Sorduğum soru karşısında sıcacık bir gülümseme kazandım.
"Diğerlerinin kırık kalbi nereye gider bilemem ama" elimi kalbinin üstüne koyup devam etti "seninkinin buraya geleceğine eminim."
Verdiği cevap karşısında şok olmadım, hiçbir tepki vermedim, veremedim.
Bir süre daha elim aynı pozisyonda kaldığında elimi kendime çektim. Bozulmadı ya da belli etmedi. Bilmiyorum.
Düşüncelerimi bir kenara bırakarak;"Eeee evi toplamamda yardım edecek misin?" dedim.
Koltuktan kalkarak;
"Nereden başlıyoruz?" dedi. Gülümsedim.
"Aslında sen istediğin yerden başlayabilirsin. Benim içerde daha önemli işlerim var ben onları hallediyor olacağım."
Şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle odama doğru ilerlerken;
"Aslında ne yapacağını biliyorum Cara. Odana gidip dizi izleyemezsin. Burada kalıp bana yardım etmek zorundasın."
Harry'e karşı homurdanırken istemeye istemeye yerleri toparlamaya başladım. Dağıtmak daha eğlenceliydi. Harry ise benim aksime homurdanmadan fazlalıkları toparlıyordu.
Hazır evi toplamayı istemezken ve Harry'de odayı toplamaya dalmışken mutfağa doğru ilerledim. Buzdolabına ilerleyip buzluktan buz küplerini elime aldım. Harry koltuğu düzenlerken tişörtünün içerisinden buz küplerini aşağıya doğru gönderdim. Tanrı biliyor ya o küpler nereye gitti.
"TANRIM CARA!!! İnanamıyorum."
"İlla ki inanmak istiyorsan hali hazırda bekleyen daha bir sürü buz küplerim var." Kahkahalarla gülmekten kendimi alamıyordum.
"Oh öyle mi? O buz küplerini kitaplarının üstünde test etsem? Hani kitaplarının dayanıklılığını test etmek açısından." Sırıtarak bitirdiği cümlesini gözlerimi pörtleterek devam ettirdim.
"Harry sırtın sırılsıklam olmuş. Bunu hangi utanmaz, şahsiyetsiz yaptı. Buna kim cüret edebilir? İnanamıyorum. Aklım almıyor cidden. O düzgün, mükemmel sırta kim bunu yapabilir?"
Bu cümleleri sarf ederken yavaş yavaş odama doğru ilerliyordum ki Harry benden önce davranıp beni sırtına aldı. Nasıl oldu ben de anlamadım ama oldu işte.
"Harry, tamam özür dilerim. Bilerek oldu ama sen bilerek olmadı farz et. Kitaplarıma zarar verme."
"Pekala madem ısrar ediyorsun. Benim için hava hoş. Kitaplarına zarar vermeyeceğim."
"Ah Harry. Ne kadar da mükemmelsin. Hey bir dakika neden banyoya doğru ilerledik ve neden şuan banyodayız. Harry korkmalı mıyım?"
"Bilmiyorum Cara. Sen söyle."
Ben ne yapacağını idrak etmeye çalışırken Harry beni duşa kabinin içine sokmuştu bile.
"Üzgünüm Cara. Birazdan o güzel yüzün sırılsıklam olacak. Ve ayrıca güzel olduğunu düşündüğüm kıyafetlerinde."
Eline duş başlığını aldığında dikkatini dağıtmak amacıyla;
"Ne güzel yüzüm mü? Cidden öyle mi Harry? Şimdi ben güzel miyim? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?"
Cümlemi tamamladığım an suratıma yediğim su ile boş konuştuğumu anlamıştım.
"Şu kadarcık insafın yok mu ya? İnsan biraz suyu ılık yapardı."
"Şuan bağırıp suyu kapatmam için bana yalvarman gerekiyordu."
"Bak o nasıl olacak biliyor musun? Sen şimdi uyuyacaksın sonra oralarda bir rüya alemi var oradan dümdüz devam et sağa dön tam orada olacak."
"Rüya aleminin yerini de ezberlemişsin. Ne o çok mu buldun oralarda?"
"Üf hem de nasıl."
"Böyle hiçbir eğlencesi yok."
Diyip suyu kapattı. Aslında biraz daha su tutsaydı yalvarmaya başlayabilirdim. İşte insanlar hep bu yüzden kaybediyor. Dayanma hassasiyeti göstermeden hemen pes ediyorlar. Hadi yine iyiyim. Araya bir de edebiyat sıkıştırdım.
