//BÖLÜM 18~TUZAK//

1.8K 107 86
                                    

//Ömer'den//

"Peki neden böyle biriyle konuşsun ki Çetin? Sonuçta adam işini batırmış!" Baran gözlerini dosyaların üzerinden çekip bana baktı.

"Abi bu iş Çetin'in sayesinde bozulmuş. Ama bence o adamın başka bir niyeti var. Kendisi yaptıklarına karşın neden bir başkasını çökertip iyilik meleği olsun ki?!" Kaldığımız ikilem bambaşkaydı. Acilen çözüme ulaşmamız gerekiyordu.

"Peki ya diğeri?" dedim gözlerimi sol tarafta duran resimde gezdirirken.

"Abi o daha farklı bir durum. Resimdeki adam Ryan isimli yabancı biri. Buraya 3 yıl önce bir kadın için Londra'dan gelmiş. Başta amacı kadını elde etmek olsa da ardından Çetin'in işlerine bulaşmış. Çetin ona fazla güvendiğinden dolayı kolayca içlerine girmiş."

"Peki şimdi nerede?"

"Türkiye de ama kimse nerede olduğunu bilmiyor. En son alındığında Çetin ölmeden bir hafta önce imiş." Öğrendiklerimi kafamda tartmaya çalıştım. Katil ryan olabilirdi, peki Nihat bu oyunda nerede duruyordu?

Bir süre dosyaları inceledim. Akşama kadar onların bilgilerinden çıkarımlar yapmaya çalıştım. Elimdeki kanıtlar bu işin Ryan'ın başından altından çıktığını söylese de elbette bu kadar kolay karar veremezdim.

"Okan, bana şu ryan denen adamı bulun!" Nihat'ın şuanda nerede olduğuna dair biz iz yoktu. Sırra kadem basan bir kişi de oydu.

Bir süre sonra Okan elinde bir kağıtla yanıma geldi.

"Abi adamı bulduk. Balıkesir'de."

"Adamları hazırlayın. Balıkesir'e gidiyoruz!"

Oradan çıktıktan sonra Defneye gitmek isterdim ancak öyle olmadı. Ryan'ı bulmak için İstanbul'dan ayrılmam gerekiyordu.

Kadınıma haber vermek için yanına gidip hem de onu görebilirdim. Yarın sabah buradan ayrılmadan önce yanına uğrayacaktım.

//Defne'den//

Akşama kadar yine son sürat ders çalışmıştık. Sınav yaklaştıkça içimi kaplayan heyecanı anlatmak imkansızdı. Selin'le birlikte hazırlandığımız bu sınav dilerim bizim için en iyi şekilde sonuçlanırdı.

Bizim için yine sabah ettiğimiz bir gündü. Güneş çalışma odasının penceresinden içeriye süzülürken Selin gözlerini kıstı. Masasının üstünde bulunan lambayı kapatıp bedenini esnetti.

"Of, şu sınav bir an önce bitse de bu kitaplarla aşk yaşamaktan kurtulsak!" deyip isyan ettiğinde bende gülmüştüm onun bu haline. Ayağa kalktığımızda ona doğru döndüm.

"Unutma canım önümüzde dört gün var. Sonrası istediğin gibi olacak."

"Biliyorum yoksa nasıl sabredebilirdim ki!" Odalarımıza geldiğimde komedinin üstünde duran telefonuma çevirdim gözlerimi. Ömer gittiğinden beri sadece bir tane mesaj atmıştı. Bu gece gelemeyeceğini söyleyip beni sevdiğini dile getirmişti. Ondan sonra ne aramış ne de mesaj atmıştı.

Oflayarak yatağa yattığımda başımı yastığa koyar koymaz uyumuştum. Günün yorgunluğunu atmam gerekiyordu.

Sabah uyandığımda yalnızdım. Doğru ya Ömer gelmeyeceğini söylemişti. Of Ömer Of, özletme bu kadar kendini.

Dudaklarımı büzerek banyoya girdim. Ilık suyla aldığım rahatlatıcı duş beni ayıltmıştı. Ardından üzerime rahat bir şeyler giyip aşağı indim.

Selin çoktan uyanmıştı. Aldığım kokuyla mutfağa doğru ilerledim. Masanın üzerinde duran börekleri görünce direkt bir tane almıştım. Selin bunları nasıl yapmıştı?

Aşkın Kıyısında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin