the Love Story.

1.5K 79 15
                                    

"Bu oyuna bu kadar çabuk kanacağını düşünmemiştim."

Her şey için çok geçti. Her şey bitmişti. Kafamda şekillendirdiğim onca plan, onca şey boşa gitmişti. Sinirle soludum. Annemin intikamını alamamıştım. Gözlerim acı ve öfkeyle dolarken hızlıca arkamı döndüm ve girdiğim deponun kapısını ittim. Fakat kapı gürültüyle açılmak yerine, öylece kaldı. Arkadan gelen zincir ve kilit sesi ile buraya girmenin de bir hata olduğunu anladım. Bana doğru yaklaşan uzun boylu adama aldırmadan telefonumu yere fırlattım. Kırılan telefonun parçaları etrafa dağılırken, çatılan kaşlarım ve gerilen kaslarımla Namjoon'a yaklaştım. Yüzüne bir yumruk salladığım sırada eğilerek yumruğumdan kurtuldu, yumruğum boşa gittiğinde afallayıp yere doğru düşerken belimi kavrayan kollarla son anda kurtuldum. Beni kurtarmıştı ama bu onun hatasıydı. Derin bir nefes alıp sakinleşmiş gibi göründüm. Tek elimi kaslı omza koyup kafamı kaldırdım. Öbür elim kemerimdeki silaha giderken silahımın orada olmadığını fark edip, dizimi karnına geçirdim. Namjoon geriye doğru sendelerken elindeki silahı havaya kaldırdı ve sırıttı.

"Bunu mu arıyorsun?"

Gözlerine sert bir bakış atıp elindeki silaha uzandım, fakat daha parmakalrım yanına yaklaşmadan Namjoon silahı arka taraftan çıkan adamına doğru fırlatmıştı. Yalnız değildik. Sinirle soluyup gözlerine baktım.

"Neden yapıyorsun bunu ha?! Neden?!"

Önce tek kelime etmeden bana yaklaştı, daha sonra ise üzerime üzerime yürümeye başladı. Ben geriye doğru giderken, çoktan gözlerinde kaybolmuştum. Konu karşımdaki adam olunca, savunmasız hâle geliyordum. Sinirle gözlerimi yumduğum sırada bedenim etrafında hissettiğim kollar ve duyduğum sert ses ile yumduğum gözlerimi açtım.

"Çıkın buradan!"

Adım sesleri etrafta yankılanarak kulaklarımıza ulaştı ve içerideki bütün adamlar hızlı adımlarla patronlarına itaat ettiler. Herkes çıktığında açtıkları ara kapı kapandı. Gürültü etrafta yayılırken Namjoon'un kolları beni daha sıkı sardı. Bağırıp çağırmak, mis kokulu göğsünden kafamı kaldırmak istiyordum ama kaldıramadım. Yıllar önce ölmeden önce annemin bana sarıldığı gibi; sıkı sıkı sarılmıştı bana. Her iki gözümden de aynı anda bir damla yaş firar ettiğinde kaşlarımı çattım. Ağlamaktan nefret ediyordum. İkimiz de ayakta dikilmiş birbirimize sıkı bir biçimde sarılıyorduk. O anda bir fısıltı işittim.

"Neden yaptın bunu? O adamı neden öldürdün?"

Sesi sonlara doğru kısılırken ben de gözlerimi tekrar yumdum. Namjoon bilerek dosyalarını masasında bırakmıştı. Onun tuzağına düşmüştüm fakat bedenim aklımdan önce hareket ettiği için bir tuzağa düştüğümün farkına varamamıştım. Kısık sesle tekrarladı.

"Neden yaptın Jin? Neden..?"

Sesinden çaresizlik akıyordu. Her ne olursa olsun, biliyordum ki bu adam bana kör kütük aşık olmuştu. Fakat atladığım bir şey vardı; ben onsuz nefes alamaz olmuştum. Henüz fark edemesem de..

Yoongi

Gizlice girdi, sessiz olmaya uğraştı. Kaşlarım aklımdaki sorularla çatıldığında aklımda bir olaylar kümesi yaratmaya çalışsam da başarılı olamadım. Her zaman yapbozun bir parçası eksik oluyordu, onu da buldum derken aslında daha bir çok parça bulmam gerektiğini fark ediyordum. Aniden cebimdeki telefonumun titreşmesiyle içtiğim kahveyi masanın üzerine bırakıp telefonu cebimden çıkardım. Kilit tuşuna basıp ekranın aydınlanmasını sağladım ve şifre desenimi girip telefonumu açtım. Bildirim WhatsApp uygulamasından geliyordu. Hafifçe uygulamanın yeşil beyaz amblemine dokundum. Uygulama açıldığında gözlerim büyümüş elimdeki telefon bacaklarımın üzerinde düşmüştü. Dolan gözlerimi elimin tersiyle silip telefonu avuçlarım arasına aldım. Kesik bir nefes alarak elimden geldiğince sakinleşmeye çalıştım. Bedenim zangır zangır titrerken yanımdan geçen bir kaç polis memurunun dikkatini üzerime çekmiştim fakat bu fazla uzun sürmemişti. Stajyer veletin krizleriyle uğraşacak vakitleri yoktu. Kendimi toparlayıp mesajın üzerine hafifçe dokundum.

Kim Taehyung; seni özledim.

Bir süre yazan şeye takılı kaldım. Göz yaşlarım daha hızlı akmaya başlarken dudaklarım arasından bir hıçkırık kaçtı.  Benden gidecek kadar zalim olan ama geri gelecek kadar da merhametli olandı o. Kim Taehyung.. Ah, o bir cümle içerisinde bana zıt kelimeler söyletebilen tek insandı. Kim Taehyung, benim kalbimin gerçek varisiydi..

Jungkook

Düzenli nefes al. Düzenli nefes ver.
Düzenli nefes al. Düzenli nefes ver.

Yaklaşık beş dakikadır tek yaptığım buydu. Düzenli nefes alıp nefes vermek. Sinir krizi geçirmek üzereydim ve geçirmemek için kendimi zar zor tutuyordum. Nedensiz bir biçimde karakolda zorla tutuluşum aklıma gelmişti ve sinirlenmiştim. Şu aralar krizlerim fazlalaşmaya başlamış ve, saçma sapan anılar görmeye başlamıştım. Sanki dünyadan soyutlanıyor ve başka bir gezegene açılan yolda küçük bir geziye çıkıyordum. O an duymuyordum. Fakat görebiliyordum. Jimin dâhi bana ulaşamıyordu ve bu durum beni fazla korkutmaya başlamıştı.

Bu bölüm gece kuşlarına ithaftır.
Selamlar!! Yeni bölüm yayımlamayalı 92872828282828 yıl oldu biliyorum ama ne yapayım açıkçası biraz üşeniyordum. üzgünüm bölüm biraz bölümcük gibi oldu yani kısa. En yakın zamanda telafi edeceğim. Hepinizi çok öptüm. Güzel geceler dilerim.

Venenum - Jikook - Catboy (M) ~tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin