104 33 41
                                    

Bayım,

Sırada 02.02'nin anlamını açıklamak var. İzninizle...

02.02, bir tarih bayım. Sizi ilk gördüğüm ve âşık olduğum günün tarihi. 2 Şubat...

Yarıyıl tatiliydi. Yeni taşınmıştınız bu şehre. Hiç tanıdığınız yoktu, arkadaşınız yoktu, akrabanız yoktu. Babanızın işi dolayısıyla gelmiştiniz, sizin deyiminizle 'bu lanet şehre'. Mutlu olacağınıza inanmıyordunuz. Yeni bir okul, yeni dostlar istemiyor; geldiğiniz yere geri dönmek istiyordunuz.

İşte siz bu ruh haliyle yaklaşık bir saat 'çevreyi tanımak' bahanesiyle çıktınız ve dolaştınız. Ben de peşinizdeydim. Haberiniz yoktu. Sizi sevdim, haberiniz yoktu. Her halinize tutuldum, haberiniz yoktu. Rüyalarıma girdiniz, haberiniz yoktu. Sizin için gözyaşı döktüm, haberiniz yoktu.

Yolu kaybetmiştiniz -eh, yeni bir şehirde bir başınıza yürürseniz, doğaldı. Ben de adımlarımı hızlandırdım. Yanınızdan geçen sıradan bir insandım o zaman. Kolumu tuttunuz. İnanın, sanki ateşe değmiş gibi yandığını hissettim oranın. Kafamı çevirdim size, oturduğunuz sokağın ismini söyleyip nerede olduğunu sordunuz, şehre yeni taşındığınızı söylediniz. Ben de aynı yerde oturduğumu söyleyerek beraber gidebileceğimizi söyledim. Ve yürümeye başladık.

"Hiç mutlu değilsiniz," demiştim. "Sorma," demiştin ve ben de 'siz'li konuşmaktan vazgeçtim. Anlattınız bana içinizdekileri, sonra inanamaz gibi konuştunuz: "Tüm bunları tanımadığım birine nasıl anlattım ki ben?" Ben de "Bazen anlatırsın işte, senden bağımsız dökülür içindekiler. Karşındaki seni değer vererek dinliyorsa eğer." dedim. Şaşırmış görünüyordunuz. Ah, içimden kahkaha atmak gelmişti o an ama yapmadım. Sizi kaçırmak istemiyordum, ne yalan söyleyeyim! Nereden bilebilirdim ki beni okullar açılınca unutacağınızı, bu güzel anların sadece iki gün süreceğini...

Bu ilk karşılaşmamızdı ama son karşılaşmamız olmadı. Ben sizi hatırlıyordum, hiç unutamamıştım ki! Ama siz, bayım, beni çoktan zihninizin en ücra köşesine atmıştınız. Şimdi de okuldaki sıradan bir öğrenciydim sizin için. Etrafınızı çevreleyen insanlarla çok mutlu görünüyordunuz, mutluluğunuzu bozmak istemedim. Sizi uzaktan seyretmeye başladım. Galiba fikrinizi değiştirmiştiniz çünkü gülümsüyordunuz birkaç gün öncesine kıyasla. Gerçekten gülümsüyordunuz, benim gibi sahte değil. Uzaktan seyrettim sizi, yanınıza gelemedim hiçbir zaman. Hoş, yine gelemiyorum ya...

Gittikçe okulda şöhretiniz arttı ve popülerler arasına girdiniz. Artık tamamen kördünüz bayım, sadece onlarla takılıyordunuz. Ben de tamamen uzaklaşmıştım ve asla sizinle konuşamayacağımı anlamıştım. Sıradandım çünkü. Her gün okula gelen, dersi dinleyip, taşkınlık çıkarmayıp sessiz sedasız evine dönen yüzlercesinden biri... Kim ne yapsın ki beni, kim sevsin ki beni, kim sorsun ki halimi!

Artık beni unutmuştunuz bayım ve ben de kendimi hatırlatmadım. Bir önemim yoktu çünkü sizin için. Lakin siz, bayım, siz benim için çok önemlisiniz. Şairin dediği gibi: "Nimettensin, nimettensin!" Size Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'Desem ki' şiirini armağan ediyorum, bayım.

"Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Senden tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum..."

Nisan ayına girdik birkaç gün önce bayım, havalar ısınıyor. Ama siz yine de kendinize dikkat edin. Size bir şey olacak diye ödüm kopuyor!

02.02

mektupların sahibi 02.02Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin