~Bir Ay Sonra~
Sıcak rüzgarın misafir ettiği yağmur, insanlara kısa çaplı mutluluk veriyordu sokaklarda. Kışın şikayet ettikleri ama yazın dillerinden düşüremedikleri. Hep böyle olmaz mı zaten? İnsan bir gün muhtaç olacağı şeye önceden isyan etmez miydi? Yine öyle bir gündü işte.
Dışarıdaki yağmurun etkisi değildi, içerideki sessizliğin nedeni. Birbirine yabancı iki insanın, aynı çatı altında yabancılaşmaya devam etme çabasıydı.
"Kalkmayacak mısın?" Sezgin'in çatallaşmış sesi böldü Hale'nin düşüncelerini. Saat öğleden sonrayı gösteriyorken Hale, hâlâ yataktaydı.
Uyuyor muydu? Tabii ki hayır. Düşüncelerini zapt edemediği, uyuduğu doğru düzgün gecesi yoktu. Yaptığı şeyin büyük bir fedakarlık olduğunu biliyordu. Ama kendi hayatını kurban etmişti bunun uğruna. Ailesine, onları refaha kavuşturmak için Sezgin ile evlendiğini elbette söylememişti. Hatta, birbirlerini sevdiklerini söylemişlerdi. Onlara yardım etme işi de iki haftadır sürüyordu.
Cevap verme zahmetinde bulunmadı, Hale. Aksine, uyduğunu sansın diye gözlerini kapadı. Sırtı Sezgin'e dönüktü ve şu an nasıl göründüğünü bilmiyordu. Nasıl bitap bir halde olduğunu.
Hemen arkasında, yatakta bir ağırlık hissetti. İrkilerek yerinde doğruldu. Bu öylesine ani olmuştu ki, yatağın diğer tarafına çöken Sezgin büyük bir utançla yavaşça geri kalktı.
"Ben, sadece uzanacaktım." Sesi çaresiz çıkmıştı. Kendini tutamıyordu. Genç kızı kolları arasına alıp kendisiyle bütünleştirmek istiyordu. İçine almak, kendini sevdirmek istiyordu. Bir ay olmuştu ama kayıtlarda eşi olarak geçen kadına, aşık olduğu kadına doyasıya sarılamıyordu bile.
Bir kez daha, arkası Sezgin'e dönük iken hiçbir şey demedi. Sadece yerden tavana kadar uzanan pencereden dışarı bakmakla yetindi. Bunun, genç adamın canını ne kadar yaktığının farkında değildi.
Bir yandan da pişman hissediyordu kendini, Sezgin. Kendisi ile evlenmek zorunda bırakmıştı genç kızı ve onunla mutlu olacağını düşünüyordu. Nasıl düşünebiliyordu böyle bir şeyi? Genç kız çaresiz kalmasaydı onunla evlenir miydi? Belki de zamana bırakmalıydı. Birbirlerini tesadüfen bir yerde görmeli, konuşmalı ve sevmeliydiler. Yavaş yavaş, birbirini tanıyarak.
Sezgin bir şey demeden odadan çıktı. Ve on dakika sonra evden de çıktığını belirten kapı sesi duyulmuştu. Bu Hale'yi ferahlatırken, derin bir nefes alıp aşağı, mutfağa indi. Kendine sürahiden bir bardak su doldururken, her yalnız kaldığında yaptığı gibi, bir kez daha büyük, lüks evin her yerini incelemeye başladı.
O sırada gözüne, ortada bulunan mutfak masasının üstündeki siyah kağıt çarptı. Beyaz masanın üzerinde bir hayli dikkat çekiyordu ki, oraya konulma amacı da fark edilmesiydi.
Kağıdı eline alıp üzerinde beyaz kalemle yazanları okudu. Birkaç dakika sadece kağıda bakmaya devam etti ama içinde ufak bir pişmanlık baş göstermişti. Hissediyordu bunu, yine de tüm soğukkanlılığıyla kağıdı buruşturup çöpe attı.
"Her şey için özür dilerim. Seni buna zorladığım, sana zarar verdiğim ve bencilliğim için. Beni affetmeyeceğini biliyorum. Kendini ne zaman iyi hissedersen haber ver, o zaman geleceğim.
Seni seviyorum, güzel karım."*
*Sezgin aslında dengesiz biriydi ama asıl dengesiz benim. Adamı psikopat yapacaktım, aşık ettim.
İşler planladığım gibi gitmiyor, yeni bir plan yapmaya gidiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıtamaz - yarı texting
Short StoryŞarkılarda Bir Anlam - 3 ¡¿Kitap tamamen hayal ürünüdür, şarkı sözlerinin uyandırdığı duygularla yazılmıştır, gerçek değildir.¿¡ * * "Ağlama yanındayım, Hiç kimse canını acıtamaz, benim gibi." 080619 *Tüm Hakları Saklıdır!