RÜZGAR'DAN
''Öykü?!'' diyebilmiştim sadece.
Onun o donuk yere bakışları içimi parçalıyordu adeta. Öyle duygusuz ve üzgündü ki. Nasıl böyle soğuk biri olabilmişti daha önemlisi. Eski Öykü olsa böyle bi olay karşısında bağırır çağırır her yeri yıkardı fakat yeni Öykü sadece yere bakıyordu donmuş bir şekilde. İşte bu canımı çok fazla yakıyordu.
Gözünden bir damla yaş geldi ve konuşmaya başladı. Sesi titriyordu ayrıca.
''Ş-şuan içeriye gireceğim ve hiç bir şey olmamış gibi davranacağım fakat yarın bana her ama her şeyi anlatacaksınız. '' dedi ve ağlayarak içeri girdi.
İşte yine ağlatmıştım onu aynı o zaman gibi... Küçük meleğimi her zaman ağlatıyordum. Benim küçük kardeşimdi o oysaki. Küçücük masum kardeşim.
Kendime hem kızgınlıkla hem de acımayla karşık bir duyguyla kendime küfrederek oradan uzaklaştım çünkü onu öyle görmeye daha fazla devam edemezdim.
Yaklaşık yarım saat sonra varmıştım. Nereye mi gittim tabiki de eski yerimize gittim. Burayı sadece ben bilmiyordum. Benim haricimde Ateş ve Öykü de biliyordu. Öykü hafızasını kaybetmesine rağmen buraya hep geliyordu ama her geldiğinde ya ağlıyordu yada üzgün ve depresif bir yüz ifadesi oluyordu yüzünde. Bu yüzden ben de henüz oraya gittiğimde onun karşısına hiç çıkmadım. Hoş zaten artık aramı düzeltmeden de karşısına orada çıkmaya niyetim yoktu.
Bir anda aklıma eski hatıralar geldi o 12 yaşındaydı ve biz de 14'tük. Çok güzel günlerdi eski günler. Kendim ile cebelleşirken sanki yanıma Öykü'nün o 12 yaşındaki hali geldi ve benimle konuştu.
''Nasılsın abi?'' dedi. Hayal olduğunu biliyordum fakat yine de onunla konuşacaktım.
''İyi değilim kardşim küçük meleğimi özledim, üçümüzü özledim, eski günleri özledim.'' dedim bir umutla. Belki yok olmadan önce beni de alır yanında götürürdü.
''Ben de seni özledim abi, eski beni özledim. Ama abi sen beni bırakıp gittin. Ben kaza yaptığımda sen yoktun. Ben sana yalvarmıştım gime diye ama sen beni bırakıp o adamın yanına gittin.'' dedi.
''O bizim babamızdı, her ne kadar annemizi öldürse de o bizim babamızdı. Eğer bilseydim seni bırakıp o lanet olasının yanına gider miydim ben hı söylesene gider miyim?'' sesim titremişti ve gözümden yaş damlaları süzülüyordu.
''Hayır abi sen beni bırakıp onu seçtin. Sen beni BIRAKTIN ve öylece ona gittin.'' dedikten sonra halisinasyon kaybolmuştu. Yine de bir anlığına olsa da kerdeşim ile konuşmak iyi gelmişti.
Evet kardeşimi ateşe atarcasına babamın yanına gitmiştim. Hem de bana en çok ihtiyacı olduğu sırada. Annemiz öldüğünde...
*****
Sabah olmuştu ve ben sabaha kadar vicdan azabı ile uyuyamamıştım. Zaten o günden sonra uyumak bana haramdı.
Huzursuzca uzandığım yerden kalkip dün gece parti yapılan yere doğru ilerlemeye başladım. Evet kararlıydım bugün küçük kardeşime her şeyi anlatacaktım. En azından ona bunu yapabilmeliydim.
Evin önüne vardığımda henüz herkesin orada olduğunu anladım. Çünkü ayakkabılar bir dağ oluşturabilecek kadar çoktu. Siyah nike spor ayakkabılarımı daha ayrı bir köşeye koyarak kapıyı tıklattım. Paspasın üzerine durmak çok rahatsız ediciydi.
Yaklaşık 15 dakika geçtiğinde içeriden biri kapıyı açtı. Sezsizce içeriye doğru ilerledim ve anında gözlerim balkonda olan Öykü'ye doğru kaydı yani küçük kardeşime. Onun yanına doğru yaklaştım, ağladığını gördüm. Bu beni kahrediyordu. Hangi abi küçük kardeşinin ağlamasına dayanablirdi ki. Onun yanına gittim ve konuşmaya başladım.
''Öykü hala konuşmak istiyor musun?'' dedim.
Ama dünün aksine bugün gözlerini kararlılık bürümüştü. Kararlı ve otoriter bir ses tonuyla beni
''Evet'' diyerek onayladı.
Önden ilerlemeye başladım, arkamdan geldiğine emin olduktan sonra bir kafeye doğru yürümeye başladım.
