☬1☬

2.3K 124 31
                                    

18 Eylül 1902
'Kore savaşta girersek eğer ülkemiz ile işbirliği içerisinde olmayı, asker gücünü, cephanesini ve erzağını paylaşmayı kabul etmiştir. Yeni müttefikimiz ile olacak akşam yemeğinde tüm detayları konuşmanız, şartları ülkemizin lehine kullanmanız için sizi görevlendirmekteyim Prens Ten.'
Ten elindeki mektubu sıkıntıyla tekrar katlamış diğer mektupların olduğu sandığın içerisine attı. Onun için zor olacaktı.

"Efendim öndeki ford model t'nin içindeki General Taeyong. Kore kralının sağ koludur kendileri. Büyük ihtimal yemekteki pazarlıklarınız onunla olacaktır." Kun gelenler hakkındaki bilgileri prense aktarırken prens aklına not düşmeye çalışıyordu. Üzerindeki ağır altınla kaplı kaftanın içine biraz daha sinmekte buldu çareyi. Eli istemsizce belindeki bıçağa kayıyordu. Gergindi. Ülkesinin tüm yükü onun omuzlarındaydı. Bu onu korkutuyordu.
Nihayet uzun konvoy durduğunda Ten içine sindiği kaftandan dışarıya çıktı. Göğsünü dikleştirdi. Elini bıçağından çekti arkasında bağladı. Dışarıdan görenler hayranlıkla bakıyordu ona her zaman. İçindeki korkularını asla dışına yansıtmayan bir karakteri vardı. Kun her zaman hayranlık duyardı ona.
Model T'nin kapıları açıldığında Ten birkaç saniye nefesini tuttu.
Yapabilirdi. Hep yaptığı şeydi. İkna kabiliyeti her zaman iyiydi.
Arabadan inen genç generalde gezdirdi bakışlarını. Siyah kıyafetlerinin içerisinde beyaz teni oldukça parlıyordu. Başındaki şapkayı eliyle çıkarıp ellerini önünde birleştirdiğinde diplomatik bir gülüş sergiledi.
"Prens Ten sizinle tanışmak onurdur efendim." General hafifçe eğildiğinde Ten'de kendi geleneklerine göre ellerini önünde birleştirip selamladı.
"General Taeyong hoşgeldiniz." Uzun süren selamlaşma faslından sonra Prens Ten'in önderliğinde yemeğin yenileceği geniş alana geçmişlerdi.
Prens, generali izliyordu bir süredir. Böylece onu çözümleyebilir ve kendi lehinde kullanabilirdi.
"Prens Ten bunlar Doyoung ve Jaehyun ikiside sağ kollarımdır. Eğer bana ulaşamazsanız onlarla iletişime geçebilirsiniz." Ten sağındaki çocuğu dinlerken solundaki Kun'u buldu bakışları.
"Genaral Kun. Sizde aynı şekilde onunla iletişime geçebilirsiniz."
Uzun süren yemek faslından sonra sohbete dalmıştı herkes.
Ten ise hala üzerindeki gerginliği atmaya çalışıyordu.
"Kral Seojoo yakında teşrif edeceklerdir prensim. Her ne kadar korenin askeri birliği benim emrim altında olsa da onun onayı olmadan size istediklerinizi vermem mümkün değildir." Ten gerginliğini belli etmemeye çalışırken ellerini ufak bir gülümsemeyle masanın üzerinde birleştirdi.
"Hak veriyorum size de general Taeyong. Fakat ingilizler sınırı aşalı çok olmadı. Emin olun sizde hedeflerisiniz." Ortamı sessiz bir gerginlik sarmıştı.
"Haklısınız prens Ten bu yüzden burdayım zaten. Unutmayın ülkemiz tayland için her türlü yardımda bulunacağının garantisini size sunuyor. Fakat kral Seojoo'nun izni olmadan henüz antlaşma imzalayamam. Bu süreç içerisinde eğer bir saldırı söz konusu olursa o zaman ancak benim verdiğim karara göre ilerleyebiliriz." Ten kabullenmişlikle başını salladı. Tabi ki burda pes edecek değildi. Sadece şimdilik değil diye düşündü.
"Bunları konuşmak için çok zamanımız olacak General Taeyong. Lütfen anın keyfini çıkarın." İkiside suratlarına küçük gülümsemeler takındıklarında Ten'in kaldırdığı kadehle beraber masadaki diğer kadehlerde kalkmıştı.
"Barışa." Ten'in gözleri hemen sağındaki Taeyong'u bulduğunda geniş bir gülümseme bahşetmişti. İkiside birbirlerine karşı bir anda oluşan gerilimi çözemiyorlardı. Sebebini veya nerden oluştuğunu.
"Barışa." O kadar sesin arasında Taeyong'un iç gıdıklayıcı sesi prensin kulağına ulaştığında gülümsemesi biraz daha genişlemişti. Kesinlikle bu iyiye işaret değildi.

 Kesinlikle bu iyiye işaret değildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

FORD MODEL T*

Mágoa • taetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin