Keyifli okumalar♡
***********
Klinikten çıkmış yaklaşık bir saat önce eve gelmiştim. Gelir gelmez kendimi odama atmış, kapıyı kapatıp olduğum yere çökmüştüm.
Bir şeyler haddinden fazla geliyordu yine, dayanamadım. Artık ne bedenim taşıyabiliyordu zihnimde dönüp duranları ne de ruhum.
Yaşananlar her aklıma geldiğinde daha çok kanıyordu yaralarım. 'Anlat' diyorlardı, anlatırsam geçecekmiş gibi davranıyorlardı.
Ama geçmiyordu, aksine varlığını daha çok belli ediyor 'bak,' diyordu 'sen ne kadar uğraşırsan uğraş ben hep burada olacağım, peşini bırakmayacağım.'
Çaresizdim, hani bazılarına göre intihar varılacak son noktaydı ya, işte bu bana göre zırvalıktan başka bir şey değildi.
İntihar sadece bir kaçıştı, asla geçirmeyecekti bir şeyleri.
İşte ne yaparsak yapalım geçmeyeceğine kanaat getirdiğimiz şeylerle baş başa kaldığımızda karşılaşıyorduk çaresizlikle. Hiçbir çıkış yolu bulamayıp çıkmaz sokağa girdiğimizde kucak açıyordu bizlere.
Ayağa kalkamadım, bunun yerine dizlerimin üzerinde emekleyerek dolabımın önüne ulaştım. sırtımı yatağıma yaslayıp gözlerimi dolaptaki aynaya diktim.
Oradaydı.
Gözlerinden akan damlalar şeffaf değildi, gözyaşı hiç değildi.
Kan akıyordu, elmacık kemiklerinin üzerinden aşağıya süzülüyor, yer çekimine karşı koyamıyordu.
Benim içim kan ağlarken damlalar onun gözlerinden süzülüyordu.
Acı çektiğini biliyordum çünkü ben de çekiyordum.
"Özür dilerim, sana bunu yaptığım için, bunları yaşamana sebep olduğum için."
Hıçkırıklarını duyabiliyordum.
Her bir kelimede daha çok kırmızıya bulanıyordu göz altları. Dayanamıyordum.
"Lütfen..."
Başka bir şey diyemedim, nefes almak zor geliyordu zira.
Durup onu izledim, tek bir kelime etmeden ağlıyordu.
Ortamın sessizliğini telefonumdan gelen titreşimler bozdu. Kapının yanında duruyordu ama oraya gidecek gücü kendimde bulamıyordum.
Ses tam kesildi diyordum ki yeniden duyulmaya başladı. Kulak tırmalıyordu, sinirlenmiştim.
Bir süre sonra telefonun sesi kesildi. Gözlerimi çantadan ayırıp aynaya baktım; gitmişti.
Derin bir nefes verip dizlerimi kendime çektim ve kollarımı etrafına doladım. Başımı dizlerime yaslayıp gözlerimi kapattım. Kendi hayatımda kaybolmuş gibiydim. Gerçek Arya kimdi, neydi, neyi severdi bilmiyordum.
Tek bildiğim yapayalnız bir çocuk olduğuydu.
Odamın kapısı gürültüyle açıldı, olduğum yerde sıçradım. Başımı o tarafa çevirdiğimde çantamın kenara savrulduğunu gördüm. Yiğit nefes nefese kapıda dikiliyordu.
Gözlerini etrafta gezdirip çantamı buldu, eğilip eline aldı ve içinden telefonumu çıkarıp elinde salladı.
"Seni kaç defa aradım haberin var mı?"diye hiddetle bağırdı, öfkeden gözü dönmüş gibiydi.
Öfkeyle yüzüme bakarken benden bir cevap beklediği belliydi.
Hiçbir şey diyemedim.
Ellerini saçlarının arasından geçirip bir inilti çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA~Querencia~
ActionKOZA'ya hoşgeldiniz... Kitap kapağı için @enrdesign 'e sonsuz teşekkürler♡