5- ağlama, yanındayım...

901 78 52
                                    

Bölüm isimleri şarkı sözü olduğu için aynı bölüm sanıp atlıyor olabilirsiniz, bu yüzden birazdan gidip başına bölüm sayısı ekleyeceğim. 🖤

*

Yazın sıcak ve boğucu havasının hakim olduğu bir yaz günü daha. Dallarda tek bir yaprağın hali yok kıpırdamaya, insanlar köşe bucak gölge bir yer arıyor ve emekçi işçiler su içinde kalmış hallerinden bir haber olmalarına rağmen ekmek parası diyerek işlerini yapmaktan vazgeçmiyorlardı.

Sıradan bir yaz günüydü işte. Kavga, arabaların gürültüsü, sıcaktan bunalmış insanların küfürleri havada uçuşuyordu. Evde klima, vantilatörlere, dışarıda marketlere mağazalara sığınıyordu insanlar iki dakikalık serinlik için. Dayanılmaz bir sıcak olduğu besbelliydi, peki tek dayanılmaz şey bu muydu?

Hale, elindeki soğuk suyun kapağını son kez açtı ve içindeki suyu serinlemek için kullandıktan sonra bitmiş şişeyi çöpe atmak için ayaklandı. Günün öğleden sonraki vakitlerinde kaçıncı soğuk su şişesiydi bu, hatırlamıyordu. Kaçıncı olduğu önemli değil de, suların fiyatı da uçuyordu. İnsan vücudunun en temel ve genel ihtiyacını karşılamak için günde bir bilemedin iki şişe içilen su.

"Allah'ım," Elindeki peçete ile alnındaki terleri sildi. "Cehennem boş tüm kötü insanlar burada dedik, cehennemi buraya mı taşıdın Yarabbi?" İsyanına telefonunun sesi de katıldı ve oflayarak açtı.

"Efendim?"

"Abla, neredesin?"

"Sahildeyim Esra, ne oldu?"

"Abla babam..." Kardeşinin sesi öylesine kötü çıkmıştı ki, nefes almayı unuttu bir an.

"Noldu babama Esra? Lafı gevelemesene, çabuk söyle!"

"Babam kriz geçirdi abla, hastanedeyiz..." Yüreği göğüs kafesini delip geçecek gibi atıyordu. Gözleri dolmuş fakat akmıyordu. Deminden beri şikayet ettiği sıcak hava şimdi ona tesir etmiyor aksine vücudu titriyordu.

Geçen gece eve iş bulamadığını söylemek için gittiğinde, babasının defalarca süren çabası sonucunda ilk defa bir banka onlara kredi vermişti. Tabii onlardaki de şans ya, babası parayı bankada bırakmayıp eve getirmiş, ertesi gün borçları ödemek için evden çıkmış ki parası çalınmış. Babasının bu acıya dayanamayacağını biliyordu Hale, yine de gülüyordu yüzüne.

Hastanenin yerini öğrendikten sonra kapattı telefonu ve otobüse binmek için hızlıca koşmaya başladı. Yine onlarda olmayan şansa bakın ki, hastane çok ters düşüyordu. Yine de koşar adımlarla karşıya geçti, ardından üç sokak yürüdü ve sakin bir mahalle durağına ilerlemeye başladı.

Babası aklından çıkmıyordu fakat yatakta gözleri kapalı hali aklına gelince ağlama isteği çoğalıyordu. Yine öyle oldu, ve bu kez tutamadı kendini. Boş olan durağa ilerlerken gözyaşlarını ardın sıra akıtmaya devam etti.

Elleriyle gözlerini silmek için yüzüne uzanmıştı ki aniden ağzını kapatıp onu kenarda bir yere çeken elin sahibi ile kalbi korkudan atmaya başlamıştı.

Nefes alamıyordu, aklından bin türlü düşünce geçiyor, ardı arkası kesilmeyen senaryolar kuruyordu. Şanssızlığı o kadar bariz belliydi ki, iki saniye gülmesine izin vermiyordu.

Burnuna bir koku doldu aniden. Acı bir ilaç kokusuydu ve son kez etrafına bakarken gözlerinin kaymasına, bilincinin kaybolmasına neden oldu.

İlacın kokusunu almadan önce ise, arkasındaki şahsın sesini duymuştu.

"Ağlama yanındayım, sana hiç kimse dokunamaz sevgilim."

*
*

Acıtamaz - yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin