Kurumuş ağaç dallarına
Oyuncak çiçekler asardı
Böyle yapınca
Baharın erken geleceğini sanırdı...
~~~~~~~~~~
"Ne zamandan beridir buradasın?" diye sordum ona, yanıtlamadı. Çoğu zaman konuşmazdı benimle. Sadece bana bakar ve benim neler hissettiğini anlamamı beklerdi.
Ben de uzun uzun bakardım ona, göz altları her zaman olduğu gibi koyu bir renge bürünmüş olurdu. Gözleri ise gökyüzü gibiydi, arkasında sakladığı güneşe siper ederdi bulutlarını. Uzun saçları vardı omuzlarından dökülürdü. Peri masallarının mutsuz sonlarını hatırlatırdı bana. Gülümsediğini hiç görmezdim mesela ama ağlamazdı da. Dudakları hep düz bir çizgi gibi durur, eğer içli bir nefes doldurmayacaksa ciğerlerine aralamazdı boşu boşuna.
"Neden konuşmuyorsun benimle?" diye sordum bu sefer, gözlerini gözlerime dikti, belki de ilk kez o an içindeki kırık kızla karşılaşmama izin verdi. Bakamadım daha fazla, gözlerimi önüme eğip musluğu açtım. Soğuk suyu avuçlarıma doldurup yüzüme çarptım. Bedenimi bir ürperti sardı.
Bir iki kere aynı şeyi tekrarladım sonrasında da yüzümü kurulayıp çıktım banyodan. Yine her zamanki günlerimden birini tekrarlıyordum. Ağır adımlarla dolabıma yaklaştım, aynada yine o vardı; beni izliyordu. Üstelik sadece izlemekle kalmıyor neler düşündüğümü de biliyordu. Bakışları, yapmamam için uyarıyordu beni.
"Sen bu değilsin." diyordu bir nevi, dinlemedim.
Dolabın kapağını açıp kendime giyecek bir şeyler aradım. Çok önceden aldığım birkaç parça renkli tişörte takıldı gözlerim, uzanıp aldım bir tanesini. Bir pantolon uydurdum altına, bu gün gereğinden fazla renkli olacaktım.
Dolabın kapağını kapattığımda göz göze geldik, "Bakma bana öyle, bu gün de böyle giyineyim ne olacak sanki?"dedim, bir şey demeden bakmaya devam etti. Ona daha fazla bakmayacaktım, hem benimle konuşmuyordu bile. Arkamı dönüp elimdekileri yatağımın üzerine bıraktım.
Geceliğimi bir çırpıda çıkarıp attım. Yatağın üzerine bıraktığım kıyafetleri giyindim. Çorap almak için dolabıma yaklaştım, gözlerimi aynadan bilerek kaçırıyordum. Eğilip çekmeceyi açtım ve içinden çorabı alıp geri kapattım.
Olduğum yere oturup çorapları ayaklarıma geçirdim, ardından ayağa kalkıp banyoya gittim.
Sağ alttaki çekmeceyi açıp saç fırçasını elime aldım, birkaç kez saçlarımda gezdirip tekrar yerine koydum. Gözlerim makyaj malzemelerinde takılı kaldı, şimdi ne kadar istemesem de aynaya bakmak zorundaydım.
Yüzümün solgunluğunu giderecek kadar makyaj yaptım, bitene kadar beni izledi; görmezden geldim. İşim bitince banyodan çıkıp dolabımın kenarına bıraktığım çantalarımdan birini elime aldım.
İçine not almak için bir defter ve birkaç kalem koydum. Not tutmak iyi oluyordu, sınav kağıdı önüme geldiğinde sorular farklı bir dilde yazılmış gibi bakmıyordum en azından kağıda.
Çantamın bir kolunu omzuma astım ve alt kata indim.
Ortalık sessizdi, alışkındım.
Annem erkenden şirkete gider o görkemli odasına geçer akşama kadar dosyalarla boğuşurdu. Nadir görürdük birbirimizin yüzünü.
İç geçirdim.
Ayakkabı dolabını açıp içinden ayakkabılarımı aldım ve ayağıma geçirip çıktım evden.
Güneş mavi gökyüzünde bir mücevher gibi parıldıyordu, tatlı bir sıcaklık vardı havada. Baharın gelmesiyle çiçeklenen ağaçlardan hoş kokular yayılıyordu, durup derin bir nefes aldım. Belli belirsiz bir gülümseme peyda oldu dudaklarımda.
Kolumu yukarı kaldırıp bileğimdeki saate baktım. Ders saatim yaklaşmıştı. Şoförün bahçe kapısında beni beklediğini biliyordum. Vakit kaybetmeden oraya ilerledim.
Arabanın yanına vardığımda şoförün yapmasına fırsat vermeden kapıyı açıp koltuğa oturdum. Oda sürücü koltuğuna oturduğunda okula doğru yola koyulduk.
Etrafta bir sürü insan vardı, hepsinin sahip olduğu bambaşka bir hayatı, hayali... Herkes öylesine farklıydı ki... Aynı arabada bulunduğum şoför, hatta beni doğuran annem bile...
Araba durduğunda zihnimi düşüncelerden arındırıp etrafıma baktım, kırmızı ışık yanıyordu. Başımı sol pencereye çevirdim, yanımızdaki arabanın sürücü koltuğunda oturan genç bana bakıyordu. Koyu renkli gözleri yüzümün her bir santiminde dolaşıyordu. Göz göze geldiğimizde bir süre öylece kalakaldım. İçimde garip bir his yer edinmişti ve bundan tedirgin olmuştum. Yerimde huzursuzca kıpırdanıp kafamı diğer tarafa çevirdim.
Birkaç saniye sonra araba hareketlendiğinde bakışlarımı sol tarafıma çevirdim ancak o çoktan gitmişti.
Kısa bir araba yolculuğundan sonra araba üniversitenin girişine yakın bir yerde durdu. Arabadan inmeden önce beni beklememesini söyledim.
"Ama efendim..." diye itiraz edecek oldu dinlemeden indim arabadan. Annemin çalışanlara yağdırdığı bir ton emirden birini söyleyecekti yine bana. Bu olay ilk kez olduğunda soluğu annemin yanında alıp ona neden böyle bir şey yaptığını sormuştum, bana verdiği cevap ise "Güvenliğin için tatlım." olmuştu.
"Neyden koruyorsun beni?" diye sorduğumda ise cevap vermek yerine susmuştu. Benden bir şeyler sakladığında sorularımı cevaplamak yerine susardı.
Umurumda değildi.
Ne ben onun çalışanıydım ne de o dürüst bir anneydi bu yüzden onun koyduğu her kurala uymak zorunda değildim.
Üniversitenin bahçesine doğru ilerledim ve fakültemin bulunduğu binaya doğru yola koyuldum. Etraf çok kalabalık değildi ancak baharın geldiği hissediliyordu. Bazı öğrenciler çimlerin üzerine oturmuş gülüşüyor, bazıları da kafeteryalarda içeceklerini yudumluyordu.
Biraz daha yürüdüm, tekrar saatime baktığımda dersin başlamasına daha yarım saat olduğunu gördüm. Fakültemin önüne yaklaştığımda hemen yan tarafında bulunan geniş meydandaki hareketliliği fark ettim.
Merakıma yenik düşüp meydana doğru yol aldım. Sahne hazırlanıyordu, hoparlörler kurulmuş ve daha bir çok teknik eşya alana taşınıyordu.
"Tabi ya... bahar şenlikleri..." Nasıl da çıkmış aklımdan.
Yarın olacak bahar şenliği içindi bu hazırlıklar. Kalıp daha fazla izlemek istiyordum ancak yetişmem gereken bir dersim vardı.
Tam kafamı çevireceğim sırada tanıdık bir yüz gördüğümü sandım, dönüp dikkatlice baktım ama herkes öylesine yabancıydı ki...
Yine de kısa bir anlığına da olsa gerçek gibi gelmişti.
Heyyy herkese merhaba;
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya,
Sorularınızı da buraya alayım : )
*Seviliyorsunuz♡*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA~Querencia~
ActionKOZA'ya hoşgeldiniz... Kitap kapağı için @enrdesign 'e sonsuz teşekkürler♡