Seegasm | Jikook

10|Kurtulmak

10. Bölüm: "Kurtulmak"

Koşarak kendi evime gitmemin hemen ardından balkona çıktım ve uzun bir süre soluklandım. Sanki büyük bir travma yaşamışım gibiydi, nefes nefese kalmıştım ve Jeongguk'un o görüntüsünü de gözümün önünden silemiyordum. Bu işe bulaşmam kesinlikle bir hataydı ve Jeongguk gibi bir yabancıya bu kadar çabuk güvenmiş olmam da doğru değildi.

Plastik penisin yapay tadı ağzıma geldikçe öğürme isteğim artıyordu. Böyle bir şey yapmasına nasıl izin verdiğimi bile anlayamıyordum. Kendi kafamda, kendi davranışlarımı oturtamıyordum. Cidden başım dönüyordu ve kusmak istiyordum.

Ağzıma Jeongguk'un menilerinin geldiğini istemeden düşünüp öğürmeye başladığımda koşarak tuvalete gittim ve midem pek de dolu olmamasına rağmen, ciddi anlamda içimde ne var ne yok çıkardım. Bana olan tavrı berbattı, berbat hissettirmişti.

Sanki başta hiç anlaşma yapmamışız gibi davranması, yüzündeki şeytani ifade... Bunları düşünüp tekrar kusmaya başladım. Taehyung'un beni böyle görmesini de istemediğimden dolayı hızlıca etrafı temizledim ve duşa girdim. Vücudumu defalarca kez yıkadım. Pis bakışlarından bile temizlenmek istercesine, bıkmadan uzun bir süre duşta kaldım.

Her ne kadar vücudumu temizlemiş gibi hissetsem de zihnimi temizleyemeyeceğimi biliyordum. Gözlerimin önünden, bana olan o bakışı uzun bir süre gitmeyecekti.

Belki bir başkası olsa bunu kolay atlatırdı. Ancak ben, bir anda öyle bir nefret dalgasına kapılmıştım ki unutabileceğimi bile sanmıyordum. Tacize uğramış bir birey gibi hissediyordum. Bu deliceydi.

Yavaş yavaş sakinleşmeye başladığımı fark edince yatağıma uzandım. Dudaklarım kurumuştu ve başım adeta çatlıyordu.

"Şimdi elindekini benim aletim gibi düşün ve ağzına al."

"Hayır. Sen o penisle işini halletmeden bu odadan çıkmayacağız."

"Şimdi onu ağzından çıkar ve sanki benim penisimi diline vurduruyormuşsun gibi düşün."

"Penisi bir kenara bırak ve kendini çek. Sonra penisi al ve kendi penisine değdir."

"Şimdi yatağa sabitle o penisi ve üzerine otur. "

"Kes sesini ve dediklerimi yap."

Sözleri resmen zihnimde yankılanırken sıkıca gözlerimi yumdum. Gözyaşlarıma engel olamazken bu kadar zayıf olduğuma lanet ettim. Neden kıçını tekmelememiştim ki? Neden şu an kendimi üzüyordum ki?

Aptal bir korkaktım.

Aynı zamanda salağın tekiydim. İki gündür tanıdığım adama nasıl bu derece güvenmiştim ki? Tanrım, kafamı duvarlara vurarak bu düşüncelerime son vermek istiyordum. En azından bir süreliğine yok olmak istiyordum.

Bir an önce ağlamayı kesmem ve toparlanmam gerekiyordu, bunun farkındaydım. Taehyung'un karşısına bu şekilde çıkmak istemiyordum. Muhtemelen ne olduğunu soracaktı. Ne olduğunu öğrenmek isteyecekti. Ne olduğunu bilsin istemiyordum. Başıma gelen, başkasına göre çok da büyük bir sorun olmayan ama bana göre büyük bir olay olan bu sorunu biri bilsin, biri öğrensin istemiyordum. Rezil olmuş gibi hissediyordum. Tanrıya şükürler olsun, son anda odadan çıkmak için cesaretimi toplayabilmiştim. Yoksa eski gençlik filmlerindeki gibi, renkli pantolonlarının altından kendilerine dildo sokan zavallılara dönecektim.

