzerine bıraktı.

"Neresi?"

Elimle ağrıyan yeri bulup gösterdim.

"Bir şeyi yok sadece şişmiş." Dedi bir doktor edasıyla.

"Vay be bunu anladın. Kesinlikle doktor olmalıymışsın."
"Ha ha. Çok komik. Aslında doktar olsaymışım iyi olurmuş. Sürekli bir yerlerini sakatlıyorsun."
"Olsaymışsın o zaman."
Gözlerini devirdi.

"Gözlerim kararıyor. Galiba bayılı-"
Diyip kendimi yatağa attım. Tabi ki gerçekten bayılmamıştım. Bayılacak olsaydım kafamı çarptığımda bayılmış olurdum.

Uzun bir süre bekledikten sonra gözlerimi hafifçe araladım.
"Şurada bayıldım ve gördün. Ama asla yardım etme. Ben öleyim. Ya bayıldığım zaman bir daha ayılamamış olsaydım."

"Ama ayıldın."

"Cidden takıldığın yer burası mı Harry? Ne kadar insafsız olduğun bölüme takılman gerekiyordu."

"Öyle bir bölüm olmadığı için takılmamam çok normal değil mi sence de?"

"Ah tabi tabi."

"Gerçekten bayılmadığını biliyordum Cara. Gözlerini kırpıp duruyordun. Berbat bir oyuncusun."

"Hiçte bile. Ben sadece bayıldığım zaman nasıl tepki vereceğini merak ediyordum. Ama görüyorum ki hiçbir şey yapmayacakmışsın."

"Cara."

Gözlerimi devirdim ve yüzüstü yattım. Yatağımın bir tarafı çökerken Harry'nin parmakları saçımda gezinmeye başladı.

"Cara, acaba regl günün yaklaşmış olabilir mi?"

"Hayır Harry."

Sesim yastık yüzünden boğuk çıkmıştı. Kafamı usulca kaldırdım ve Harry'nin gözlerinin içine masumca baktım. Anlamış olacak ki;

"Peki. Ne istiyorsun?" Diye sordu.

"Şey, sadece biraz Herman'ı özlemiş olabilirim."

"Yani?"

"Bence onu buraya çağırabilirsin ve ben de onunla barışabilirim. Bu sadece bir öneri."

Sırıtmayla beraber söylediğim bu cümle işe yaramıştı. Telefonunu cebinden çıkardı ve bir şeyler yazdı. Telefonunu yatağımın yanındaki komidinin üstüne bıraktı.

"Bu istediğini de yaptığıma göre artık söyleyebilirsin değil mi?"

"Neyi?"

"Havai fişek korkumu nereden bildiğini."

"Ah Harry, galiba hafıza kaybı yaşıyorum. Nereden öğrendiğim bir türlü aklıma gelmiyor."

Gözlerini devirdi.

"Tamam Cara. Söyleme."

Yataktan kalkmış gidiyordu.

"Tamam tamam gel söyleyeceğim."

"Söylemen için illa blöf mü yapmam gerekiyor?"

Burnumu sıktı.

"Blöf yapmandansa yalvarmanı tercih ederim."

PHOTOGRAPH || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin