√12√

4.3K 500 381
                                    

İyi okumalar canlarım, oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayın.
🏵

2 hafta sonra~

Havaalanından daha yeni inen bedenim ile Los Angeles'ın havasından derin bir nefes aldım.

Büyük boy bavulu avucum içinde daha sıkı tutup peşimden sürükledim. Elimle bir taksiye işaret gönderdikten sonra birkaç metre geride olan taksi yavaşça yanıma geldi ve arabanın içinden çıkan sürücü bavulumu benden alıp bagaja koydu.

"Thank you."

Biraz olan ingilizcemle korece aksanımı birbirine katarak konuştuğumda adam sadece başını salladı.

Taksiye bindikten hemen sonra telefonumdan rezervasyon yaptırdığım otelin adresini gösterip bildiğim yarımyamalak ingilizceyle konuştum.

Adamdan onay aldıktan sonra telefonumum ekranını kapatıp arkama yaslandıktan hemen sonra derin bir nefes aldım.

Eşyalarımı iki gün önce toplamıştım ama Kore'den gitmek benim açımdan çok zor olduğu için gitmeyi biraz ertelemiştim.

Bu süre zarfında boşanma davasını açmamıştım. Jungkook ise beni ne aramış ne de sormuştu. Ben de o an ki sinirimle telefonumdaki hattı kırmıştım.

Sinir krizi geçirdiğim anları hatırladığımda kaşlarım çatıldı. Beni sakinleştiren Tae olmuştu, bu yüzden ona minnettardım.

Şu anda ise ilk önce otelime uğrayıp daha sonra da Jungkook'a boşanma davası açmak için mahkemeye gidecek ve boşanma davasında olan gerekli belgeleri imzaladıktan sonra o belgeleri imzalaması için Jungkook'a gönderecektim.

Bu kadarını benim için yapıp hayatımdan siktirip gidebilirdi umarım.

Zaten 5 senemin içine sıçmıştı. İlk yıllar hariç...

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum sadece sürücünün ingilizce bir şeyler mırıldandığını duydum.

Bana söylenilen taksi ücretini ödeyip sürücünün bavulu önüme bırakmasını izledim.

Taksi gittiğinde bavulu elime alıp tekrar peşimden sürüklemeye başladım.

Otelden içeri girdiğimde hedefim resepsiyon bölümüne gidip oda kartımı almaktı.

Resepsiyona ulaşıp ingilizce birkaç kelimeyi birleştirebildiğim için mutluydum. Resepsiyon ise sonunda beni anladığı için mutlu olmalıydı.

Oda kartımı alıp asansörlerin olduğu bölüme doğru ilerledim. Asansöre ilerleyip odamın bulunduğu kata bastığımda bavulum hemen yanımda duruyordu.

Birkaç dakika sonra sonunda odadan içeriye girdiğimde arkamda kalan dış kapıya sırtımı verdim ve derince soluklanırken yavaşça yere doğru bıraktım güçlüymüş gibi davranan bedenimi.

Bu benim için oldukça zordu çünkü.

Sonunda bedenimi yerden kaldırarak çift kişilik yatağa doğru adımladım. Biraz dinlendikten sonra mahkemeye gitsem iyi olacaktı.

Yastığa başımı koyup gözlerimi yorgunlukla kapatıp kendimi uykunun kollarına sakince bıraktım.

🏵

Telefonun zil sesiyle yattığım yerde yüzümü  buruşturarak kıpırdaırken hâlâ  zil sesi çalmaya devam ediyordu.

Sakince telefonu nereye koyduğumu hatırlamaya çalışarak elimle yatağın üstünü  yokladığımda  telefonu bulamamıştım. Gözlerimi  sinirle açarken uykulu bir şekilde  etrafa baktım. Görünürlerde yoktu. En sonunda telefonu cebimden çıkarmadığını hatırlayarak elimi cebime attıktan sonra ekranda beliren isme baktım.

Calla Lily - KookMin [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin