mor ve ötesi-küçük sevgilim19
Her daim benden önce, ve sigara kokusu içinde uyuyan oh sehun, o temmuz ayında bir gece saçlarımı okşarken, muhtemelen de ağlıyorken beni uyandırdığında portakal çiçeği kokuyordu. Bir eli çenesinde, diğer eliyle saçlarımı okşadı, çoktandır uyuyordum, belki on iki saattir.
Uyandığımda zifiri karanlık odada, önce uykusuzluktan, ya da ağlamaktan kızaran küçük gözlerini, sonra kaşına tazeden açılmış yarayı gördüm. Gözlerimi açtığımda minnet duymuş gibi gülümsedi. İyi olup olmadığımı sordu, birkaç saniye nemli gözleriyle sıcak yarasını izleyip yumdum gözlerimi.
Saçlarımı okşamaya devam etti, ''Seni kaybetmekten çok korkuyorum'' sonra dudaklarını bastırdı saçlarıma, sesi daha yakından ve boğukken mümkünmüş gibi daha çok sıktım gözlerimi.
''Sana zarar veren herkesi öldürüyorum'' derin bir nefes aldı, ''Eğer bir gün ben de sana zarar vermeye başlarsam, hiç düşünmem öldürürüm kendimi''
Gözlerimi açtım.
Saçlarımı koklamaya devam etti.
Çok yorgundum. Her yerimi çekiştiriyorlarmış gibi sancılı bir yorgunluktu bu. Hiç kımıldamadan, sadece onu dinleyerek yumdum gözlerimi. Bir gün kendini de öldüreceğini bilerek.
Dakikalarca saçlarımın arasından ayrılmadı, üstünde nohut rengi keten bir pantolon, manşetleri ve yakaları kan lekesi dolu ucuz bir gömlek vardı. Nereden geldiğini, ne zaman geldiğini, ne kadar süredir uyuduğumu bilmiyordum, sadece boğazımda yırtarcasına oturan acı bir tat vardı.
Oh sehun saçlarımı bıraktı, baş parmağıyla alelacele gözlerini kuruladı, bir çocuk gibi büzdü kendini, yanıma uzandı, bana hiç değmiyordu, yatağın en ucuna kadar sokulup kamburlaştırdığı sırtını bana verdi, derin bir nefesle inip kalktı göğsü, kısık sesle konuştu.
''Ben seni yenemiyorum'' iki nefes bekleyip devam etti, ''çünkü savaşmayanı yenemezsin''
27
Zhang yixing sabah uyandığında yatakta tek olduğunu fark etti. Eliyle junmyeon'un yattığı yeri yokladı, soğuk olduğunu fark edince sıçrar gibi doğruldu yerinden, eğilip odanın kapısını kolaçan etti elini hala junmyeon'un dağıttığı çarşaftan çekmeden.
''Ana kuzusu?'' odada dolaştırdı bakışlarını, tekrar seslendi, ama ses gelmedi.
Her zamanki gibi uyurken yuvalarından kaçan gömlek düğmelerini iliklemeden kalktı yataktan, önce odanın kapısını açıp koridoru yokladı, kimse yoktu. Işık kapalı olsa da oda banyosunu tıklattı, ''Ana kuzusu? İçeride misin?'' ses gelmedi, başına bir şey gelmiş olabileceğini düşündü. Çok küçük bir an, kalbini sıkıp bırakan bir endişe duydu hatta, ''Junmyeon?''
Azarlar gibi bir tonla boş banyoya seslendi bilmeden, ''Giriyorum bak''
Orada da bulamayınca hissettiği basınç kulaklarında zonklamaya başladı, pencereye koştu, sokağı kolaçan ederken oda kapısı açıldı, junmyeon girdi içeri elinde iki paket kese kağıdıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dünyanın en sert 15'lik delikanlısı // sulay
Fanficekmeğin üstüne önce fıstık ezmesi sonra reçel sürülür ana kuzusu, ve senin nehirlerin asla durmaz