//BÖLÜM 28~YAŞIYOR//

989 78 41
                                    

*Yeni kitabıma bakmayı unutmayın. Profilimden ulaşabilirsiniz*

Herkese iyi okumalar...

//Defne'den//

Sensiz bir hayat, ellerini tutmadan geçen bir ömür, gülen yüzünü göremediğim bir bahar... Her anım seninle, sen olmasaydın eksik olurdum, yok olurdum.

Şimdi beni bıraktığın bu yokluğun içinden çekip alman lazım Ömer. Ben senin nefesinle kokunla yaşamaya bu kadar alışmışken sensiz devam edemem hayatıma. Eşyalarını koklayarak gideremem özlemimi. Bu kadar kolay değil sevgilim. Bu kadar kolay olamaz!

Hala depoya doğru bakarken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Etrafıma toplanan onca koruma, o lanet adam hiçbiri umurumda değildi. Bu sırada o adam ağzımı çözdü ardından da ellerindeki ipleri. Tırnaklarımı toprağa bastırıp depoya bakmaya devam ederken o elini omzuma getirdi.

"Bu kadar harap etme kendini. Sana onu unutturabilirim." Öfkeyle yüzüne bakıp onu ittim.

"Ne unutturması ya ne saçmalıyorsun sen. Seni öldüreceğim duydun mu elime geçen ilk fırsatta senin o lanet canını bedeninden ayıracağım." Beni kollarımdan tutup ayağa kaldırdı ve alev almış olan depoyu gösterdi.

"Bak bak oraya defne. İyi bak! Ömer o depoda can verdi işte. Ben Ömer'i öldürdüm. Şimdi sen ise benim gücüme boyun eğip himayem altına gireceksin. Anladın mı beni? Benim kadınım olacaksın. Ömer'i unutacaksın!" Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Asla, ne bana dokunmana izin vereceğim ne de Ömer'i unutacağım. Gerekirse burada kıyarım canıma yine de senin gibi iğrenç bir adama boyun eğmem!" Gözlerim yine depoya kaydığında hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. Seni kaybetmeye dayanamam Ömer. Sensiz nefes alamam ben. "Bırakma beni sevdiğim, gidişine dayanamam! Hasret gözyaşlarımla kendimi avutamam, dönerim dersin ama kadere inanamam, bıraktığın anılarla ben sensiz yaşayamam!" Sesli sesli ağlamaya devam ederken o lanet adam sinirden kuduruyordu yanımda. Bunu umursamadan birkaç adım daha attım o uçuruma doğru. Etrafta gelen korumaların hiçbir görünmüyordu. Buraya kadar mıydı yani? Her şey bitmiş miydi? Koluma yapışan adama tüm nefretimle bakarken o an bir yemin ettim. Ömer'i benden alan bu adamın canını kendi ellerimle almadan ölmeyecektim. Şu hayatta kalbimi teslim ettiğim tek adamı, kurduğum o hayallerin tek sahibini benden alan bu adamı yok edecektim.

Beni bulunduğum yerden götürmeye çalıştığında buna izin vermeyip onun yakasına yapıştım. "Ben onu seviyordum, ben onu kendi canımdan çok seviyordum. Bunun bedelini ödeyeceksin. Bunun bedelini sana ödeteceğim!" Alayla gülüp çenemi tuttu.

"Sende beni mi öldüreceksin? Güldürme beni defne, kabul et artık her şey bitti. Sen sadece benimsin bundan sonra." Ona direnmeye devam etsem de içimdeki acı yüzünden mantıklı düşünemiyordum. İçim alev alev yanıyordu. Ömer'in yokluğunu reddediyordu bütün benliğim.

"Benim olanı sahiplenmek demek canından vazgeçmek demek Ataman. Defne benim, onu senin gibi bir herife bırakacağımı mı sandın?" Duyduğum sesle beraber gözlerim şaşkınlıkla açılırken hızla arkamı döndüm. Gördüğüm simayla beraber şok olurken bir yandan da içimde kuruyan bütün o ümitlerim yeniden canlandı. Yaşıyor işte, Ömer yaşıyor!

"Ömer!"

Ömer'i görmemle az önce acıdan dolayı akan göz yaşlarım şimdi mutluluktan dolayı akmaya başlamıştı. Ölmemişti, kokusunda kendimi bulduğum o adam beni yalnız bırakmamıştı. Yanıma gelmişti. Gözlerimiz buluştuğunda akan göz yaşlarıma rağmen gülümseyerek baktım gözlerine. Aynı şekilde karşılık verdi bana. Ona doğru birkaç adım atmaya çalışsam da koluma yapışan adının Ataman olduğunu öğrendiğim bu adam engel oldu ilerlememe.

Aşkın Kıyısında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin