Medya; Hayat
Anlamadığım sözü karşısında saf saf suratına baktım. O ise arkasında dönüp yerine oturdu.
"Her sabah kahvemi getirmeyi ve yapılacaklar listesini hazırlamayı unutma. Şimdilik bunları yapman yeter."
"Anladım."
"Şimdi odana geçebilirsin. Hemen benim yan tarafımdaki oda hazırlandı ve seni bekliyor."
"Tamam teşekkürler." deyip kapıya yöneldim. Tam çıkacağım sırada kolumun tutulmasıyla olduğum yerde kaldım.
"Bundan sonra evimde de bana asistanlık yapacaksın. Saat 5 de buradan çıkıp eve geçeceğiz ve işlerin geri kalanını saat 9 a kadar evde yapacağız."
"Olmaz tanımadığım bi insanın evine gidemem."
"İş için gideceğiz ve saatin dolduğu zaman şoför seni evine kadar bırakıcak." Yinede bu saçmaydı. Böyle bişeyi kabul etmek istemiyordum.
"Şimdilik ev işini biraz düşünsem olmaz mı?"
"Tamam düşün. Şimdi odana geç ve yerleş." Kafamı sallayıp odadan çıktım. Ev işi annemin dediklerinden sonra kafama hiç yatmamıştı. Akşam bu konuyu birde Minel ile konuşacaktım. Bi de o adamla evde yalnız mı olacaktım ? Acaba tek mi kalıyordu? Gidip sorsam saçma olurdu.
Kafamı toparlayıp benim için hazırlanan odaya geçtim. Beyaz ve kahverengi tonlarının hakim olduğu sade ama şık dekor edilmiş bir odaydı. Masamın üzerinde laptop, kağıtlar,dosyalar ve bir resim vardı. Yaklaşıp baktığımda kendi resmimi görmemle şaşırdım. Benden habersiz bu fotoğraf buraya nasıl gelmişti? Belki Minel vermiştir diye düşünsem de içime bi kuşku düşmüştü.
Masamı düzenleyip koltuğa oturdum ve başım iki elimin arasında arkaya doğru yaslandım. Eski patronuma nasıl söyleyecektim. Adam bana takıntılıydı resmen. Umarım zorluk çıkarmazdı. Sonuçta burası oraya göre kat kat daha fazla maaş talep etmişti. Telefonumu elime aldım ve Minel'i aradım.
"Alo? Naptın hala şirkette misin?"
"Yok canım ben eve geçtim. Sen ne yaptın?"
"Odama yerleştim ama kafamı rahatsız eden sorular var. Giray bey saat 5den sonra benim evimde çalışmaya devam edeceğiz dedi ama kabul etmek istemedim."
"Neden ki?" Annemin dediklerini ona da söylemeye karar verdim. Sonuçta benim dikkat etmem gerekiyorsa onunda gerekiyordu.
"Annem bu aralar dikkatli olmamı ve kimseye güvenmemem gerektiğini söyledi." Minel cevap vermeyince konuşmaya devam ettim.
"Sende dikkatli ol bu saatten Sonra."
"Giray bey sana zarar vericek bi insan değildir bunu düşünmene gerek yok. Oda Galip gibi iyi bi insan. Git ve işini yap."derin bir nefes alıp düşündüm. Aslında haklıydı. Ama dayanamıyordum aklımda ki soruları gidip Giray beye sormam gerekiyordu.
"Tamam birde şirkette masamın üzerinde benim resmim vardı sen mi verdin?"
" Evet ben verdim. Galip istemişti çıkartıp masana koymuşlar demekki canım."
"Anladım ben şimdi kapatıyorum akıllı ol öptüm."deyip telefonu kapattım ve odadan çıktım. Giray beyin kapısını tıklattığımda içeriden 'Gir' komutunu aldım ve kapıyı açtım.
"Rahatsız ediyor muyum?"
"Hayır kapat kapıyı."dediği gibi kapıyı kapattım ve karşısındaki koltuklardan birine oturdum.
"Giray bey saçma bi soru olucak ama biz evde yalnız mı olucaz çalışırken?"patavatsızca sorduğum soru üzerine kafamı eğdim. Umarım yanlış anlamazdı.
