4.BÖLÜM: "AVUÇLARIMDAN KAYAN YILDIZLAR"

38 4 13
                                    

Sia - Titanium

  4.BÖLÜM: "AVUÇLARIMDAN KAYAN    YILDIZLAR"



*Ben fark edemeyecek kadar güçlüyüm*


Bir saatten fazladır elimdeki telefon ve kağıtla bakışıyordum. Telefon kullanılamayacak haldeydi. Kağıdı buruşturup salona gelişi güzel fırlattım. Ayağa kalkıp merdivenleri çıktım. Odama doğru yürüdüm. Her şey bıraktığım gibiydi. Kapıyı açtığımda hatıralarım aralandı. Önce kendime gelmeli ve zihnimi toparlamalıydım. Bir hatayı başka bir hata izlememeliydi.

Birkaç parça kıyafet çıkartıp banyoya girdim. sırtımdaki sargı bezini yavaşça çözüp vücudumdaki yara bantlarını çıkardım. Ağzımdan kısık sesli iniltiler çıkmıştı. Bantları çıkarırken bir tanesi yaramın kabuğuyla birlikte kalkmıştı. Bu kadar sevdin mi beni küçük bantçık?

Sıcak su vücudumu gevşetirken aynı zamanda bedenimi yakıyordu. İşimi bitirip çıkardığım pijama takımını giymiştim. Tekrar dönmemiz söz konusu olduğu için tüm kıyafetlerimi almamıştım. Ama gidişimiz her şeyimi almıştı benden.

Evin sistemlerini açarken ısınmasını bekledim. Artık sadece ben vardım. Alışmalıydım çünkü fark edemeyeceğim kadar güçlüydüm, güçlüydük öyle değil mi?

Mutfağa gidip ketıla kahve için su koydum. Karnım acıkmıştı ama yiyecek halde değildim. Kupa bardağında yaptığım kahveyi alıp salona geçtim. Yanımda hiçbir şey yoktu. Her şey kaza yerinde kalmıştı. Ben de orada kalmıştım.

Oturduğum koltuğa yayılıp kafamı geriye yasladım. Başıma gelenlerin analizi yapıyordum. Bu tarz bir şeyin konusu bile açılmamıştı. Birileriyle olan anlaşmazlıklar ya da sorunlu olduğumuz hiç kimse yoktu. Ya da ben öyle biliyordum. Annemi kaybetmiştim. O da yetmezmiş gibi babam üstüne terk edip gitmişti. Onu zorla alıkoyduklarını düşünsem de odama girdiğinde o kağıda başka şeyler de yazabilirdi. Onu bulabilmem için. Ama o başımıza gelenlerden haberdarken bile bırakıp gittiğini söylemişti. Onun peşine düşmemem için bir sürü şey yazmıştı.

Elimle alnıma doğru vurdum. Düşündükçe aklımı oynatacak gibi oluyordum. Boşalan kahve bardağını mutfağa bırakıp koridora yöneldim. Dolan gözlerimi silip annemlerin odasına girdim.

Odaya girdiğimde annemin sürekli sıktığı parfümün kokusu genzimi yaktı. Yatağa uzanıp yastığına kollarımı doladım. Çok gerçekçiydi her şey. Gözlerim kapanırken gök gürültüsü kalbime dolan kokuya eşlik etti. Karanlığa gömülmüştüm ve çok güzel kokuyordu.

Gözlerim aralanırken hala annemlerin yatağındaydım. Ayağa kalkıp salona çıktım. Salonun arka bahçeye bakan boydan cam kapısından günün aydığını görebiliyordum. İçime bir ürperti gelirken lavaboda yüzüme su çarpıp dişlerimi fırçaladım. Aynadan kendime bakarken kaşımdaki yara bandını çıkartırken yerine daha küçüğünü yapıştırdım. Yüzüm solmuş gözlerim kızarmıştı. Göz torbalarımı saymıyorum bile.

Odama girip dijital saate baktım. 07.15 uykum yoktu. Yukarı çıkıp dolabımdan siyah bir kot üzerine de örgülü gri bir kazak giydim. Ruh gibi dolanmaktan vazgeçip kendime gelmem gerekiyordu. Annem böyle olsun istemezdi. Günlerce eve kapanıp yas tutmayacaktım. Peşine düşecektim.

Her şey için bir umut var.

Yüzüme kendine gelmesi için biraz krem sürdüm ve biraz toparladım. Gözlerimdeki yeşillikler resmen gitmişti. Gözaltlarımı hallettikten sonra saçımı tarayıp hafif nemli olduğu için salık bıraktım. Yatağımın üzerindeki bilgisayarı çantasına koyup omzuma aldım. Gardırobumdan deri ceketimi ve küçük bir sırt çantası alıp aşağı indim. Buzdolabı boştu bu yüzden dışarı çıkacaktım. Babamın 20.yaışm için aldığı araba garajdaydı. Onu sonradan getirteceklerdi. Kart ve kimlik işlerini hallettikten sonra kahvaltı yapıp annemin mezarlığına uğrayacaktım. Sonra da eve dönecektim. Planım buydu bugün için.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin