Suga, ağız dolusu kan kustu önündeki kovaya. Çiğ yediği her et parçasında midesi fokurduyor ve asidik sıvı yukarı doğru yaklaşıyordu.
Oturduğu sandalyeye bağlı olan ellerini hareket ettirmeye çalıştı. Tüm hareketleri o kadar boşaydı ki gözleri doldu. Başının tam arkasına bağlanmış kabloları koparırcasına çekti ama sert bakırdan yapılmışlardı.
Çıplak ayaklarının üzerinde bulunduğu demir dikenlerden oluşan tabure canını iyice yakıyordu.
Ağzında bulunan kandan dolayı konuşamıyordu. Çiğ kedi etlerinden birini koparırken sallanan azı dişlerinden biri çıkmış ve onu da yutmak sorunda kalmıştı. Bu durumda dahi Chimchim'i bir daha görmeden ölmek son isteyeceği şeydi.
Tüm bu acı sadece beyninin vereceği fonksiyonları ölçmek içindi. Tüm bu işkenceler beyninin farklı dört lobunda sinirleri harekete geçiriyor ve Suga'yı tetikte bırakıyordu. Ayriyeten beynine verilen şok yapabileceği tüm yıkımı engelliyor, onu arafta bırakıyordu.
Kapı yavaşça açıldı ve üzerinde siyah, deri yelek olan genç bir adam içeri girdi. Sandaletleriyle kan gölünün üzerinden uçarcasına geçti ve küçük Suga'nın yanına geldi.
-Kedileri severmişsin diye duydum. Tatları nasılmış?
Suga kablolar sayesinde beynine verilen şok yüzünden yıkımı kullanamıyor ve sadece karşısında bulunan kişiye hırlamakla yetiniyordu.
-Annesini öldüren bir insandan ne beklersin ki? Değil mi vahşi?
Suga tükürükler saçarak konuştu. Boynuna bağlı durumdaki iğneli kemer canını çok yakıyordu ama devam etti.
-Kelebekler var. Kelebekler görüyorum. Karnında büyüyen kelebekleri... Seni patlatacaklar. Annemi öldüren sensin.
Genç adam ellerini salladı. Bu ukala çocuk şimdi sinirini bozmuştu.
-...kelebek pullarını döküyor. Senin için ve annem için.
Genç adamı etkisi altına almıştı bu sözler. Sanki bu çocuk yıkıma değil de gelecek görüşüne sahipti.
Taburelerden birini çekti ve eliyle Suga'nın çıkık omzuna vurdu sertçe. Küçük çocuk sızlanarak başını önüne eğdi.
-Senin için kelebek yok mu?
-Kelebekler canavarlar için. Onları güzelleştirebilecek sadece kelebekler vardır.
-Canavar he? Chimchim seni canavar olduğun için terk etmedi mi?
-Hayır. Beni bırakan Chimchim değildi; Jimin idi.
Genç adam kocaman bir kahkaha attı. Bu onu çok eğlendirmişti. Karşısındaki çocuğun kişilik bozukluğundan bihaberdi.
-Aynı kişi onlar, biliyorsun değil mi?
Suga aniden başını salladı ve ayaklarıyla oynarken dikenli tabureye iyice batırdı topuklarını. Bu beraberinde Suga'nın ağzından bir inleme kaçırttı.
-Sen ne diyorsun Junhoe?! Nasıl bunu söylersin?! Hepiniz aptal mısınız ha? Babam da aynısını söylüyor çıldırtmayın beni.
Junhoe kollarını ensesinde birleştirdi ve taburede yayıldı.
-Yaptığın o tablo sadece boyalardan oluşmuyordu değil mi küçük lağım faresi? Gömmeye çalıştığın yerde bulduk.
Suga yaptığı şeyi fark etmemiş bir şekilde baktı. Bunu kendisine çiğ kedi eti yediren biri mi söylüyordu ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Guardian Angel • Yoonmin
FanfictionBundan sonra ölmek,unutulmak olarak bilinsin.