Ağlamam şiddetlendiğinde, eve gelmemin üstünden birkaç saat geçmişti. Taehyung neyse ki geç kalmıştı. Eve hala gelmemişti.

*

"Ondan kurtulmanın tek yolu buydu." Jeongguk sigarasını söndürüp Namjoon'un yüzüne baktı. "Bu tarz bir şeyden hoşlanmayacağı için yaptım. Ondan kurtulmamı söyledin. Ben de yaptım."

"İşte böyle Jeongguk. Hiç akıllanmayacaksın sanmıştım. Hep kendi kafana eseni yapıyorsun. Bir kez  beni dinledin ya, zararını görmeyeceksin." Namjoon'un söylediği her bir cümle, Jeongguk'un canını sıksa da ses dahi etmedi, sessizce sigarasını içmeye devam etti. Namjoon bu sırada hala konuşuyordu. "Şimdiden çocuklarla görüşmeye başla ve Jimin denen çocuğa da parasını ver. Sonra da sil numarasını, iletişimini kes onunla. Sana verdiğim numaralara bakma şansın oldu mu hiç?"

"Hayır, hayır olmadı."

"Pekala, sorun yok. Yarın pussycat bottom olmayı kabul edenle görüşmeni istiyorum. Eğer ikiniz için de uygun olursa video da çekin hatta."

Jeongguk derin bir nefes aldı. "Onunla kafalarımızın uyuşacağını nereden biliyorsun?" diye sordu sert bir dille. Namjoon sadece güldü. Bu Jeongguk'un daha da sinirini bozarken sigarasını kül tablasına bastırdı ve yeni bir tane yakmak için cebinden çakmağını çıkardı.

Park Jimin'in çakmağı.

"Sigara içmeyi kontrol altına al. Aşırıya kaçıyorsun ve bu hiç hoş değil." Namjoon'un aşırı korumacı ve aptal tavırları yüzünden bıkan Jeongguk yeni yaktığı sigaraya bakarak konuştu. "Hayatıma karışmaya, en azından ara vermeye ne dersin?"

Bunu söylemesi, Namjoon'un bozulmasına sebep olduğu için ikisi de sessizlik içinde oturdular.

Aptalcaydı.

Jeongguk hala yaptığı şeylere inanamıyordu ve Jimin'in yüz ifadesi gözleri önünden gitmiyordu. Korku ile parlayan gözleri, kalbinin acımasına neden oldu Jeongguk'un. Çünkü Jimin, gözlerinden gülen biri olduğundan korku onun yüzüne hiç yakışmamıştı. Yaptığının büyük bir şerefsizlik olduğunu bilse de umursamamaya çalıştı. Ne kadar mümkün olacağı da tartışılırdı.

"Jeongguk, bu şaka ise hiç komik değil."

"Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."

"Olmuyor."

"Bu şey yüzünden birazdan kusacağım."

Jimin'e ait çaresiz ses, Jeongguk'un zihni içinde yankı yapıyordu adeta. İçi içini yiyordu ve Jimin'e ulaşmak istese de mümkün olamayacağını tahmin ediyordu. Jimin sıradan bir üniversite öğrencisiydi ve Jeongguk'un ona teklif ettiği şeyler cidden ahlaksızcaydı. Yaptıklarından utanıyordu. En başından beri Namjoon'u dinlemesi gerekiyordu. 

Namjoon ile oturmaya devam ederken telefonuna bir mesaj geldi:

Jimin: Size karşı herhangi bir saygısızlığım olduysa affedin, Bay Jeon. Sizden videoyu kaldırmanızı isteyeceğim. Bana şimdiye kadar gerçekten iyi davrandınız ancak son olay yüzünden sizden rahatsızlık duyduğumu da belirtmek isterim. Anlaşma yapacağınız diğer erkeklere lütfen aynı muameleyi yapmayın.
Bu arada, para sizde kalabilir. O paraya ihtiyacım yok. Bence sizin de yok.
İyi akşamlar. Acil bir durum olmadıkça lütfen rahatsız etmeyin. 

__________________________________

Okuduğunuz için teşekkürler <3