-Matematikte ulaşılamaz ve asla değinilemez olarak bilinen hayali bir çizgi vardır.
Hoseok, elinde sarı tebeşirle tahtaya büyük bir koordinat düzlemi çizen Suga'yı ilgili gözlerle izledi.
-...bir doğrunun eğimi her ne kadar büyük ve ya küçük olursa olsun bu hayali çizgiye geldiğinde ona asla dokunmaz.
Suga kesik çizgilerle belirttiği yere değmeyen başka bir doğru çizdi ve kesişmeye yakın bir hale gelene kadar yaklaştırdı.
-...işte biz bu doğruya "asimptot" diyoruz. Var gibi hareket ediyoruz ama aslında yok. Değecek kadar yakın ama değmiyor. Sence bu başka neye benziyor olabilir Hoseok ?
Cevabı avcunun içi kadar iyi bilip ondan nefret eden Hoseok gülümsedi. Suga bile duymuştu dişlerinin gıcırtısını.
-Jimin.
*
Taehyung elindeki buz torbasıyla Jimin'in şişik yanağına masaj yaptı. Keşke onun yanında olabilseydi. Bu çocuk kendisi için en yakın arkadaşım diyordu ama asıl yüzünü bilmiyordu daha.
-Daha iyi misin tombul yanak?
Jimin kıpkırmızı olan burnunu çekti. Mendilini Yoongi'ye vermiş olmasaydı silerdi de.
-Evet iyiyim.
Taehyung daha önceden hazırlandığı konuşma için derin bir nefes aldı. Eğer şimdi yapmazsa emindi ki biri tarafından kesilecek ya da başka saçmalıklar olacaktı.
-Sana söylemem gereken bir şey var.
Jimin başını bulunduğu yerden indirmeyerek konuştu.
-Söyle.
-Yoongi hyung ile üç yıl önce sanat kursunda tanışmıştım.
Jimin ilgiyle kaldırdı başını. Galiba Taehyung eskiden Yoongi'den hoşlandığını itiraf edecekti. Arkadaşını böyle zor bir duruma soktuğu için utandı.
-...aslında onu ilk gördüğümde senin okuldaki ilk günün gibi olmuştum. Anlarsın ya Jimin. Elleri çok güzeldi ve sanki fırçayı onun bu hayattaki tek dostu gibi tutuyordu.
Jimin'in tüm dikkatini Taehyung'un dudaklarındaydı şimdi. Bazen küçük Tae kızarıyor ve söylemekten vazgeçecek bir hal alıyor ama devam ediyordu.
-...aylarca sadece bir tablonun üzerinde çalışıyordu ve kesinlikle biriyle konuşmayı reddediyordu o zamanlar. Onunla konuşmaya çalıştığımda yine de kibarca cevap veriyordu. Jungkook ile de tanıştıktan sonra birlikte takılmaya başladık. O hala tablosuyla ilgileniyordu. Paleti kırmızı boyayla doluydu. Yoongi hyung para bulabildiği her vakitte ise Busan'a gidiyordu. Hiçbir zaman tam olarak neden olduğunu söylemese de birini bulmak istediğini belirtirdi.
Jimin şaşkın gözlerle baktı Taehyung'a. Üzüldüğü belliydi.
-...o zamanlar çok canım yanıyordu bu duruma çünkü bu kadar uğraş sadece sevdiğin biri için olurdu ve ben de hyungu seviyordum Jimin.
Taehyung başını yere doğru eğdi. Jimin'in vereceği tepkiyi beklemedi.
-... her gün partilere gitmeye başladık. Her gün içiyor ve Yoongi'nin birileriyle yatmasını izliyorduk. Her gece dayak yiyor ya da birilerini hastaneye yolluyordu. Tanrım onun canı çok yanıyordu biliyor musun? Ne yaptıkları onun bu acısını doğru kılardı ne de yapıyor oldukları ama yine de söyleyeceğim Jimin. Hyung kendi bileklerini kesti. Sadece bir isim sayıklıyordu onu bulduğumuzda. Tekrar edip durdu hastaneye kadar. Chimchim, Chimchim deyip duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Guardian Angel • Yoonmin
FanfictionBundan sonra ölmek,unutulmak olarak bilinsin.