Steven'dan
Karanlık koridor.. Bir evdeydim. Kocaman bir evde.
"Hey!" diye seslendim. Görünüşe göre evde yalnızdım.
"Ah!" evde birinin acıyla inlediğini duyunca odadan çıktım.
"Kimse var mı?"
Koridorun öbür ucunda yerde yatan Grace'i gördüm. Kafasının etrafında bir kan gölü oluşmuştu.
"Grace!"
Ona doğru koşmaya başladım. Tam yanına varacakken sanki şeffaf bir duvar beni durdurdu. Havaya yumruk attım. Bir şeyler Grace'e ulaşmamı engelliyordu.
"Steven.." Grace adımı mırıldandı.
"Merak etme bitanem. Geleceğim."
Grace'in bilinci kapanıyordu.
"Sakın uyuma! Grace!"
Çoktan gözlerini kapatmıştı. Kafamı ellerimin arasına aldım.
"Vay, vay, vay."
Bu ses çok tanıdıktı. Kafamı kaldırdığımda kendimi gördüm. Ama çok farklıydım. Sanki kızgınmış gibi. Kızgın ben ellerini yumruk yapmıştı. Ellerinden kan damlıyordu.
"Bunu ona sen mi yaptın?"
Ona öfkeyle sordum. Diğer Steven güldü ve cevap verdi.
"Hayır. Bunu ona sen yaptın, Steven."
Nefes nefese kalmıştım.
"Steven!"
Yatakta yatıyordum. Etrafa baktığımda kendi odamdaydım. Yanımda dün geceden kalma adını bile hatırlamadığım bir kız vardı.
"Rüya görüyordun." dedi.
Yataktan kalktım.. "Defol buradan."
Kız şaşırmıştı. Pek de umrumda olduğu söylenemezdi.
Hemen evden çıkıp karşı eve gittim. Scott'ı aradım. Grace'in babası kamptan geri dönmüştü ve Scott'ın ailesi de Manhattan'a geri dönmüşlerdi. Scott, Grace ve babasıyla kalıyordu.
Telefon biraz çaldıktan sonra açıldı.
"Ne istiyorsun? Saat sabahın altısı."
"Grace'i görmeliyim, Scott. Lütfen. Bir rüya gördüm ve.."
"Grace'i görmeyeceksin Steven. Ayrıca uyuyor."
"O beni fark etmeden onu görmem daha iyi olmaz mı?"
"Onu görmen hiçbir şekilde iyi olmaz."
"Hadi ama dostum?"
"Birincisi senin dostun değilim. İkincisi de tamam! Ama sadece bir kereliğine. Bir daha onun etrafında dolaşmayacaksın."
"Tamam. Hadi kapıyı aç."
Kapının kilit sesi geldi. Direk içeri girip Grace'in odasına doğru gittim. Scott önüme geçti.
"Sadece 10 dakikan var. Ben yatmaya gidiyorum."
O çekilince yavaşça kapıyı açtım. Sevgilisi olduğunu söylemişti ama o benden başkasını sevemezdi.
Telefonumu masaya bıraktım. Grace yatağında değildi. Penceresinin önündeki koltukta uyuyakalmıştı. Onu kucağıma aldım ve yatağına götürdüm. Onu yatırınca yanına yattım. Onu özlemiştim. Ona sarıldım. Grace'in de kollarını belime doladığını hissettim.
Belki de beni babası ya da Scott sanıyordu. Ama olsun ona sarılmak çok güzeldi.
Scott sadece 10 dakika demişti. 10 dakika dolduğu zaman yanından kalktım. Üstünü örttüm. Yavaşça dudağına eğilip minik bir öpücük verdim.
İstemeyerekte olsa odadan çıktım.