"Şu dolapta havlu var. Sana zahmet ordan bi havlu verde bir kurulayayım kendimi. Malum domuzun biri beni ıslattı da."
"Mmmmm sanmıyorum."
"Mmmmm ben de beynin olduğunu sanmıyorum. Bu nedenle sorun yok sanıyorum."
Göz devirerek tarif ettiğim yerden havluyu çıkarıp bana uzattı.
"Ayağa kalkarken düşebilirim. Tutarsan fena olmaz hani."
"Düşmezsin düşmezsin."
Diyip içeriye geçti. Domuz işte.
"Ne yemek var?"
"Harry'nin beyninin yahnisi. Ay pardon yemek yokmuş."
"Komik kız seni."
*********************
Harry'nin Ağzından"UYAN UYAN UYAN UYAN UYAN U..."
"KAPA ÇENENİ."
Başımda alarm gibi öten sesi uzaklaştırma şeklim tabi ki bağırmaktı.
"Pekala."
Ah bu kadar çabuk pes edeceğini düşünmemiştim. Bu kız da ilerleme vardı.
"BOMBALAMAAAAAA..."
Ne olduğunu anlayamadan üstümde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi araladım ve Cara'nın tabiri caizse üstüme atladığını gördüm. Görmemiş olmayı dilerdim. Veya hissetmemiş olmayı.
Hiçbir şey olmamış gibi göğsüme dirseğini dayamış ve avucunu da yanağına yaslamıştı. Sonuç olarak şeker bir görüntü izlenimi veriyordu. Birazcık,çok azıcık.
"Cara ne yapıyorsun?"
"Sence?"
"Tamam biliyorum yakışıklıyım, seksiyim ve mükemmelim ama sence de o dirsek bu göğüse biraz fazla değil mi? Alınma ama DİRSEĞİN GÖĞSÜMÜ ÇÜRÜTTÜ."
Dirseğini biraz daha göğsüme bastırırken kafamı sadece geriye yani yastığa doğru bırakabilmiştim. Cara'ya yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Sevmek dışında.
"Mızmızlanmamanı tavsiye ederim. Ve bana kötü davranmamanı sonuçta elimde çekilmiş mükemmel fotoğrafların ve ayrıca videoların var."
Söylediği şey karşısında gözlerimi hızla açıp ona baktığımda sırıttığını gördüm.
"Ne bekliyordum ki sanki? Baş belası bir fotoğraf sapığı olduğunu en başından beri biliyoruz."
"Biliyoruz? Sen ve kim?"
"Bu konuşmayı daha fazla uzatma istersen. Sen zararlı çıkarsın."
Omzundan yatağa ittiğim Cara bana bakakalırken tuvalete doğru ilerliyordum. Aslında sinirlenmemiştim ama sinirlenmiş gibi davranmak hoşuma gidecekti. Ve onu sinir edecekti.
Dün akşam burada yani Cara'nın evinde kalmıştım. Nedenini bilmiyorum ama kalmak istemiştim. Saatlerce gitmeyince de mecbur Cara bir şey dememişti. Tamam biliyorum Mia'nın odasında yatabilirdim aslında ben de orada yatmayı planlıyordum. Fakat Cara orası dağınık vs. şeyler söyleyip beni oradan uzak tutmayı başardı ve ben de oturma odasında yerde uyudum. Evet yerde çünkü Cara koltuklarının pahalı olduğunu söyleyip beni orada uyutmadı. Ne kız ama?Mutfak masasında ki hazırlanmış kahvaltıyı görünce gerçekten acıkmış olduğumu fark ettim.
"Harry?"
Cara'nın seslenmesiyle ona doğru döndüm. Tabi ki cevap vermedim. Unuttunuz mu? Ben ona kızgınım. Yani bir nevi.
"Gerçekten böyle bir şeye kızmış olamazsın Harry. Ne var yani fotoğrafını çektiysem. Çok güzel uyuyordun. Tamam bu çekmem için bir sebep değil ama olsun. Hem sen de benim fotoğrafımı çekersin ödeşiriz. Ama çekeceğin zaman söyle ki hazırlıklı olayım çünkü neden olmayayım? Herneyse yani buna kızmaman gerek çünkü kızma işte. İlla ki bir sebebe gerek yok. Belki sebebe gerek vardır ama olmamalı sebepler yüzünden bir sürü şey olabilir. Mesela sen bana kızgınsın diyelim ve benim de bu kızgınlığı çok kafama taktığımı düşün ama böyle bayağı bir düşün. Sonracıma işte sen bana kızgınsın diye ben dalgınım diyelim hiçbir şeye dikkat etmiyorum diyelim ve başıma bir şey geldi diyelim. Sonra sen üzülürsün çünkü benim başıma bir şey gelmesinin sebebi senin kızgınlığın. Anladın mı?"
