sekiz - seninle eski bir dairede yaşamak isterdim

777 56 353
                                    




annenmaykantereit - 3. stock




19

''Nerede istersen orada'' diyor sehun, sağ elindeki birkaç morluk artık göz batmıyor, artık çok ait ve yixing çoktan soru sormayı kesti, ''Nerede istersen orada. Seninle eski bir dairede yaşamak isterdim''

''Deniz kenarı''

''Tamam deniz kenarı. Deniz kenarında eski bir dairede. Küçük. Sadece iki oda mutfak banyo. Küçük bir balkon''

Cevap vermiyor yixing, zaten iri bir çocuk değil, dizlerini kendine çekince daha da küçülüyor, daha da daha da, neredeyse bir iğne deliğine sığabilir.

''Balkon çok küçük ama kesinlikle birkaç çiçek koymak için yer açmaya çalışacağım. Ama çiçeklere hiç bakamam. Bu zamana kadar hepsini soldurdum. Kaktüsleri bile'' yavaşça çeviriyor direksiyonu, uzunlar açık, ''Ama sen kesin hepsini yaşatırdın. Ektiğin hiç bir çiçek solmazdı''

''Balkon çok küçükse çiçek koymak istemiyorum''

''Yok. Balkon malkon yok ev de yok ki. Hayal kurmama izin ver''

Gülüyor yixing. Kitaplarda tebessüm olarak geçebilir.

''Çiçeklerle aranın iyi olduğunu biliyorum. Arka bahçede. Adını bilmediğim rengarenk bir sürü çiçek vardı. Saksıda ve yoğurt kovasında'' Gülüyor ve hemen yixing'i yokluyor, iki saniye, yola dönüyor direksiyondaki tutuşunu sağlamlaştırıp.

''Çok zor bir şey değil'' diyor sehuna'a dönüp, sokak lambalarını saymaktan sıkılınca, ''Yapacağın tek şey su vermek. Bu kadar''

''Evimizin ilk kuralı o zaman'' diyor neredeyse neşeyle, ''Çiçeklere suyu sen vereceksin. Çünkü yixing'' diyor gülerek, ''Ben unuturum. Çıkar aklımdan''

Yixing başıyla onaylayıp önüne dönüyor, içindeki ses inanmıyor salladığı kafasına, asla beraber eski bir dairede, küçük balkonlu eski bir dairede yaşamayacaklarını biliyor. O kadar uzun değil. Yol.

Gözlerini kapatıp yok olmayı diliyor yixing, silinmek, ama bunun için de fazla büyük, ortası yok.

Düşüne düşüne artık sokak lambası sayamayacak kadar ağırlaşıyor. Sadece oturuyor yan koltukta, bacaklarını kendine çekiyor, başını dayıyor yana doğru, ayak parmakları üşüyor, dakikalar geçiyor geçiyor geçiyor virajlarla birlikte, şehir çok ışıltılı yıldızları göremiyor, belki keyfi olsa içinden bir şarkı tutturur.

Neredeyse sabah olacak, güneş doğmak üzere, son cümlenin üzerinden iki koca saat geçti, uyumuyor, ayakları ısındı, güneşin doğuşu onu biraz heyecanlandıracak çünkü neden bilmiyorum da, güneş ve ay aynı anda orada olunca farklı geliyor ona.

Tamamen doğuya dönüyor yüzünü.

Sehun ellerini birleştiriyor direksiyonda, ''Nerede istersen orada''

27

Junmyeon uykulu, aç ve kesinlikle sabah görmek isteyeceği ilk şey açık bir kaş değil.

''Kaç tane''

''3'' diyor junmyeon odaklanmışlıkla, ''Az kaldı''

''Teşekkür ederim''

''Bir daha'' diyor junmyeon dikkatlice iğneyi kaşından geçirirken, ''Kendini yaralarsan. Sana yardım etmeyi düşünmüyorum''

''Edersin''

''Hayır''

Gülüyor yixing ve junmyeon'un gömleğinin ucunu rahat bırakıyor artık, ''Edersin. Edeceksin''

dünyanın en sert 15'lik delikanlısı // sulayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin