Aradan 1 ay geçmişti. Ne ses ne haber vardı o kızdan. Ailesi saklanan her sırrın açığa çıkması yüzünden kızlarının gitmesi sebebiyle, günden güne daha çok üzülüyor ve korkuyorlardı.Bir yerlerde hayatlarına devam etmeye çalışan arkadaşlarının da pişmanlıkları yerini yavaş yavaş kızgınlığa bırakıyordu.
Nasıl olur da bu kadar düşüncesiz olup böyle derin bir ızdırap ateşine atabilir ki insan arkadaşlarını ?
Tamam, haklıydı sonuna kadar ama pişman oldular. Çok üzüldüler ama artık yeter. Öyle değil mi ? Her iki taraf acı çektiyse bu velvele niye ?
Cihad, son umut kırıntılarını da cebinden çıkarıp kullandıktan beri dışarıya adımını atmıyordu. Çocukken hayatından çıkan bu kız hiç beklenmedik bir anda, yıllar sonra, karşısına çıkıp hayatı oldu ve şimdi kendisi ortalıkta yoktu. Bu yüzden Cihad yaşamıyordu hayatının kum misali ellerinden akıp gittiği zamandan beri. Sadece nefes alıyordu. Fiilen yaşıyor olabilirdi ama bunu ruhu için geçerli değildi. Yaşayan ölüden farksız bir şekilde ayna karşısında gözlerine uzun uzun baktı.
1 ay onun ömrümden 10 yıl götürmüş gibiydi hali. Osmanlı böyle çökmemişti. Yemeden içmeden kesilmiş, çaresizliğin kelepçelerinde hayat fonksiyonlarını çalıştıramaz hale gelmişti.
Hastalık günden güne vücudunu sarıyordu. Bugün boğaz ağrısından yutkunamıyordu. Dün geç saatlerde de ateşi çıkmıştı ama fark edememişti. Havalar soğudu sanıp sıkı sıkıya örtünmüştü. Yanlıştı.
Barış ve Mert sık sık Cihad'ı ziyaret ediyordu. Grup yıkılmıştı ve toparlamak adına çalışan iki kişi sadece barış ve Mert'ti.
Bir yandan kızları motive etmeye çalışmaları bir yandan da Cihad'ı toparlama çalışmaları yapıyorlardı. Zorlayıcıydı ama dostluk için değerdi.
Melike ve Barış aşkı da başlayamadan bitenlerdendi. Çok yakın zamanda gelişen bütün olaylar herkesin özel dünyaları dahil, her şeylerini mahvetmişti.
Oysa mutlu olacaklarını sanıyordu Melike. Kim bilir, belki bir gün nedimem olurdu kızlar diyerek mutlu mutlu hayaller kuruyordu. Gerçeği göremeden kursağında kaldı tüm hevesleri. Barış çıkıp gelse, onu sevdiğini söylese bir gram sevinip kabul edemezdi. İçinde onarılmayan bir şeyler olduğu için o mutluluğu asla yaşayamayacağını düşünüyordu. Belki de haklıydı.
Yazdığım her şey Barış için de geçerliydi. Melike'nin aksine Barış, hikayenin başlamadan bittiğini değil, ertelendiğine inanıyordu.
Grupta, Süveyda'ya en kızgın isim Barış'tı. Onun yüzünden ertelenmişti birtakım işleri.
Mercan ve Mert, Süveyda olmadan düğünü yapmama kararı almışlardı. Çok sevdiği bir kişi olmadan nasıl evlenebilirlerdi ki ? Hadi tamam. Yaşıyor olduğunu, bir yerlerde iyi olduğunu bilseler bir nebze yüreklerine su serpilecek ama hiçbir şey bilmeden de o düğünün olması imkansızdı.
Ama bugün çok güzel bir şey onları bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Sûveyda• BİTTİ
RomanceRengarenk düşler sayfasında uçan bir kuştum, uçurumda salladım kanatlarımı... Şimdi atlasam... gökyüzü ve deniz arasında varolsam.... intihar mı derler buna söyle. Yoksa kavuşma mı... ? Bir gülüş kenarına mavi balonlar hediye et. Bir bakışta kaybol...