Benim yuvam senin kalbin...

3.1K 155 15
                                    

"İzin var midur Nefes kaptan ?" Tahir Nefes'in elindeki kolyeyi aldı ve nazikçe karısının zarif boynuna taktı. "Çok yakıştı..." diye fısıldadı.

"Asla çıkarmayacağım boynumdan asla..."

Nefesinin ince belini sararak hafifçe boynuna doğru eğildi ve derin derin çekti doyamadığı kokusunu içine. "Yaylaya çıkalum diyrum..."

"Hmm demek öyle diysın..."

"He öyle diyrım..." Nefes aniden geri çekti kendini Tahir'in kollarından. "Aaa ne güzel şeyler de hazırlamışsın şimdi bunları bırakıp gitmek de olmaz ki Tahir."

"Nefesim sen boşver şimdi onları, ben sana yine hazırlarum. Gel gidelum biz..."

"Olmaz Tahir açum da !"

"Ula Nefes..."

🍃

İlk defalar Tahirle olunca hep çok güzel olurdu. Nefes doğum gününde ilk defa çok mutluydu, ilk defa ayakları yerden kesilmişti. Annesi Nefes'i doğururken vefat ettiği için hiç sevmezdi doğdu günü, kutlanılacak bir gün gibi gelmezdi ona. Sonra onun sesi karışmıştı işte dünyasına... Tahirinin. Tahir her kötü anısının yerine hiç usanmadan iyisini koyuyordu ve bir kötü anı daha yerini iyisine bırakmıştı. Evet bu günlere zor gelmişlerdi, çok badireler atlatmışlardı, ayrı kalmak zorunda kalmışlardı ama artık her şey öyle güzeldi ki, tüm kötü günler hafızalarından sanki hiç yaşanmamış gibi, sadece kötü bir kabusmuş gibi siliniyordu. Öyle büyüktü ki sevdaları, birlikte olduklarında her şeyin üstesinden gelebilecek bir güce sahipti. Tahirin de dediği gibi onlara ayrılık yoktu...

Aylar sonra...

"Anne ne zaman yürüyecek kardeşim ? Artık yürüsün de bahçe de yakalamacılık oynayalım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Anne ne zaman yürüyecek kardeşim ? Artık yürüsün de bahçe de yakalamacılık oynayalım. Hem Eren yürümeye başladı, Deniz niye yürümüyor ?" Tam o sırada Tahir girdi odaya.

"Vay benim accayip güçlü takım toplanmış, babayı niye çağırmaysınız bakalum ?" Tahir Yiğit'i kucağına aldı ve kocaman bir öpücük kondurdu yanağına. "Ohh babasının aslanı !"

"Prensesim, uyandun mi sen güzellik uykusundan babacım ?" Elini Nefes'in kucağında oturan Deniz kızına uzattı ve minicik ellerini avucunun içine alıp öptü babası.

"Annecim, şimdi Eren Denizden birazcık büyük ya bebeğim o yüzden. Kardeşin de yürür bir yaşına girdikten sonra." Yiğit hem elindeki oyuncakla Deniz'i oyalıyordu hem kocaman gözlerini açmış annesinin dediklerini dinliyordu.

"Oğlum sen ne yapacan kardeşini yürütüp ? Büyümesun işte da, sonra peşinden koşan heruflerle biz uğraşacaz."

"Hele bi koşsunlar bakalım ben ne yapıyorum." dedi Yiğit çatılan kaşlarıyla.

"Aferun aslanum, budur !"

"Aaa şunlara bak sen ya... Baba-oğul bir olup benim kızımı bunaltacaklar akılları sıra. Benim güzel kızım kiminle isterse onunla görüşecek, ha ama baktık ters bi durum var işte o zaman üçümüz birlikte dalmaya gideceğiz. Anlaşıldı mı beyler ?" Yiğit ve Tahir aynı anda "Anlaşıldı kaptan" diye güldüler. Tam o sırada konakta telaşlı bağırışlar yükselmeye başladı. Nefes Deniz'i yavaşça beşiğine bıraktı ve Tahirle birlikte aceleyle odadan çıktılar. "Oğlum sen kardeşinin yanından ayrılma."

BİZE AYRILIK YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin