yedi-dar ayakkabıyla yaşamak

732 73 773
                                    



19

''Kesinlikle bu bir gezegen hareketi. Uzayda, o bilmediğimiz koca boşlukta bir şeyler bir şeyleri çekiyor, itiyor, ve ben 1.80den uzun olmama rağmen çok hassas bir çocuğum. Beni etkiliyorlar. Yıldızlara, tutulmalara, sana ve kavuşumlara inanıyorum. Özellikle kavuşumlara. Herhangi iki şeyin kavuşması. Beni mutlu ediyor neden? Anlamıyorum. Zaten sarhoşum da. Yukarı bakınca yıldızların isimlerini bilmiyorum. Birkaç tanesini bile. Ben sana büyük ayıyı bile gösteremem. Hep o yukarıları bilen ve tanıyan akıllı adamlardan olmak istedim. Ama ezberleyemedim hiçbir zaman. Benim coğrafyam da kötüydü. Seninle gidemediğimiz coğrafyaları bilmeyi ve öğrenmeyi reddediyorum. Tanımak istemiyorum. Hayatı tahmin ederek yaşamaya çalışıyorum. Çevremdeki her şey dönüyor. Her şey. Ben sabitim. Bazen o kadar ağırım ki. Topuklarımla yeri kırıp içine nasıl hala geçmedim? Bazen o kadar sinirleniyorum ki. Bastığım yeri eritmek istiyorum. Çok ısınıyorum. Hikayedeki ana karakter olmak istiyorum sadece bir gün. Hiç olmadım. Kendi hayatımda bile ana karakter ben değilim. Ben itilen ve çekilenlere göre yaşıyorum. Beni yere basar halde gördüğün zamanlarda bile ben savruluyorum. Bana gülme ama...'' diyor kafasını tutmaya çalışarak ''...ben resmen akışkanım. Sıvıyım. Hiç şekil alamadım. Belli bir biçimim yok. Sürekli akıyorum. Yokuş yukarı bile akabiliyorum. Bence bununla gurur duymalısın''

Ayaklarının dibine bakıyor.

''Beni iten ve çeken gezegenlerin hepsinin aklında sadece sen varsın. Ben senden arta kalan o boşluktayım. Seni parlatmam için kendimi yakmam gerekiyor. Çoğu zaman. İçim o kadar genişledi ki artık kendime çarpmadan konuşabiliyorum. Yankılanıyorum. Sesim sen duyarsan hoşuma gidiyor. Sen yokken konuşmuyorum. Sadece sigara içiyorum. Olmak istediğim çok şey var. Subay olmak istiyorum. O düzgün ve jilet gibi duran üniformalara çok özeniyorum. İnanamazsın. Belki o zaman bir şeklim olurdu. Olmak istediğim çok yer var. Büyük ve ışıltılı şehirlerin hayalini kuruyorum. Kalabalık, gürültülü, telaşlı. Acele etmek istiyorum. Terlemek. Büyük ve ışıltılı caddelerde yürümek istiyorum. O caddelerde karlar hiç çamur olmuyor. Paltomun yakalarını kaldırıp aceleyle evime giderken ağzımdan dumanlar çıksın istiyorum. Burada hava hiç soğuk olmuyor o kadar. Sen hiç kaban giydin mi ben hayır''

Yixing kollarıyla bacaklarına sarılmış sigara içerken sehun'a hayır anlamında küçük bir kafa hareketi yapıyor.

''Evime hiç aceleyle yürümedim. Sokaklarımız dar. Mesela hiç şaşırmıyorum. Bu yaşıma kadar sadece birkaç duyguyla geldim. Tek ton kırmızı biliyorum. Yıllardır aynı fincanı kullanıyorum. Kırılmadı. O bile sabit. Hayatımdaki her şey. Bana benziyor'' diyor ''Ama sen. Sen öyle değilsin. Senden uzun olmama rağmen sana bakarken kafamı kaldırmam gerekiyor. Bir şeklin var. Belirginsin. Detaylısın. Ben eğilip bükülmüyorum bile. Sen kırış kırışsın. Acelen var. Sokaklarımız dar olmasa koşacaksın. Her rengin her tonu var sende. Ben en fazla üç rengi olan sıkıcı biriyim. Ben sadece nefes alıyorum. Sen yaşıyorsun''

Yixing sigarasını söndürüyor bir şey demeden. Kollarını bacaklarına sarıp çenesini dizine yaslıyor.

''Işıklı büyük caddede aceleyle yürüyen bir subay olamamak, seninle bu boş kaldırımda ucuz bir sigara içebildiğim için üzmüyor artık beni. Bunu tercih ederdim. Bu kaldırımı, bu tek mevsim havayı, ucuz sigaraları. Sayende olduğum halimi seviyorum. İtilip çekilirken hep sana çarparak duruyorum. 12 tane ev varmış. Bir şekilde hepsinin anahtarı senin cebinde duruyor. Beni bugünkü halime getirdiğin için teşekkür ederim. Sayende heyecanlanıyorum. Hayatımdaki en güzel şey sensin. Tek. En büyük başarım bu. Sen''

dünyanın en sert 15'lik delikanlısı // sulayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin