Suga'nın fısıltı halindeki hıçkırıkları büyüdü ve tüm odayı sardı. Gözyaşları yanaklarından aşağı doğru süzülürken hepsini elinin tersiyle sildi ve karşısındaki bir zamanlar annesi olan kadına baktı.
Kadın duygudan yoksundu. Siyah gözleriyle çocuğu süzdü:
-Şeytan.
Küçük çocuk nefretle dolu gözlerini asıl canavara yönlendirirken hırladı.
-Ben şeytan değilim !
Kadın küçümsemeye dolu bir kahkaha attı.
-Kim söyledi sana bunu . O şişko arkadaşın mı?
Suga için bu son damlaydı. Mutfakta bulunmaları kadın için bir tehditken Suga bunu tetikledi.
Tüm bıçaklar havaya doğru kalkıp sivri uçları kadına yöneldiğinde Suga gülümsedi.-Yan.
***
Jimin parmak uçlarında yürüyerek Yoongi'nin kapısını tıkladı.
Eğer benden habersiz dışarı çıkarsan seni tuvalete kitlerim deyip karanlık korkusuyla tehdit etmişti Yoongi Jimin'i. Ama ne varki Jimin şu an gidip gölde yüzmek istiyordu.
-Hyung?
İçeriden ses gelmeyince tekrar tıklattı kapıyı ve içeri girdi.Yoongi hala uyuyordu ve yorgan tüm bedenini kapatmıştı.
Jimin yavaşça Yoongi'ye doğru yaklaşırken içinden kendine küfür ediyordu.
-Hyung?
Yoongi yattığı yerden biraz kıpırdandı ve yorganı üzerinden sıyrıldı .Yorganla birlikte bir şey daha düşmüştü yataktan.
Jimin eğilip yatağın altına doğru baktığında bir şırınga gördü. İnce ve uzun bir iğnesi vardı ve içinde biraz kristalimsi bir sıvı kalmıştı.
Jimin korkuyla onu bulunduğu yerden aldı ve Yoongi'nin görebileceği bir şekilde yere koydu.
Hemen kollarına baktı Yoongi'nin. Şırınga izi belli oluyordu bu sefer. Pürüzsüz kollardaki tek kusur... Morlukların yaratıcısı...
Jimin inanamayarak baktı tanrısal yüze. Kuru görünüyordu Yoongi'nin dudakları ama hala güzellerdi. Jimin yere koyduğu şırıngayı aldı ve sinirle onu pencereden dışarı doğru fırlattı. Yoongi'nin odasından hızlı adımlarla çıkarken piyanonun üzerindeki sandviçi almayı da unutmadı.
Yaklaşık yarım saat daha evde dolandıktan sonra
Jimin hiç karıştırmadığı sırt çantasını aldı. Tüm eşyaları yere dökerek bakmaya başladı .Kook'un bahsettiği tişörtler de muhtemelen Yoongi'nindi. Onun bedenine ve zevkine uygun görünüyorlardı.
Jimin dün geceki konuşmalarını hatırladı Yoongi ile.
Ona Suga diye seslendikten sonra tepkisini merak etmişti. Bunu neden yaptığını bile bilmiyordu ama yapmıştı işte. Yoongi arkasına bile bakmadan gittiğinde Jimin'i karanlıkta yalnız bırakmıştı.
'Keşke öyle demeseydim' diye düşündü Jimin. Sadece o taşı ona Yoongi'nin vermesini isterdi.
Utanarak Yoongi'nin iç çamaşırlarına baktığında sahipleri kapıda belirdi.
-Odama mı girdin sen?
Cevabını bildiği bu soruyu sorarken bir yandan da Jimin'in çantasına bakıyordu.
-Hyung saçların çok ko... yani günaydın evet girdim çünkü dışarı çıkmak için izin isteyecektim.
Yoongi eliyle saçlarını düzelttikten sonra arkasını döndü.