"Hayır evdekiler de olucak."içime serptiği su ile gülümsedim. Gözlerine baktım. Çok derin bir şekilde bana bakıyordu. Bende tekrardan gözlerinin rengini inceledim. Daha önce hiç bu kadar güzel gözler görmemiştim. Rezil olmak istemediğim için kafamı çevirdim.
"Bir isteğiniz yoksa ben artık odama geçeyim." Soruma cevap vermek yerine bakmaya devam etti. İçimden saydırsamda sadece rahatsızca kıpırdanmaya başladım.
"Çık."dediğinde hemen odadan fırlayıp kapıyı kapattım. Yüzümde bişe mi vardı da Giray denilen o adam bana o kadar dikkatli bakmıştır. Odama girer girmez aynada kendimi inceledim. Gayet normaldim işte. İçimden ruh hastası heralde deyip boşverdim.
Odamda oyalana oyalana saati 5 etmiştim. Bugün ilk gün olduğu için eve gitmeyiz heralde diye düşünürken odamın kapısı açıldı. Giray beyi görünce somurttum. İnsan bi kapıyı çalar.
"Hayrola yüzün düştü?"
"Önemli değil boşverin."
"Umrumda olduğu için sormadım, hazırlan eve geçiyoruz evde çalışırken de somurtmamaya dikkat et."
Ne diyeceğimi bilemez bi şekilde bakarken odadan çıkmıştı bile. Bu adam manyak falan mıydı. Umrunda değilse hiç sormasın densiz şey.
Çantamı toplayıp odadan çıktım. Tam o sırada Giray bey de odasından çıktı. Birlikte asansörün önüne geldik. Tam düğmeye basacakken oda elini getirmesiyle ellerimiz birbirine değdi.
"Ellerimi tutmak için böyle ucuz numaralar kullanmana gerek yok." Kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Ben neden sizin elinizi tutayım Giray bey?"
"Orasını da sen düşün."deyip düğmeye bastı. Ben bu adama katlanmak zorunda değildim neden hala evine gidiyordum ki. Bi tane daha gereksiz bir şey derse iş falan umrumda olmayacaktı.
Araba yolcuğunda ikimizde hiç konuşmamıştık. Şehirden çıkıp ormanlık bi araziden devam edince şaşırdım.
"Nereye gidiyoruz biz?"
"Evimin illa şehirde mi olması gerek? Ben sakin ortamlardan hoşlanırım." Kaşlarım çatık sustum. Ama içimde bi huzursuzluk vardı. Aklım annemin dedikleri ile doluydu.
Geldiğimiz yerde sadece bir tane büyük iki katlı bi ev vardı. Dışarıda iki tane takım elbiseli adam duruyordu. Evin çevresinde ağaçlardan başka bişey yoktu. Hiç hoşuma gitmemişti burası.
"Evinizi neden böyle bi yere yaptırdınız?"
"Dediğim gibi kalabalığı sevmem."
Giray bey önümde ben de peşinde içeri girdik. İçerisinin dekoru güzeldi. Daha çok kahverengi ağırlıklı sade ama şık duruyordu. Kapıyı kapattı ve kilitledi.
"Bir dakika kapıyı neden kilitlediniz?" Yavaşça bana doğru yaklaştı. Ben geriye doğru giderken oda üzerime geliyordu. Korksamda belli etmek istemedim. Arkamda duvar önümde Giray bey arada kalmıştım. İtsemde fayda etmemişti ve şu an aşırı yakındık. Burunlarımız birbirine değerken iki elini duvara koydu.
"Çünkü artık beraberiz. Buradan kaçışın yok Hayat Bektaş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVELYA
Teen Fiction"Güvenmek kolay mıdır?" "Sadece durdum ve bu soruyu defalarca kendime sordum. İçinde nefretin ateşiyle yanıp tutuşan bi kalbi fark etmeyecek kadar kör olup güvenmiştim ben o adama." Sırlarla dolu bir hayat vardı karşısında. Oda bu hayata tutunmaya ç...