Bölüm 2: Yalnız

26 5 2
                                    

Saat tam olarak 00.05'ti. Hâlâ gidecek bir yer bulamamışken sırtımda çantamla sokak lambalarının sarı ışığıyla aydınlanan yolda yürüyüp duruyordum. Artık yorulmuştum ve yakında görünen, birkaç genç delikanlı dışında kimsenin olmadığı parka gidip bir banka oturmaya karar verdim.
Ben geceyi geçirebieceğim bir yer düşünürken yanıma bir adam oturdu. Çekinerek oturduğum yerde biraz sola kaydım. O kadar oturacak yer varken neden benim yanıma oturmuştu ki şimdi? Belki de bir uyuşturucu tacircisiydi ve benim madde beklediğimi düşünmüştü. Belki de az sonra bana uyuşturucu madde uzatacak ve reddedersem beni kullanmam için zorlayacaktı. Ya da beklemediğim bir anda iğne çıkaracak ve beni damar yoluyla zehirleyecekti.
"Sanırım gidecek bir yerin yok."
Adamın konuşmasıyla irkilip düşüncelerimden sıyrıldım. Olduğum yerden biraz daha sola kayarken saçlarımı kulağımın arkasına itip "Şey... Hayır. Yani aslında... Ben birini bekliyorum." diye yalan söyledim. " ... Ve sanırım beklediğim kişi gelmeyecek. Gitsem iyi olur." deyip ayaklandım.
Tam gitmek üzereyken bileğimden tutması korkumu şiddetlendirdi ve kasılmama neden oldu.
"Benden korkmana gerek yok." dedi lambanın altında parlayan mavi gözleriyle tam gözlerimin içine bakarken. "Sadece yardım etmek istiyorum."
O an kasıldığım için hiçbir şey söyleyemedim. Elindeki bir kağıdı tuttuğu bileğimdeki elimin içine sokuşturdu ve "İhtiyacın olduğu zaman ulaş bana lütfen." dedi.
Tek kelime etmeden oradan hızla uzaklaştım. Bu da neydi şimdi? Tanımadığım etmediğim orta yaşlı bir adam bana yardım etmek istediğini söyleyip ona ulaşmamı istiyordu. Şu an bunu düşünmek istemiyordum. Acilen geceyi geçirecek bir yer bulamazsam köpeklere yem olacaktım.
Yine nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm. Dakikalarca bilmediğim sokaklarda dolandım. Kafam o kadar doluydu ki yürüdüğüm yolların ne kadar ıssız olduğunu farketmedim. Çok da uzaktan gelmeyen birkaç ayyaş adamın sesini duymamla kendime geldim. Arkama bakıp nereden geldiklerini görmeye çalıştım. Benim geldiğim yoldan bulunduğum sokağa girmişlerdi. Arkamdan bağırışıp gülüşen seslerini duydum. Önüme çıkan ilk sokağa saptım. Birkaç saniye sonra seslerinin daha da yaklaşmasıyla peşimden geldiklerini anladım.
"Orada yalnız bir kız mı var, yoksa ben çok sarhoşum da yanlış mı görüyorum?" dedi biri kahkahalarla gülerken.
Kahkaha atmayı bitiren bir diğeri "Aga ben de kız görüyorum vallahi!" dedi.
Korku yavaş yavaş bütün bedenimi sararken daha hızlı adımlar atmaya başladım.
"Şşt, güzelim! Bekle bizi ya, bir sakin ol!" diye bağırdı biri.
"O yol çıkmaz zaten, kaçamayacaksın." diye ekledi diğeri.
Söyledikleri gibi çıkmaz sokak olmamasını diliyorum ki birkaç saniye sonra söylediklerinin doğru olduğunu anladım. Önümdeki çöp tenekelerinin bitirdiği yola bakarak öylece kalakaldım.
"İşte, boşuna yoruyorsun bizi. Sana söylemiştim kaçamayacaksın diye." dedi sarhoş adamlardan biri.
Korku artık bütün bedenimi esir almıştı. Nefes alış verişlerim sıklaşırken yavaşça arkamı döndüm. Sarhoş adamlarla aramda az mesafe kalmıştı ve onlar da adımlarını yavaşlatmışlardı. İkisi de yüzlerinde pis bir sırıtmayla bana yaklaşıyorlardı.
"Lütfen!" dedim çaresizlikle. "Bakın param falan da yok zaten, uğraşmayın benimle."
"Kim para istiyor ki?" dedi adamlardan biri gözleri bütün bedenimde dolanırken. Diğeri sırıtmaya devam ederken "Sen çok daha güzelsin." dedi.
Yaklaşmaya devam ettiler. Bana ne yapacaklarından emin değildim fakat niyetlerinin hiç iyi olmadığı apaçık ortadaydı. O an, daha önce hiç bu kadar çaresiz hissetmediğimi anladım. Niyeti kötü, iki sarhoş adam bana doğru yaklaşıyorlardı ve benim kaçacak yerim kalmamıştı.
İyice yanıma gelen adamlardan birinin "Korkma," diyerek saçımı okşamasıyla bir çığlık attım ve kafamı çektim. "... ya da kork. Az sonra sana kimsenin yaklaşmadığı kadar yaklaşacağız." deyip gülmeye başladı. Diğeri de kahkahalar atarken onun söylediğini destekelmiş oldu. Az önce saçımı okşayan adam çenemi eliyle kavrarken bir çığlık attım ve çenemdeki elini itip bırakmasını sağladım. Diğeri ellerimi tutmaya çalışırken tekmelerimi nereye olduğunu önemsemeden savurmaya başladım. "Bırak beni pislik herif!" Adamlardan biri saçlarımı çekince kafam arkaya yattı ama geçirdiğim sağlam tekme adamın özel bölgesine gelince sızlanarak saçımı bıraktı ve birkaç adım gerileyip olduğu yerde kıvrandı. Diğer adam "Sen çok şımardın ama!" dedi ve ensemden tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Önce pis pis güldü ve "Çok da güzelmişsin." deyip yüzünü boyun girintime soktu. Çığlık atmaktan boğazım, debelenmekten bedenim yorulmuştu ama hâlâ buna devam ediyordum. Burnu boynumdayken derin bir nefes çekti içine. "Bırak beni, n'olur bırak!"
Bir süre sonra diğer adam da gelip bana yaklaşmaya başlamıştı. Artık bağıra bağıra ağlıyordum. Hıçkırıklarımın arasından beni bırakmalarını söylüyor, küfür ediyor, yardım istiyordum. Ancak kimse duyacak gibi değildi. Oldukça tenha bir yerdeydik ve kimse gelip geçmiyordu.
Bittiğini düşündüm. Pes ettim, kimsenin beni duymadığını ve bu adamların insafa gelmeyeceklerini anladım. Yalvarışlarımın, bağırışlarımın hiçbir anlamı yok gibiydi. Hayatımın bittiğini, kalan son umut kırıntımın da tükendiğini düşündüm. Sadece bağırıp çağırıp ağlıyordum. Kollarımı ve bacaklarımı engellemişlerdi. Elimden yardım istemekten başka hiçbir şey gelmiyordu.
Sıkı sıkı kapattığım gözlerimi adamlardan birinin acı içinde bağırmasıyla açtım. Bağıran adam belini tutarak arkasını döndü. Hamle yapmaya fırsat bulamadan karşısındaki kişi tarafından karnına bir yumruk yedi. Ardından tam suratına bir yumruk daha yedi. Çok geçmeden, sonradan gelen adam onu yere yatırdı ve boğuşmaya başladılar. Ben ve diğer adam şaşkınlıkla onlara baktık. Diğer sarhoş adam şaşkınlığını benden çok önce atıp arkadaşına saldıran kişiye beklemediği bir anda saldırdı. Sonradan gelen, yüzünü seçemediğim kişi biraz sersemlese de hemen toparladı ve kendisine saldıran adamın suratına bir yumruk atıp dizini karnına geçirdi. Onunla da biraz boğuştuktan sonra yere yatırıp yüzünü yumruklamaya başladı.
"Kaç!"
Sanki korkudan bütün algılarım kapanmıştı. Söylediği şeyi, bana söylediğini idrak edebilmem yaklaşık on saniyemi almış, donup kalmış bedenimi hareket ettirmeyi denemiştim.
Ayağa kalktığım sırada diğer sarhoş adamın büyükçe bir kaldırım taşını zar zor kaldırıp arkadaşını döven diğer kişiye doğru yürüdüğünü gördüm. Yapacağı şeyi idrak edebildiğimde onu engellemek için bir şeyler düşünmeye başladım. Hemen yanımda duran demir boruyu alıp adamın arkasından ona yaklaştım ve ensesine sertçe indirdim. Adam acı içinde ensesini tutarken taş ayağına düştü ve bu daha çok canının yanmasına ve bağırmasına neden oldu. O, kendini yere atmış acı içinde kıvranırken ben, hâlâ sarhoş adamı döven diğerinin yanına gittim.
Adamın yüzü kan çanağına dönmüştü. Yumrukların etkisiyle kafası bir sağa bir sola düşüp duruyordu ve hiçbir tepki vermiyordu. Belki de bayılmıştı... ya da ölmüştü.
Bu düşünce paniklememe sebep olurken döven kişinin omzuna elimi koyup "Yeter!" dedim. "Ölecek, yeter!"
"Gebersin orospu çocuğu!" dedi tükürürcesine ama yumruk atmayı hâlâ bırakmadı. Sanki sadece ona vurmaya programlanmış ve dış dünyaya kapatılmış gibiydi.
"Dur artık, dur!" diye bağırıp omuzunu sarsmamla nihayet kendine gelip durdu. Kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerini benden ayırmadan ayağa dikildi. Gözlerinin yeşilini karanlıkta bile seçebiliyordum. Tanıyordum onu... ve nefret ediyordum.
"İyi misin?" dedi tam gözleimin içine bakarken.
"İyiyim," derken gitmek için yürümeye başladım. Daha doğrusu buna çabaladım. Omuzlarımdan tutup beni durdurdu.
"Değilsin. Nasıl titrediğine bir bak."
Gerçekten de bütün bedenim, zangır zangır titremek değiminin aynısını yaşıyordu.
"İyiyim. Bırak beni."
Omuzlarımı kurtarıp yürümeye devam ettim. Bacaklarımda yürüyecek güç yoktu ama ben yine de zorluyordum. Birkaç saniye sonra bedenim, bacaklarıma iyice ağır geldi ve daha fazla dayanamayarak beni taşımayı reddetti. Tam yerle buluşmak üzereyken adını hatırlayamadığım o çocuk beni tuttu.
"Gerçekten de iyiymişsin."
Beni bir duvarın dibine oturtup "Bekle burada. Hemen geleceğim." dedi ve gitti. O kadar halsizleşmiştim ki hiçbir şey söyleyemedim. Hâlâ titremekte olan bedenimle hiçbir tepki veremedim. Yaklaşık altı saniye sonra sırtında benim çantamla geldi, beni oturduğum yerden kaldırdı ve ikimiz de oradan uzaklaştık.
-------------
Selam :) İkinci bölümü de attım sonunda. Keyifli okumalar. Oy vermeyi unutmayın❤
İg: stayweda

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp Yıldızlar Mezarlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin