&8

229 33 126
                                    

Bölüm şarkısı: No.1 - Tekel Mavisi

Medya: Bu bölümün bir yerinde ortaya çıkacak kız. (İsim yok fdxfcfg)

Keyifli okumalar

Miray'ı evine götürdükten sonra kendi evime geçmiştim.

Yatağımda oturup son günlerde en sık yaptığım şeyi yapmıştım; düşünmek.

Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Ve ben bu zamana dek "Miray'dan hoşlanıyor muyum?" başlıklı yüzlerce düşünce içerisinde beynimi yiyordum.

Bence, ben Miray'dan hoşlanmıyorum, çünkü eğer hoşlansaydım saatlerce onu düşünür, sürekli onu inceler, onun yanında aptallaşırdım.

Parmağımdaki yüzüğe baktım. Sol tarafımdaki abajurun odaya yansıttığı ışıktan nasibini alarak parıldıyordu. Odanın loş olması bana hüzün veriyordu.

Aklıma onun elini tutuştum geldi. Acaba, o yüzüğünü takıyor muydu? Elini tutarken hissetmemiştim yüzük falan. Diğer eline takmıştı muhtemelen.

Onu ve beraber geçirdiğimiz kısacık süreyi düşündüm. Hiç güldüğünü görmemiştim. Gülünce de o kadar güzel miydi?

Onun için çok üzülüyordum. Bu suskunluğu içimi acıtıyordu. Etrafa kırgın bakışlarıyla bakarken sanki gözleri konuşuyordu. Yorgundu bakışları. Gözlerinde hiç ışık görmemiştim. Veya herhangi bir şeye heyecanlandığını...

Yatağıma yattım ve gözlerimi kapattım.

*****

"Kızım, bunu yapmalısın. Kendini bu kadar kapatma, lütfen." Dakikalardır onu psikoloğa götürmek için adeta yalvaran annesini görmezden geldi. Gün çoktan aymıştı fakat inatla açmadığı perdeler yüzünden karanlıktı odası.

Hüzünle gözlerini kapattı kadın, kapattığı anda fırlamıştı bir damla yaş göz kapaklarının arasından. Kızına göstermeden hızla sildi.

O kadar üzülüyordu ki bu duruma... Bütün kelimeler anlamını yitirmişti sanki. Beylik sözlerle kızını güya teselli etmektense susmayı yeğliyordu. Kızın gözlerinin içine baktı. O mavi gözler çocukken öyle gülerdi ki. Çok neşeli, ele avuca sığmayan cıvıl cıvıl bir çocuktu.

Şimdiyse yorgun bakışlarında demir parmaklıklar görüyordu. Kendi iç dünyasına sıkışmıştı kızı. Gözlerinin önünde yok oluyordu gözbebeği bildiği evladı. Çocukken hergün annesinin dizine yatar, saçlarıyla oynamasını isterdi. O zamanlar daha sarıydı saçları. Küçük bir civcive benzetirdi annesi onu.

Şimdiyse o güzel saçları bir karış kalmıştı. Neşeli hâlleri aklına geldikçe göğsüne bir bıçak daha saplanıyordu. Bir anne dayanabilir miydi buna?

Kızının masum yüzü son üç yılda öyle çökmüştü ki. Hüzünle titreyen gözbebekleri her titreyişinde annesinin kalbini ağrıtıyordu.

O kadar uzaklaşmıştı ki kendisine. Dokunamıyorum ona, doya doya sarılamıyordu artık kızına. Sarılırken yüzünü eğiyordu mesela. Farketmediğini sanıyordu annesinin. Oysa her şeyin farkındaydı kadın.

Kendine kurduğu duvarları asla aşamıyordu annesi. O kadar çok çabalamıştı ki. Kahroluyordu ona baktıkça.

Yerinden usulca kalktı ve kapıya gitti. Çıkmadan son kez kızına baktı. Ve ona bunu yapan adamdan bir kez daha nefret etti.

EVLENİYOR MUYUM?!(ARA VERİLDİ) #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin