3.BÖLÜM: "PERSONA NON GRATA"

80 12 13
                                    

Balmorhea - Remembrance (Multimedia da var)

Lovely - Piano Dreamers

Kebnekajse - Karin Borg

3.BÖLÜM: "PERSONA NON GRATA"

'Şimdiki zaman'

Persona Non Grata...

Hiçbir yere ait olmayan.

Latincede 'İstenmeyen kişi, hiçbir yere ait olmayan anlamlarına gelir. Tamamen beni telaffuz etmiş diyeniniz var mı? Var.

Ait olmak.

Bir yere, bir varlığa, bir canlıya...

Birilerine ait olmamız gerekiyor mu? Hayır. Ait olduğumuz hiçbir şey olmadığı zaman da yaşamımızı sürdürebiliriz. Bir ailenin olması, sevilmen, sabah evden çıkınca endişeleneceğini düşündüğün kişiler için eve geç kalma telaşı, daha iyi görünmek için çabalaman, 'aferin' almak için daha yüksek notlar...

Bunlar olmasa da yaşayabilirsin. Sorun bu değildir. Sorun, bunlar hiç olmamışken olmayacağını da bilerek yaşaman. Yaşayabilmen. İşte bundan sonrası sana kalmıştır.

Her zaman bilindik bir denge vardır; insanlar doğar, yaşar, ölür.

Peki ya bilinmezlik içinde kaybolmuş kimsenin haberinin olmadığı denge?

Aykırı bir dengesizlik.

Bu dengede insanlar doğar, yaşayamaz, ölür tekrar ölür. Defalarca yaşayamadan ölür. Ölümün birçok şekli vardır. Bunu sadece fiiliyatta düşünmemelisiniz.

Doğan her canlı yaşamaz. Yaşamaya mahkum edilir.

Ben Nira ÖZSOY.

Sadece iki heceye sığdırılmış bir yaşam girdabı ve o karanlık girdapta kaybolmuş bir ben.

İsmimi annem koymuş. Doğumdan önceki gece rüyasında -onun deyişiyle- dünyalar güzeli bir bebek görmüş. Biraz araştırmış ve bu ismin rüyasını tam anlamıyla tabir ettiğini düşünmüş.

'Sadece rüyada karşılaşılabilen nadide güzel' anlamına geliyor ismim. Hayatıma aldığım insanlara sadece kabus yaşatıyor olmam ve böylesine bir ismi taşımam trajikomik bir durum.

Normalde biri beni uyandırmadığı zaman yorgunluğumu atana kadar uyanmazdım. Tüm yaşanılanları atlatmış gibi hissediyordum. İnmiş olan göz kapaklarımın ardındaki loş aydınlık bile gözlerimi yakıyordu. Uyanıktım ama gözlerim kapalıydı. Birbirine kenetlenmiş, iç içe geçmiş kirpiklerim gözlerimi açmamı istemiyor gibiydi. Yumuşacık bir yastık ve yatağın içindeydim. Sırtımda bez gibi bir şeyin varlığını hissediyordum. Sanırım sargı beziydi.

Bu gerçeğin en acı verici kanıtıydı. Her şey zerresine kadar gerçekti.

Bir an bezelyeden rahatsız olan prenses gibi hissetmiştim. Bu kısımda bir anlığına da olsa hoşuma giden prenses olmam değil bezelyeden bile rahatsız olacak kadar kusursuz bir hayatımın olmasıydı.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin