Multimedia Ecem.
Gerçekten de Kerem'e karşı bir şey hissediyormuyum. Bilmiyorumm..
Sabah olup okula geldiğimizde kendimi halsiz hissediyordum. Sabah kahvaltıyı da fazla yapamadım.
"Canım iyi misin? "
"Ya biraz halsizim."
"İstersen yurda gidelim. Derse girmeyelim." dedi. Aslında yurda gitsem iyi olur ama derslerden geri kalmak istemiyorum. Haftaya zaten sınavlar başlıyor.
"Yok ya. Derslerden geri kalmayalım." dedim.Ecem de başıyla beni onayladı.
"Günaydınn." diyerek yanımıza oturdu Ege. Ben de selamladım Ege'yi.
"Günaydın Ege. Nasılsın? " dedi Ecem.
"Ben iyiyim de Fulya biraz halsiz görünüyor. " dedi Ege.
"Evet. Biraz halsizim." dedim.
"İstersen revire gidelim." dedi.
"Yok. Sağol .O kadar kötü değilim." dedim.
"Peki.Sen bilirsin. Kötü olursan haber ver. " dedi. Ben de başımla onayladım.
"O zaman ben gideyim." dedi ve ayağa kalkıp biraz ilerledikten sonra geri döndü.
"Ben demeyi unuttum. Ccumartesi günü akşam doğum günü partim var. Evimde olacak ve davetlisiniz." dedi.
"Şeyy biz gele..." derken Ecem lafa atladı.
"Olur. Tamam geliyoruz." dedi Ecem.
"O zaman Ege kaçar." dedi elini başına götürüp. Biz de arkasından güldük.
"Ecem nasıl gitcez? Niye dedin ki olur diye. Akşam yurttan nasıl çıkacağız.! " dedim biraz kızarak.
"Yaa öfff Fulya..Yakın arkadaşımızın doğum günü partisine gidemeyecek miyiz?" dedi.
"Ben sana gitmeyelim mi dedim. O gün öğle gibi kutlardık bir kafede hediyesini verirdik olurdu biterdi. Nasıl akşam yurttan çıkacağız. Yakalanırsak varya atarlar bizi yurttan." dedim.
"Biz de yakalanmayız o zaman." dedi gülerek çok rahat. Ecem'in bir kaç yalvarmasından sonra ben de mecburen kabul ettim. Sonuçta tamam demişti.
Zil çalınca kantinden çıkıp sınıfa gittik. Öğretmen geldikten bir süre sonra da Kerem ve tayfası gülerek sınıfa girdiler ve hocadan özür dilemeyip en arkada yerlerine geçtiler.
Hoca yoklamayı aldıktan sonra derse geçti. Çoğu öğrenci kitabını ve defterini çıkarmadı. Kerem ve tayfası da kitaplarını çıkarmayıp kendi aralarında konuşmaya başladılar ve aradan da kahkaha atıyorlardı. Seslerinden derse konsantre olamıyordum. Hoca hiçbir şey demeyince daha fazla dayanamayıp arkaya dönerek "Sessiz olun artık! Seslerinizden derse konsantre olamıyorum!" dedim bağırarak.
"waow waow waow çok çalışkan ineğimiz de konuştu." dedi bana bakarak ve alkışlayarak. Sınıftaki herkes gülmeye başladı.
"Sen kimsin de bana inek diyorsun!" dedim kızarak.
"Tamam artık. Derse dönün. Daha da atışmayın." dedi hoca. Ben de kızgın bir şekilde önüme döndüm. Ukala şey. Bir de bana inek diyor.
Öğle arası olunca birlikte yemeğe indik. Aslında canım pek bir şey istemiyordu. Ege de yanımıza gelince yemeye başladık.
"Nasılsınız?" diye sordu Ege.
"İyiyiz. Sen nasılsın? " dedi Ecem.
"Ben de iyiyim de eve gitcem birazdan." dedi.
"Neden? Bir şey mi oldu?" diye sordum.
"Yok bir şey olmadı da doğum günü için organize olacak işlere falan bakcam." dedi.
"Hımm. Anladım." dedim.
"Ben gideyim o zaman size haber vermek için geldim.Görüşürüz." dedi. Biz de vedalaştıktan sonra gitti.
"Acaba ne alsak Ege'ye?"
"Bilmem. Yani pahalı bir şeyde alamayız. İkimiz ortak bir şey alırız." dedim.
"Aslında benim kafeden aldığım paradan biraz alsak?"
"Olmaz. O senin çalışıp aldığın para. Zaten yakında ben de kafede bir yerde çalışmayı düşünüyorum da gizli gizli çalışmak da zor." dedim. Ecem yurt müdüründen habersiz çalışıyordu. 18 yaşımızı doldurmadığımızdan başka bir yerde çalışamıyorduk.
"O zaman biz de ortak uygun bir şey alırız." dedi.
"Tamam. Okul çıkışında alırız." dedim. Ecem de onayladıktan sonra sınıfa çıktık.
Okul çıkışı olunca birlikte bahçeye çıktık.
"Ben bir daha yurda dönmeyeyim. Sen parayı aldıktan sonra buraya gel birlikte buradan gidip alırız hediyeyi." dedim. Kendimi halsiz hissediyordum ve aradan başım da dönüyordu.
"Tamam. Sen burada mı bekleyeceksin?"
"Yok. Müzik sınıfına çıkarım." dedim.
"Tamam.Haberleşiriz.Görüşürüz." dedi.
"Görüşürüz." dedim. Banklardan birine oturdum. Herkes evine gitmeye başlamıştı. Kasım ayında olduğumuzdan havalar soğuktu. Ben de müzik sınıfına çıktım.
Kerem'in Ağzından
Okul çıkışı olunca arkadaşlarımdan vedalaşıp arabama bindim. Dolapta unuttuğum forma aklıma gelince arabadan inip okula girdim. Dolaplar 3.katta olduğundan asansöre binip 3.kata çıktım. Bana ait dolapa doğru giderken müzik sınıfından kısık sesler gelmeye başladı. Ben de müzik sınıfının kapısının açık olduğunu görünce içeriye girdim.
Kapıdan bakarken Fulya'nın gitar çalıp şarkı söylediğini gördüm. Bir anda şarkıyı yarıda kesip gitarı bıraktı. Ayağa kalkarken başına tuttu ve yeniden oturdu. Ben de yanına gidip " İyi misin?" diye sordum.
Bir anda sorunca ve burada olduğumu bilmediğinden ilk başta bir ürktü.
"Sanane. Sen burada mıydın?" diye sordu.
"Evet. Bir şey almak için geri dönmüştüm. Ses gelince de buraya geldim. İyi misin?" diye sordum.
"Seni ilgilendirmez." dedi ve ayağa kalktı. Kapıdan çıkarken ben de hızlı bir şekilde yanına gitmeye başladım. Merdivenlere doğru giderken "İstersen bırakabilirim." dedim.
"Hayır.İstemiyorum." dedi başını döndürüp bana bakarak. Başı bana dönük olduğundan merdivenleri görmüyordu.
"Dikkat etttt!" diye bağırdığımda Fulya merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Bir anda merdivenlere koşup ona baktığımda yerde baygın bir şekilde yatıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KADERİ ( THE FATE OF THE LOVE )
Ficção AdolescenteHayatları birbirinden farklı iki gencin imkansiz aşkı...