Hayat insanı bazen istemediği yerlere çekebiliyor. Hayat herkese adil davranmayabiliyor. Hayat bazılarına en acı yüzünü gösterirken bazılarına gülüyor. Evet bu hiç adil değil. Ama herkesin imtihanıda kendine göre farklıdır. Kiminin ailesi yoktur, kiminin maddi durumu, kiminin ailesi vardır ama olmamasından daha kötüdür, kiminin başını koyacağı bir evi bile yoktur. Üç günlük diye adlandırdığımız bu dünyada herkes herşeyi kabullenmiş bir şekilde öleceği günü bekliyor aslında. Bana göre her insan en az bir kez ölmeyi ya da bu dünyaya hiç gelmemiş olmayı düşlemiştir. Çoğu kişi intihara teşebbüs etmiştir. Peki ya yaşadıklarımızda kendimizinde payı yok mudur? Elbette vardır. Her ne kadar Volkan çok küçük yaşlarda olsa da onun en büyük hakkı olsa da o gün dışarıya çıkmasaydı belki de şuan hayatı bu şekilde olmayacaktı ama her zaman inandığım bir kural vardır. 'Her şerde bir hayır vardır.' Belki o gün babasının yaptıklarından dolayı ders aldığı için ve bugün ona benzemiyodur. Bir de bu yönden düşünelim. Ya Volkan'da babası gibi biri olsaydı? Hayat her zaman Volkan'ın da dediği gibi bazı kapıları kapatıyordu ama bizi yeni maceraların beklediği yeni kapıları açıyordu. Buna hangimiz itiraz edebiliriz ki? Mesela ben, ailemi kaybetmeseydim belkide hiçbir zaman Volkan'la tanışamayacaktım. Allah dert veriyordu ama hemen ardından dermanınıda gönderiyordu. Sende dermanını kullanmayı bil onu önemse ve sev. Sonuçta zaten hepimiz bir yerlerde ömrümüzün kalanını güzel geçirmek için çabalıyoruz, yarınımızın nasıl olacağını bilemezken.
***
Bu akşam annemle babamı kaybettiğim günden itibaren uyuduğum en huzurlu akşamdı. Kendimi ilk defa dolu dolu hissettim. İlk defa kendimi birinin yanında ağladığımda aciz hissetmedim. İlk gece bir kâbus değilde güzel bir düş gördüm. Bunu Volkan 'a borçluydum sanırım o hayatıma girdiğinden beri her şey rayına oturmaya başladı. O bunu bilmesede kalbimdeki acılara çiçek açtırdı. Sıra bendeydi sanırım onu sarıp sarmalaması gereken bu sefer bendim.
Bugün günlerden cumartesiydi ve hava kışın ortalarında olmamıza rağmen güzeldi. Telefonumu çıkarıp Volkan'a mesaj atmaya başladım.
Rüya: Bugün hava güneşli sizin neden kalbinize kar yağıyor bayım?
Çok geçmeden ondan mesaj geldi.
Kahraman: Güneş benim içime işlemeyeli uzun yıllar oldu.
Rüya: Ya bugün güneşe savaş açarsak?
Kahraman: Güneşle savaşırsan kül olursun.
Rüya: İçindeki karı eritirsen. Ve o damlalar tane tane bizim okyanusumuzu oluşturursa o zaman güneş bizi kül edemez.
Kahraman: Ya bizim okyanusumuz güneşi yenemezse..?
Rüya: Yine de senin kalbin erimiş olur yani yine biz kazançlı çıkarız.
Kahraman: Sen benim okyanusumsun...
Rüya: Sende benim umudum...
Kahraman: Sana bir şey soracağım.
Rüya: Sor.
Kahraman: Bugün benim bir arkadaşımın doğum günü partisi var benimle birlikte katılmak istermisin?
Sen ne diyorsun tabiki de, evet evet eveeeettttt!
Rüya: Olur, tabi.
Kahraman: Tamam o zaman ben seni akşam sekiz gibi ararım.
Rüya: Tamam, görüşürüz.
Kahraman: Görüşürüz.
İçim içime sığmıyordu. Çünkü gerçekten Volkan'ın arkadaş çevresini çok merak ediyordum. Hemde beni çağırması beni ayrı bir mutlu etmişti. Bu beni önemsediği anlamına gelirdi yani, değil mi? (Birden dank etti) İyi de ben akşama ne giyeceğim? Bu sonuçta önemli bir davet ama benim dolabımda bir tane bile elbise yok. En iyisi Başak ve Meltem'le alış verişe çıkmalıydım. Hemen bizim whatsaap gurubumuza girdim. Ve yazmaya koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satılık Umut
RomanceAcılarımın Kirası Ağır Gelince Umutlarımı Sattım 🍃 Bizim masalımızın ismi buydu sanırım 'Satılık Umut' Bizim umudumuz tükenmemişti çünkü. Biz onları satmıştık... Acılarımızı ödemeden umudumuzu yaşayamayacağımızı bildiğimiz için belkide... Yıkılan...