Aslında her dediğini dinlemiştim ama;
"Efendim? Ne diyordun?"
"SEN TAM BİR BAŞ BELASININ HARRY LANET STYLES."
Sözlerini bitirip saçımı çektikten sonra içeriye geçti ve yaklaşık saniyeler sonra yanıma koşarak gelerek;
"Saçların ne kadar da yumuşak onlarla ilgilenebilir miyim?"
Gözlerinden kalpler çıkarmışcasına söylediği sözler karşısında;
"Bilemiyorum. Bir baş belasının saçıyla oynamak isteyecek misin ki?"
"Sana baş belası diyen de kimmiş? Terbiyesiz kadın."
"Ya ya öyledir. Çok terbiyesizdir."
"Harry."
"Evet?"
"Şımarma."
"Pekala."
Cara'nın Ağzından
"Harry şu kafanı oynatmamanı kaç defa söyleyeceğim?"
"Saç diplerim yandı Cara. Burada buna göz yumamam."
"Ah şeker şey seni. Tabi ki yumabilirsin. Şimdi rahat dur."
Harry'nin saçına fön çekmeye çalışıyordum fakat Harry Lanet Styles sürekli mızmızlanıyordu. Ne tatlı canı vardı yahu.
"Tanrım neden bu kadar mükemmel saçlarım var ki?"
"Tanrım neden bu kadar mütevazi biriyle birlikteyim ki?"
"Ne? Birlikte mi?"
"Birlikte derken yanlış anlama sayın benmükemmelimçekilinyolumdan şuan yanımda olmanı kastederek söyledim."
"Sayın benmükemmelimçekilinyolumdan mı? Bunu sevdim."
"Ben de."
"Neyi?"
"Saçlarını."
Harry'nin kafasını dağıtarak saçlarını daha çabuk yapabileceğimi biliyordum. Zeki ben.
"Tanrı'nın seni neden kıvırcık bir saçla aramıza gönderdiğini artık anlayabiliyorum Harry. Şayet düz bir saçla aramıza gönderilseymişsin... galiba daha fazla devam edemeyeceğim."
"Ah biliyorum. Düz saçlıyken ayrı bir seksiyim."
"Hahahahhahahahhaha günün esprisi hatta yılın espirisi bu olabilir. O kadar komik ki her an gözümden işeyebilirim."Ben sahte bir şekilde gülmeye devam ederken kapının çalmasıyla doğal olarak kapıya doğru ilerledim.
Kapıda ki kişiyi beklemediğim için şok geçirmiş bir şekilde kapıda kalakalırken Harry arkadan kulağıma eğilerek;
"Galiba bu güzelliği kapıda daha fazla bırakmamalısın."
Arkaya, Harry'den tarafa dönerken söylediği şey karşısında hoplayan sinirime ayak uydurarak onu kolundan tuttuğum gibi kapının önüne Shelly'nin yanına fırlattım. Cidden fırlattım. Sinirlerime hakim olamayarak;
"Sizi bir daha görmek istemiyorum. Özellikle seni Shelly, eğer bir daha seni görürsem çok fena olur. Beni anladın mı?"
Son bir kez Harry'e bakış atarak kapıyı kapattım. Kapının sürgüsünü de çekmeyi unutmadım tabii. Harry her an her yerden anahtar bulup gelebilirdi.
Harry'e böyle yapmamam gerektiğinin farkındayım. O sadece muziplik yapıyordu fakat Shelly için öyle söylemesi beni sinirlendirmişti. Azıcık, birazcık.
Lanet Shelly'nin geleceği zaman neden bu zamandı ki? Harry'nin saçıyla ilgili değişik fantezilerim vardı. Değişik, fazla değişik.
Bugünü böyle kötülükler ve yılanlıklar
olmadan tekrarlayacağımıza emindim. Fazlasıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PHOTOGRAPH || H.S.
Fanfiction"Onların tanışmaları bile farklıyken aşklarının normal olmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?" 22.07.18 👑