Kafeye geldiğimizde boş bi yeri gözüme kestirerek oturdum. O da karşıma oturdu.
''Sen ve ben kardeşiz bunu dün anlamışsındır.'' dedim. Kafasını hafif ve istemsiz bir şekilde salladı.
''Yaklaşık 5 yıl önceydi. Sen 12 ben de 14 yaşlarındaydık. Ailemiz ve Ateş'in ailesi çok yakından arkadaştı. Tabiki aşırı yakın olunca işler karışıyor.
Biz üçümüz doğduğumuz andan itibaren neredeyse arkadaş ve kardeştik. Ben bir gün anne ve babamı kavga ederken duydum ama sen korkarsın diye bir şey söylemedim çünkü bizim ailemiz genellikle kavga ederdi buna rağmen sen cıvıl cıvıl ve hayat dolu biriydin.
Onlar kavga ederken aralarındaki kavgayı duydum.
''Ben seni her şeyden çok seviyordum Ayşe fakat sen o Ateş denen çocuğun babası ile beni aldattın. O piçle beni aldattın Ayşe. Sen eğer eski aşkın olan o piçi istiyorsan burada ölüceksin. Belki cehennemde beraber olursunuz.'' dedi babam
''Cemil böyle yapma ben seni aldatmadım onu da unutalı çok oldu hem ben seni ve çocuklarımızı seviyorum . Artık bu kavgalara da bir son vere...'' annem sözünü tamamlayamadan annemi çoktan vurmuştu bir silah ile.
''Artık çok geç Ayşe.'' dedi babam ve o anda beni gördü şok geçiriyordum resmen. Gözlerimi sadece kocaman açıp annemin artık cansız bedenine bakıyordum.
''Çık git bu odadan.'' diye bağırdı babam.
Ona karşı gelerek annemin yanına gittim. Gürültüye karşı sen yanımıza geldin ve sen de benim yanıma geldin. Ben hemen ambulansı aradım ama olaylar çok çabuk gerçekleşmişti ve annemiz de çoktan ölmüştü.
Bir hafta sonra hala babam bulunamamıştı ama babam beri arayıp yanına çağırmıştı. Ben onu az da olsa anlayabiliyordum. Ama sen bana asla onun yanına gitmeyeceğini söylemiştin ve gidersem de kendine bir şeyler yapacağını. Ama ben bu sözlerine aldırış etmemiş, göz ardı etmiştim.
Çünkü hem senin canın çok kıymetliydi üçümüz kan kedeşi olurken bile hemen az bir kolunun yeri kanadı diye dünyayı ayağa kaldırmıştın hem de artık bize anneannemiz bakıyordu senin böyle bir şey yapmana asla müsade etmezdi.
Ama işler böyle yürümedi. Ben babamın yanına gittim ve sen de bize annemizden kalan araba ile kaçıp kaza yaptın. O günden sonra seninle bir daha yüz yüze gelmeye korkar olmuştum. Anneannemler de artık üzüntü kaldıramaz olmuştu.
Sen yaklaşık 2 ay boyunca komada yattın. Uyandığında ise hafızanı kaybetmiştin. Bu yüzden en doğrusunun sana bunların hiçbirini anlatmayıp seni çocuğu olmayan aile dostu birine vermemiz olduğuna karar kıldık. Böylece hem sen hem de biz zarar görmeyip, yıpranmaycaktık.
Ama şu son aylar da ben Ateş ile kavga eder oldum çünkü seni yani küçük kardeşimi özlemiştim ve tekrar seni şans eseri görmemle seninle tekrar abi kardeş olma isteğim daha da artmıştı ve kalanını biliyordun.''
Bütün olayları anlatmam bayağı bir uzun sürmüştü ve o sürekli ağlıyordu. Sessizce
''Ama hala bir şey hatırlamıyorum.'' diyip kafasını masaya koydu. Hıçkırarak ağlıyordu. Ağlamalıydı çünkü en azından böyle bir nebze de olsa rahatlayabilirdi.
O sırada biri sessizce bize doğru yaklaştı ve Öykü'ye
''Öykü sen iyi misin?'' dedi.
Onu gördüğümde gözlerim faltaşı gibi açıldı o beni görünce aynı şey ona da olmuştu çünkü o
DOĞUKAN'dı...
EVET ARKADAŞLAR YEPYENİ BİR BÖLÜM İLE KARŞINIZDAYIM ARTIK YENİ BÖLÜM SINIRI KOYUYORUM 20 OKUNMA SAYISI 5 VOTE 5 YORUM. SALI GÜNÜNE KADAR YB YAZAMAYABİLİRİM. HERKESE HAYIRLI BAYRAMLAR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızı İsteme
Chick-LitGiderken birine çarptım hiç bakmadan özür dileyerek devam ettim. Adam gülmüştü. Arkamı döndüğümde bir direğe çarptığımı fark ettim çünkü adam direğin çaprazında ilerliyordu. Takım elbiseli 30 yaşlarında bir adamdı ve bana gülmüştü bir de direkten öz...