&1

680 51 45
                                    


Bölüm şarkısı: Pera - Seni Kaybettiğimde

Keyifli okumalar...

Alarmın sesiyle uyandım. Gözlerim henüz kapalıyken yatağımın içinde olduğu tahmin ettiğim telefonumu el yordamıyla buldum ve alarmı kapatıp uyumaya devam ettim.

Alarm tekrar çaldığında tek gözümü açıp alarmı kapatmak üzereydim ki duraksadım. Hay Allah, geç kalmıştım!

Hızlıca yataktan fırladım ve kıyafet dolabımdan aldığım lacivert takımı üzerime geçirdim.

Hızlı olmama rağmen 3 dakika kaybetmiştim bile. Hızlıca siyah rugan ayakkabılarımı giydim ve üzerime siyah kırçıl paltomu geçirip dışarı fırladım.

Babam yıllardır sürdürdüğüm boş beleşliğimden yılmıştı. Şirketin başına geçmemi istiyordu. İlk başta sadece sözlü olarak bildirdiği bu isteğini pek takmıyordum. Ta ki kartlarımı ve arabamı elimden alana dek. "Artık kendi paranı kazanacaksın. Bu yaşında hala babandan geçinmekten utanman gerekiyor." O olaydan sonra kavga etmiştik ve onunla konuşmama kararı almıştım. Ancak bu kararımdan nakitim bittiğinde vazgeçmek zorunda kalmıştım.

Arabamı almak için garaja gittiğimde boşlukla karşılaşmıştım. Bir dakika, arabam nerede?!

Dün gece sarhoş olmamıştım ki yanlış yere park edeyim? Yoksa sarhoşluğun dozunu kaçırıp sarhoş olduğumu da mı unuttum?

Saçmalamayı bırakıp babamı aramak için telefonumu aldım. Babamdan bir mesaj vardı.

"Sultanlığın bitti artık oğlum. Arabanı da kendi paranla alırsın. Bundan böyle paranın değerini anlaman için halk otobüsüyle geleceksin. Sevgiler, baban 😊"

Mesajı okurken gözüm seyirmeye başlamıştı. Bu da neydi şimdi! Sonuna gülücük koymuştu bir de!

Kol saatime baktım. Sadece 5 dakikam kalmıştı. Arabam olmadan hayatta yetişemezdim. Tanrım, ilk günden geç kaldığım için sağlam bir fırça yiyecektim!

Koşarak otobüs durağına gittim. Hangisine binmeliydim?

Babamın asistanını arayıp sorduğumda bana 3 haneli bir numara verdi. Üzerinde bu numara yazan otobüse binecekmişim.

Durakdaki oturağa oturup beklemeye başladım. Durak hızla kalabalıklaştı. Başımda yaşlı bir teyze dikilmeye başladığında ona aldırmadım ve dikkatle gelen otobüslere bakmaya devam ettim.

Teyze sürekli 'ıhım ıhım' diye öksürüyordu. Bir süre sonra cık cıklamaya başladı. "Bu gençlerde hiç saygı kalmamış."

Teyzenin ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. Beklediğim otobüs geldiğinde yerimden kalktım. Çoktan geç kalmıştım bile.

Otobüse bindiğimde herkesin elindeki kartı ekrana tutup içeri geçtiğini gördüm. Tabii ya! Akbil! Lanet olsun, bu detayı atlamıştım! Bir filmde görmüştüm, akbili olmayan bir adam otobüse bindiğinde yerine başkası basıyordu.

Sıra bana geldiğinde hafifçe öksürdüm ve arkaya seslendim. "Benim yerime basabilecek olan var mı?" Herkes kafasını başka yöne çevirdiğinde aşağı inmek için hareketlendim lakin bir ses duymamla arkaya döndüm. "Bekleyin, ben basarım!"

Bir kadındı bunu diyen. Tahminen benim yaşlarımda, esmer zayıf bir kızdı. Suratını kaplayan büyük burnu dikkatimi dağıtmıştı.

Teşekkür ettim ve parasını vermek için elimi cebime attım. Otobüs ücretini bilmiyordum. Cüzdanımı açtım, içinde yalnız 100 TL vardı. Nakit taşımazdım genelde. Çıkardım ve parayı kadına uzattım.

EVLENİYOR MUYUM?!(ARA VERİLDİ) #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin