Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rosearerosie'den...
Sabah kahvaltısının üzerinden iki saat geçmişti ve ben odada oturuyordum. Mesajı attıktan sonra biraz beklemişdim. Bana kalsa ben uzun bir süre daha beklerdim ama hem kahvaltı saatini hem de aç olan karnımı göz önünde bulundurursak bu pek de mümkün olmadı.
Açık olan kapıdan kimseye bakmama ya özen göstererek girdim.
"Chaeyoung!"
Lalisa'nın sesini duymamla sesin geldiği yere doğru baktım. Bana otuz iki diş gülüp el sallıyordu.
Bu hareketine gülüp yanına doğru ilerledim.
"Hoş geldin." "Hoş buldum."
Önümdeki kahvaltı tabağına bakınca bir kere daha karnımın ne kadar çok acıktığını anladım.
Lalisa'nın benim için ayırdığı sandalyeye oturdum ve kahvaltıma başlamadan önce yemek salonunda gözlerimi gezdirdim.
Bütün öğrenciler kahvaltılarını yapıp sohbet ediyorlardı. Gözlerim Jungkook'u arayıp daha bulamamışken küçük bir bağırma sesi geldi. Kocaman açılmış gözlerimle önüme dönüp Lalisa'ya baktım.
"Hey, n'oldu?" "Ben sana portakal suyu getirmeyi unuttum. "
Derin bir nefes verdim. Gerçekten bir şey oldu sanmıştım.
"Ödümü kopardın Lalisa. Bunun için bu kadar bağrılır mı hiç?" "Ne bilim ya. Neyse ben gidip sana portakal suyu alayım. "
Tam Lalisa'yı durdurup gerek olmadığını söyleyeceğim sırada yanımdan bir kol uzanıp masamıza portakal suyu bıraktı.
"Al bakalım prenses, portakal suyun."
Kafamı biraz arkaya doğru çevirdiğimde Jimin ile çok yakındık.
Gözlerini birkaç saniye yüzümde gezdirdi ve ardından dudaklarında bir sırıtış belirdi.
"Wow, seninle bu kadar yakın durmayalı çok olmuştu. Özlemişim. Ayrıca bence bundan sonra daha çok böyle yakın durmalıyız. Sence? "
Fazla yakın durduğumuzu farkettiğimde sandalyemi Jiminden uzaklaşabileceğim bir şekilde ittim.
"Yah, ne güzeldi az önce. Neden uzaklaştın ki? Yoksa benim yakışıklılığımdan ve yakınlığımızdan dolayı heyecanlandın da o yüzden mi geri çekildin? " "Aynen Jimin aynen. "
Birkaç dakika aptal aptal sırıttıp bana baktı.
"Neyse kızlar ben gideyim artık. Chaeyoung, güzelim, seninle durmak çok isterdim ama bizim saplar beni çağırıyorlar. Sonra görüşürüz. Ama bak kesin görüşelim, arayı açmayalım. "
Jimin elleri cebinde sırıtarak kendi masalarına doğru ilerlerken Jungkook'un bana baktığını gördüm. Ve anında önüme döndüm.
"Çok yakışıyorsunuz bence. "
Ağzımdaki kuruluğun geçmesi için içtiğim portakal suyunu masaya geri bırakırken bakışlarımı Lalisa'ya çevirdim.
"Kiminle? "
Başıyla arkamızda kalan masaları işaret etti.
"Jimin mi? " "Evet."
Ona sen ciddi olamazsın der gibi baktım.
"Saçmalama." "Neden ya? Bence harika bir çift olursunuz. " "Exden next olmaz."
Dediğim şeyle Lalisa bana sanki ona dünyayı uzaylılar bastı dermişim gibi baktı.
"Siz önceden çıktınız mı?"
Ağzıma salata dilimi atıp lafamı olumlu anlamda salladım.
"Ah, ciddi olamazsın? Neden ayrıldınız? Seni aldattı mı? Yoksa başka bir şeyden dolayı mı ayrıldınız? Bir daha hiç çıkmaz mısın? Hani her insan bir şansı daha hakeder ya. Chaeyoung cevap verdene."
Bu kız nasıl biriydi? Hiç nefes almadan konuşmuştu.
"Sakin ol Lalisa. Neden ayrıldığımızı başka bir zaman anlatırım. Şimdi sadece karnımı doyurmak istiyorum. Sabah sabah kafam ağrıdı ya." "Ama bak kesin anlat. Tamam mı?" "Tamam Lalisa tamam."
Lalisa yüzümde memnun olmuş bir ifadeyle kahvaltısı yapmaya başlayınca bende aç olan karnımı doyurmaya devam ettim.
∞
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.