Artık Sadece Senin İçin Yaşıyorum

1.3K 101 31
                                    

Tam bir yıldan sonra yb attım...
Artık bu ficinde bitme zamanı geldi, geçiyor bile. Yakın zamanda bitiriyorum. ✌🏻

.
.
.

"Jungkook! Canım sevgilim valizlerimi taşısana!" boğazımı yırtarcasına bağırdıktan sonra, beş tane büyük valizimi taşıması için yatağımızda oturup sevgilimi beklemeye başladım.

Jungkook uvey babasıyla arasını düzeltmek istediği için buluşup konuşmuşlardı. Adam da daha çok kaynaşmak için bizi yazlık villasına davet etmişti. Jungkook ilk başta kabul etmemişti ama benim israrlarım - ön sevişmeden ters köşe yapmıştık - sonucunda kabul etmişti.

"Taehyung ne yapacaksın bu kadar kıyafeti? Altı üstü bir hafta kalacağız orda."

Dudaklarımı büzüp omuz silktiğimde sabır dilercesine soluklanmış ve iki valizi yüklenip odadan çıkmıştı.

Sadece kıyafet yoktu bikere! Ayakkabılarım, şampuanlarım, losyonlarım, kremlerim, parfümlerimde vardı.

Tabi havuzda giymek için aldığım yirmi tane şort da vardı ama sadece 20 tanecik yani fazla bir şey değil.

Bacaklarımı sallayarak yatakta oturmaya devam ederken, almadığım bir şey var mı diye düşünüyordum.

"Pilim bitti güzelim, doldursana"
Jungkook sallanarak odaya girmiş,
ellerini bacaklarıma koyup eğilmiş ve
öpmem için dudaklarını sarkitmıştı.
Sevimli ifadesine gülüp dudakların
öptüğümde ensemden tutmuş ve
dudaklarına yapıştırip öpücüğü
derinleştirmişti.

Dillerimizin savaşını bölen korna sesi
yüzünden yerimden sıçramıştım.
"Geldiler" elini uzatıp kalkmam için
yardım etmiş ve büyük olan iki valizi
kaldrip kafasıyla küçük olanı işaret
etmişti.

"Onu da taşırsın artık?" beni
beklemeden odadan çıktığında küçük
valizi tutup arkamdan sürüklemeye
başladım. merdivenlerden tak tuk
sesler eşliğinde valizi indirip dışarı
çiktğimda jungkook son valizi de
arabaya yerleştiriyordu. elimdeki
valizi sürükleyip kalan tek boş yere
küçük olanı sıkıştırdığımda Jungkook
bagajın kapağını kapatıp alnımı
öpmüş ve evin kapısını kilitlemek için
yanımdan ayrılmıştı.

Ben de koşup arabanın kapısını açmış
ve heyecanımı gizleyemeden hızlı bir
şekilde kemerimi takıp Jungkook'u
beklemiştim.
Çok geçmeden binip kemerini
taktığında gözleri beni bulmuş ve
aptal gülümsememe gülmüştü.

"Tipe bak" bir kahkaha patlattığında
aynı aptal gülümsememle bakmaya
devam etmiştim. "Tanrım çok
tatlısın bakma șöyle" gülüp önüme
döndüğümde arabayı çalıştırmış ve
bacağında olan elimi tutmuştu.
"Dokunmadan yapamıyorum" elini
dudaklarıma götürüp küçük bir
öpücük kondurduğumda birkaç küfür
savurmuştu.

"Araba kullanıyorum bebeğim
dikkatimi dağıtıyorsun" dinlemeyip
az önce öptüğüm belirgin damarlarının üzerinden dilimle
yol çizdiğimde araba sağa sola
gitmişti. Korkudan altıma edecek
Sınıra ulaştığımda jungkook zar zor
toparlamıştı.

"Özür dilerim, özür
dilerim..." kaza yapacağımız korkusu
bedenimi sararken ardı ardına
özürlerimi sıralamıştım.
ikimiz de rahat bir nefes verdiğimizde
jungkook'un telefonu çalmıştı.

"Efendim Baba?"
"Ah hayır sorun yok. Bir an dikkatim
dağıldı." gülüp bakışları beni
bulduğunda yutkunmuştum. Babası
bizim yalpaladığımızı görmüştü
sanırım.

"Tamam baba. Dikkatli olacağım"
telefonu kapatıp tekrar yola
döndüğünde çıt çıkarmaya bile
korkuyordum. Az önce beni çağıran
bir ışık gördügüme yemin edebilirim
yani o derece ölüyordum.

Coffee | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin